Site icon Finans ve Bankacılık

DÖRTYOL: TÜRKMEN MİRASINDAN SANAYİ VE TARIM MERKEZİNE KÖKLÜ BİR TARİH VE COĞRAFYA

Giriş

Anadolu’nun kadim toprakları, binlerce yıllık yerleşimin izlerini taşımaktadır. Hatay iline bağlı Dörtyol ilçesi, İskenderun Körfezi kıyısında yer alan ve günümüzde özellikle Satsuma cinsi mandalinası ile tanınan, sanayi ve enerji açısından da önemli bir merkez olan bir yerleşimdir. Ancak Dörtyol’un önemi yalnızca bugünkü ekonomik ve coğrafi konumundan ibaret değildir. Derin tarihi kökleri, bölgeye ilk yerleşen Türkmen boylarından Osmanlı dönemindeki idari yapılanmalara, Millî Mücadele’deki stratejik rolünden bugünkü modern yapısına kadar uzanan zengin bir mirası barındırmaktadır.

Bu blog yazısı, Dörtyol ve çevresinin tarihsel, sosyal, ekonomik ve coğrafi yapısını akademik bir dille incelemeyi ve bölgenin kimliğini oluşturan temel unsurları ortaya koymayı amaçlamaktadır. Yazı boyunca, bölgenin Türkmen iskânıyla başlayan serüveni, Osmanlı idaresindeki yeri, Küçükalioğulları gibi yerel güçlerin etkisi, Millî Mücadele’deki “İlk Kurşun” olayı ve günümüzdeki sosyo-ekonomik yapısı kapsamlı bir şekilde ele alınacaktır. Dörtyol’un adını taşıyan bir mahallesinin, Özer Türkmenleri’ne uzanan kökeni gibi özel detaylar da bu incelemeye dahil edilecektir.

Erken Dönem Yerleşimler ve Bölgenin Stratejik Konumu

Dörtyol ve çevresinin tarihi çok eskilere, M.Ö. XIV. yüzyıla, hatta Kinethöyük (Antik kaynaklara bakıldığında Kinet Höyüğün isminin “İssos”, “ Sissu”, “Zise” ve “İzziya” gibi farklı biçimlerde olası olarak ifade edildiği görülmüştür) gibi yerleşmelerle M.Ö. 5 binli yıllara kadar uzanmaktadır. Bölge, Akad ve Sümerlerden başlayarak Roma ve Bizanslılara kadar pek çok devlet ve medeniyetin egemenliği altında kalmıştır. Coğrafi olarak, Doğu Torosların uzantısı olan Nur Dağları (Amanos) ile Akdeniz’in İskenderun Körfezi arasında kuzey-güney doğrultusunda uzanan Dörtyol ve Payas Alüvyal ovalarından meydana gelmiştir.

Doğusunda Nur Dağları ve Hassa ilçesi, batısında Akdeniz ve İskenderun Körfezi, kuzeyinde Erzin ilçesi ve güneyinde ise İskenderun ilçesi bulunmaktadır. Bu stratejik konum, bölgenin tarih boyunca askeri ve ticari yollar üzerinde önemli bir geçit noktası olmasına yol açmıştır. M.Ö. 333 yılında Büyük İskender ile Pers kralı III. Darius arasında yapılan İssos Savaşı’nın Dörtyol Deli Çay yakınlarında veya deniz kenarındaki bir yerde yapıldığı belirtilmektedir.

Türkmen İskânı ve Özer Türkmenleri

Malazgirt zaferinden sonra Anadolu’yu yurt tutmaya gelen Türkmen boyları, bölgenin Türkleşmesinde önemli rol oynamıştır. Abbâsîlerin parçalanması üzerine tekrar Bizanslıların eline geçen bölge, Malazgirt zaferinden sonra Türklerin hakimiyetine girmiş, ancak Birinci Haçlı Seferi sonrasında Ermeni hakimiyetine geçmiştir. Nihayetinde Çukurova’daki Türkmen beylerinin desteği ile Memlûklar tarafından fethedilerek Türkmen beyleri tarafından idare edilmeye başlanmıştır. Ramazanoğulları Beyliği, Adana merkez olmak üzere XIV. yüzyılda Çukurova’da kurulmuş ve 1353-1516 yılları arasında bölgeye hâkim olmuştur. Bu beyliği meydana getiren Üç Ok Türkmenleri, kuruluşundan beri Memlûklere hizmet etmiş ve Ermeniler üzerine yapılan seferlerde yardımcı kuvvet olarak görev alarak bölgenin Türkleşmesini sağlamıştır.

Türkmen boylarından biri olan Özer veya Üzeyr Türkmenleri, Adana-Haleb arasındaki bölgelerde iskân olmuşlardır. Memlüklerin Çukurova’yı fethinden sonra 1338 yılında Üç Oklu Türkmen Boyları içinde bulunan Özerlerin, Özerli ve Ocaklı mahallelerine yerleştikleri tespit edilmiştir. Bölgenin 1516 yılında Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra Özer Türkmenleri esas alınarak Üzeyr Sancağı oluşturulmuş ve sancak, Özer ailesinden gelen boy beyleri tarafından idare edilmiştir. Özer Türkmenlerinin iskân oldukları Adana-Halep arasındaki bölgeye kayıtlarda Özer-İli ismi verilmiştir. Dörtyol Özerli mahallesinin ismi buradan gelmektedir. Özerler, Memlûklere tâbi olarak kurulmuş olan Dulkadiroğulları Beyliği’nin Memlûklere karşı kazandığı zaferlerden cesaret alarak Memlûklere isyan dahi etmişlerdir.

Özer Türkmenleri‘nin Sosyal ve Ekonomik Yapısı (XVI. Yüzyıl)

XVI. yüzyılda Özer Türkmenleri, konar-göçer bir hayat tarzı benimsemişlerdir. Mevsimlere göre yaylakları (yazlık meralar) ve kışlakları (kışlık yerleşim yerleri) arasında sürekli hareket halindeydiler. İktisadi hayatları genellikle hayvancılığa dayanıyordu ve otlak bulmak için sık sık yer değiştiriyorlardı. Mart ayı sonlarına doğru yaylalara göç ederler, senenin yaklaşık 6–8 ayı burada kalırlar, Eylül veya Kasım’a doğru geriye dönerlerdi. Yaylalarda hayvancılık ağırlıklı olmakla birlikte, ziraat de yaparlardı. Kışlak mahallelerinde arıcılık, buğday, arpa, pamuk, pirinç, susam, darı, mercimek, çavdar, burçak gibi ürünlerin yanı sıra bağ, bahçe ve bostan ziraatıyla uğraşırlardı. Ayrıca, binek ve yük hayvanı olarak at, katır, eşek ve manda besledikleri de görülmektedir.

Türkmenler, üretimlerine ve durumlarına göre çeşitli vergiler öderlerdi. Tarım ürünlerinden öşür, koyun ve keçilerden ağnam resmi alınırdı. Her yetişkin erkek durumuna göre vergi mükellefiydi. Muayyen miktarda geliri olanlar “kavim akçesi” veya “hane resmi” öderken, yeteri kadar veya hiç geliri olmayan evli kişiler “bennak”, bekâr olup geliri olmayanlar ise “mücerred” statüsünde vergilendirilirdi. Üzeyr Sancağı’nda hane resmi, re’aya’nın tasarrufuna bakılmaksızın sadece evli olma esas alınarak toplanırdı. Ayrıca, “bad-ı hava” türünden vergiler de alınmaktaydı. Türkmenler konar-göçerlikten vazgeçip yerleşik hayata geçerek ziraatla meşgul olurlarsa yörüklükten çıkarak yerleşik köylü yani çiftçi olurlardı.

Özer Türkmenleri, boy, taife, cemaat (aşiret) ve oba şeklinde tasnif edilebilecek bir kabile yapısına sahipti. Cemaatlerin başında kethüda denilen oymak başıları bulunurdu. Özer Bey’in soyundan gelen kişiler ana cemaatlerin başlarında bulunur ve bu cemaatler “ordu” tabiriyle tanımlanırdı, örneğin “Ordu-yı Alan Bey”. Bu grupta boy ailesi yanı sıra, konar-göçer idarecilerle birlikte bir aristokrasi de mevcuttu. Özer Türkmenlerinin büyük çoğunluğu çalışan ve geliri karşılığında vergi ödeyen faal nüfustu. Devlet hizmeti, bedeni rahatsızlık ve dini hizmetler gibi sebeplerden dolayı vergiden muaf olan bir kesim de vardı.

Osmanlı Dönemi İdari Yapılanma ve Yerel Güçler

Dörtyol’un kuruluşu 11. yüzyılın sonlarına dayanmaktadır. 1530-1890 yılları arasında Cebel-i Bereket Sancağı’nın Payas Kazası’na bağlı bir köy yerleşimi olarak kayıtlarda yer almaktadır. 1900 yılında köy olmuş, 1902-1906 yılları arasında Payas’a bağlanmış, 1906 yılında ise bucak olarak 1909 yılına kadar Erzin kazasına bağlanmıştır. 1909 yılında Padişah iradesiyle Dörtyol adı ile Adana vilayeti, Cebel-i Bereket Sancağı’na bağlı bir kaza merkezi olmuştur.

XIX. yüzyılın sonlarında Cebel-i Bereket Sancağı, Adana Vilayeti’ne bağlı olup, Yarpuz, Hassa, İslâhiye, Bulanık (Bahçe), Osmaniye ve Payas kazalarından meydana gelmekteydi. Bu dönemde, nüfusun büyük bir kısmı Müslümanlardan oluşurken, az bir kısmını da Gayrimüslimler oluşturmaktaydı. Yönetimde Gayrimüslim temsilciler de bulunmaktaydı.

Bu dönemde bölgede ortaya çıkan yerel güçlerden biri de Küçükalioğulları ailesiydi. Hatay, Dörtyol ve Payas kesiminde ortaya çıkan bu âyan ailesi, yöredeki Ulaşlı oymağına veya Özeroğulları’na dayanıyor olabilir. Küçük Ali’nin ilk adı 1760’larda geçerken, oğlu Halil Bey (Küçükalioğlu Halil Bey) 1778’den sonra öne çıkmıştır. Halil Bey ve yandaşları, Şam ve Halep tüccarını haraca bağlamak, Fransız tüccarların kervanını soymak, Misis köprüsü’nü havaya uçurmak gibi asayiş ve nizamı bozan karışıklıklar çıkarmışlardır. Devlete karşı gelmişler ve hatta Adana eyaletinin kendilerine verilmesini istemişlerdir.

Merkezi yönetim, bölgedeki düzeni sağlamak için 1865-1866 yıllarında Ahmet Cevdet Paşa ve Derviş Paşa başkanlığında Firka-i Islahiye‘yi oluşturmuş ve bu fırka, Dörtyol ve Payas çevresinde sorun yaratan Küçükalioğulları’nın Osmanlı Devleti’ne bağlılığını yeniden sağlamıştır. Küçükalioğulları ailesinin soyu günümüze kadar gelmiş, Dede Bey’in oğlu Hakkı Özer 1920’de Özerli köyüne gelerek Hatay’ın savunmasında önemli hizmetlerde bulunmuştur. Halil Paşa tarafından Dörtyol’da yaptırılmış küçük bir cami de mevcuttur.

Millî Mücadele ve “İlk Kurşun” Olayı

Bölgenin yakın tarihinde en önemli olaylardan biri Millî Mücadele’nin başlangıcıdır. Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra 11 Aralık 1918’de Dörtyol işgal edilmiştir. Hatay kesimi, Fransızların işgali altında iken Ermenilerden oluşan bir Fransız ordusu bölgede dolaşmıştır. Bölgenin işgaliyle birlikte Ermeniler bazı yerlerde terör estirmiş ve Özerli köyüne de saldırmışlardır. Köy muhtarını ve yaşlı heyetini öldürmüşlerdir. Bu olaylara dayanamayan Özerlili Hoca Ömer oğlu Mehmet Çavuş, Karakese köyüne geçmiştir. Ermenilerin Karakese köyüne gelmesi ile birlikte köylüler bir barikat kurarak karşılık vermişlerdir.

Millî Mücadele’de İLK KURŞUN, 19 Aralık 1918’de Karakese köyünde Özerlili Hoca Ömer oğlu Mehmet Çavuş (Mehmet Kara) tarafından atılmıştır. Bu olaydan birkaç gün sonra Kara Hasan Paşa tarafından da Millî Mücadele’nin ilk Kuvva-yı Milliye örgütü Dörtyol’da kurulmuştur. Fransız ve Ermenilerle yapılan mücadele sonucunda 9 Ocak 1922’de Dörtyol düşman işgalinden kurtarılmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın anısını yaşatmak üzere “İlk Kurşun Anıtı” 9 Ocak 1994’de, “İlk Kurşun Müzesi” ise 9 Ocak 2014’de açılmıştır. Anıt ve Müze, ilçede ziyaret edilebilecek önemli yerlerdendir. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 14 Ocak 1925, 16 Mayıs 1926 ve 15 Şubat 1931 tarihlerinde olmak üzere toplam 3 defa Dörtyol’u ziyaret etmiştir. 07 Temmuz 1939 yılına kadar Seyhan’a (Adana) bağlı olan Dörtyol, Hatay’ın anavatana katılmasıyla bu ile bağlanmıştır.

Günümüz Dörtyol’u: Sosyo-Ekonomik Yapı, İdari Durum ve Turizm

Günümüzde Dörtyol, Hatay’ın ilçelerinden biridir ve nüfusu 129.276 kişidir (2023 verisi 127.399 olarak da geçer). Nüfus yoğunluğu 378 kişi/km²’dir. Sosyo-ekonomik gelişmişlik indeksinde ülke genelinde 255, il genelinde ise 4. sıradadır. İlçenin il bazında diğer ilçelere nazaran sosyal, kültürel ve ekonomik yönden iyi konumda olduğu belirtilmiştir. Hızlı ve planlı yapılaşma ile metropol bir yerleşim alanıdır.

İlçe genelinde yaşayan nüfusun %47’si ilçe merkezinde, %49’u belde belediyelerinde (yeni idari yapı ile mahalle statüsüne geçenler) ve %4’ü ise köylerde yaşamaktadır. Çalışan nüfusun genel nüfus içindeki oranı %30’dur. Meslek gruplarına göre dağılımı ise %20 memur, %40 sanayi kolunda çalışan işçi, %15 esnaf ve serbest meslek erbabı ve %25 tarım kolunda çalışan şeklindedir. Bölge, sanayi kuruluşlarının yarattığı iş imkanları nedeniyle yüksek göç almaya devam etmektedir. Gelecekte tarımdan daha çok sanayi merkezleri arasında olacağı düşünülmektedir.

Dörtyol’un ekonomisi, özellikle narenciye üretimi (mandarin ve portakal) ile ünlüdür. Sebze ve meyve çiftçiliği yapılır, son yıllarda zeytin tarımı da başlamıştır. Payas ilçesinde bulunan İskenderun Demir-Çelik Fabrikası, Petrol boru hattı ve Gaz dolum tesisleri ile özel sektöre ait haddehaneler, un fabrikası, meyve suyu ve meyve paketleme tesisleri gibi sanayi kuruluşları önemli istihdam kaynaklarıdır.

İdari olarak ilçede Merkez Dörtyol Belediyesi ile birlikte yedi belediye teşkilatı (yeni kanunla mahalle olanlar) bulunmaktaydı; Payas ise ilçe olmuştur. Bu yapı içinde toplam 35 mahalle ve 6 köy muhtarlığı vardır. Sağlık hizmetleri Devlet Hastanesi, Sağlık Ocakları, Sağlık Evi, Halk Sağlığı Laboratuvarı ve acil yardım istasyonları ile yürütülmektedir. Eğitim alanında okuma yazma oranı yüksektir (%98). İlçede ilkokullar, Halk Eğitim Merkezi, Mesleki Eğitim Merkezi, Özel Öğretim Kurumları ve bir Meslek Yüksek Okulu bulunmaktadır. Kültürel olarak tipik Akdeniz ve Hatay mutfağının özellikleri görülür; ıspanaklı/kıymalı kömbe, içli köfte, ekşili çorba, kabak tatlısı öne çıkan lezzetlerdendir. İlçede Halk Kütüphaneleri bulunur, Geleneksel Portakal Festivali ve halk konserleri düzenlenir.

Turizm açısından Dörtyol hem yayla turizmi hem de deniz turizmi potansiyeline sahiptir. Dörtyol Çökek Yaylası, Topaktaş Yaylası, Karakese-Pekmezci Yaylası, Kapulu-Tohtak yaylaları gibi yaylalar yaz aylarında serinlemek için tercih edilir, doğa yürüyüşü ve kampçılığa uygundur. Deniz turizmi açısından Hatay’ın önemli merkezlerindendir, plajları ve sahilleri bulunmaktadır. Tarihi yapılar arasında Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi (Payas’ta), Cin Kulesi, Payas Kalesi, Issos Harabeleri, Mancınık Kalesi (Konaklı köyü yakınında), Kırık Köprü (Yeşilköy mevkiinde) ve Kapılı Değirmenli Şelale (Kapılı köyünde) ziyaret edilebilecek yerlerdendir.

Sonuç

Dörtyol, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, stratejik konumu nedeniyle önemini korumuş bir coğrafyadır. Bölgenin kimliğinin oluşmasında, Anadolu’ya yapılan Türkmen göçleri ve özellikle Özer Türkmenleri’nin iskânı belirleyici bir rol oynamıştır. Üzeyr Sancağı’nın merkezi olması ve Özerli Mahallesi’nin adının bu Türkmenlerden gelmesi, bu köklü bağın somut bir göstergesidir. Osmanlı idaresi altında geçen uzun yıllar, yerel güçlerin yükselişi ve merkezi otoriteyle ilişkileri, bölgenin idari ve sosyal dinamiklerini şekillendirmiştir.

Özellikle Millî Mücadele döneminde, Dörtyol’da atılan “İlk Kurşun”un sembolik ve tarihi önemi, ilçenin Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki müstesna yerini belirlemiştir. Günümüzde Dörtyol, gelişmiş sanayisi, verimli tarım arazileri, turizm potansiyeli ve planlı şehirleşmesiyle Hatay’ın önemli ilçelerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir. Geçmişin izlerini taşıyan tarihi yapıları ve doğal güzellikleri, modern yaşamla iç içe geçmiş bir kültürel doku oluşturmaktadır. Bu topraklarda yaşamış Türkmenlerin mirası, “İlk Kurşun”un simgelediği bağımsızlık ruhu ve bugünkü sosyo-ekonomik dinamikler, Dörtyol’u hem tarihi hem de güncel açıdan incelenmeye değer kılmaktadır.

Exit mobile version