İSLAM EKONOMİSİNDE PARADOKSLAR
Ekonomi bilimi değerlerden bağımsız değildir. Antik Yunan felsefesinde ahlâk ilminin üç temel alt başlığı etik, ekonomi ve politikadır. İslâm iktisadını da ahlâk ve din eksenli düşünmek gereklidir. İslâm iktisadı belirli normatif ve felsefi değerler üzerine inşa edilmiştir. Bu değerler, ekonomik bilginin kurgusuna dahil edilen belirli bir dünya görüşünden veya ontolojik perspektiften ileri gelmektedir. Ayrıca farklı dünya görüşleri sadece felsefi farklılıklar yaratmayabilir. Aynı zamanda farklı ekonomik yaklaşımlar; kavramsal, davranışsal ve politika farklılıkları da oluşturabilmiştir. İnsan doğası, onu ortaya koyan bilim adamlarının ahlaki değeri veya inancı ne olursa olsun, aslında değerlerden bağımsız bir kavram değildir.
Homo Islamicus’ta İslam ahlâk ekonomisinin etik kodları üzerine kurulmuş insan tipini temsil eder. Bu çalışmada öncelikle klasik Batı ekonomi literatürünün kavramsallaştırdığı Homo Economicus ile Homo Islamicus karşılaştırılmıştır. Sonrasında Homo Islamicus’un gerçek İslam iktisadi hayatında ne kadar karşılık bulduğu aktarılmıştır. Son elli yıldır hızlı bir büyüme gösteren İslami bankacılık ve finans endüstrisinin İslam toplumlarının refaha erişmesinde gerçekten başarılı olamadığı sonucuna varılmıştır.
İslam ekonomisi ve finans sektörü son elli yılda büyük bir hızla gelişim göstermiştir. Bu büyüme, bu ekonomi doktrini üzerine yayınlanmış literatürde de kendini göstermektedir (Güçlü ve Kılıç, 2020; Karasu, 2016; Tekbaş, 2013; Walkshäusl ve Lobe, 2012). Bu yeni ortaya çıkan disiplindeki tartışmanın genişliği ve derinliği, Choudhury’nin (2012) İslami sosyo-bilimsel aklın metodolojik dünya görüşü olarak Tevhidi metodolojisini tam olarak benimsemedeki başarısızlığına ilişkin eleştirisine rağmen, bu entelektüel alandaki ilerleme övgüye değerdir. Bu aynı zamanda 1970’lerin başında kıvılcımlanan bilginin İslamileştirilmesi olarak adlandırılan entelektüel devrimin etkisinin göstergesidir (Barom vd., 2013). Bilginin İslamileştirilmesinin kırk yıllık ömrü boyunca, İslami sosyo-ekonomik düzen önermesinin çok sayıda savunucusu ve muhalifi, karşılaştırmalı ekonomik söylemleri zenginleştirmişlerdir.
Bu sistemin yapısının sağlam olmasına rağmen, gerçek zorluğun, kabul edilen değerler, normlar ve güdülerin sistematize ettiği hem resmî hem de gayri resmî kurumları ve çalışma kurallarını detaylandırmak olduğu inkâr edilemez. En önemlisi, Homo Islamicus davranışına ilişkin varsayımların geçerliliği, İslami ekonomik sistemini diğer ekonomi sistemlerden farklı kılan tüketim, üretim ve dağıtım mekanizmalarındaki kalıplara ilişkin varsayımlara güvenilirlik kazandırmaktadır (Omar Farooq, 2015).
İslâm iktisadı ve finansı, insanların bilinçlenmesi ve bu fikirleri hayata geçirmesi yoluyla kurulabilir. İslâmi finans, ekonomik ve manevi yönden müreffehliği hedefler ve sermayenin emeğe üstün olmamasını, riskin paylaşılmasını, kaynakların etkin tahsisini ve sosyal ve ekonomik kalkınmayı amaçlar. Bunun gerçekleşebilmesi ise Homo Islamicus’un özüne dönmesi ile mümkündür. İslâmî finans aynı zamanda insani finans demektir (Korkut, 2020).
Literatür incelendiğinde gerek klasik gerekse neoklasik ekonominin en temel öğesi olan Homo Economicus, iktisadi yaşamda rasyonel davranan varlık olarak görülse de (Akyıldız, 2008; Omar Farooq, 2011; Ryan, 2003) insan her zaman rasyonel bir varlık değildir. İşte bu nokta da İslam iktisatçıları ve araştırmacıları Homo Islamicus’u ileri sürerler ve insan olmanın kendinden menkul özellikleriyle iktisadi hayattaki davranış kalıplarını, Homo Islamicus’u ve olması gereken özelliklerini ve farklılıklarını ortaya koyarlar (Dilek vd., 2017; Fauzi vd., 2022; Hosseini, 1992; Yenice, 2020). Bu çalışmada Müslüman toplumların ne ölçüde İslam’a uygun bir insan profili çizdikleri ve gerçekte işleyen İslam ekonomileri ne kadar diğergam, risk paylaşımında ne kadar istekli ve tevhidi anlayışı ne kadar önemsedikleri ve kurumsallaştırdıkları ortaya konarak literatüre katkı sunulması amaçlanmıştır.
İSLAM EKONOMİSİNDE PARADOKSLAR
Homo Economicus ne kadar kapitalist ekonomik düzenin dayanak noktası olarak resmileştiriliyorsa, Homo Islamicus da İslami ekonomik sistemin dayanak noktasıdır (Hosseini, 1992). İslam iktisatçıları Homo Economicus yerine Homo Islamicus’u koyarak müreffeh İslam toplumunun gerçekleşmesi için lazım gelen insan profilini çizmişlerdir. Burada akla şöyle bir soru gelmektedir: Müslüman toplumlar Homo Islamicus ile kurgulanan insan profiline uygun bir görüntü çizebiliyorlar mı? Başka bir değişle, gerçekte işleyen İslam ekonomileri ne kadar diğergam, risk paylaşımında ne kadar istekli, tevhidi anlayışı ne kadar önemsiyor ve kurumsallaştırıyor? Bu bölümde bu sorulara cevap bulmaya çalışılacaktır.
İslami bankacılık ve finans endüstrisi 1975 yılından sonra sadece Ortadoğu’da değil, Londra, New York, Paris, Roma ve Lüksemburg gibi finans merkezlerinde varlıklarını çok hızlı bir şekilde artırmıştır. Yaşanan global krizlerde konvansiyonel finans sistemine nazaran daha iyi bir performans sergilemişlerdir (Ho vd., 2014; Jawadi vd., 2014; Seçme vd., 2016). Bu başarı birçok araştırmanın, makalenin ve konferansın konusu olmuştur. Bu büyüme zemininde yer alan esneklik, sistemin bir kusuru olarak tartışılmış ve tartışılmaya devam edilmektedir (Asutay, 2015). İslam ahlak ekonomisi normları, toplumun iktisadi kalkınmasında gerekli fon ve finansmanın ahlak ve değerler çerçevesinde oluşturulup ticarete kanalize edilmesini öngörmektedir.
Batı ekonomi dünyasının en önemli sorunlarından bir olan finansallaşma, bir ülkenin finans sektörünün genel ekonomisine göre büyüklüğü ve öneminin artmasıdır. Kısa vadeli kârlara odaklanan finans sektörü, Amerika Birleşik Devletleri’nde imalat sektörünün gerilemesinde önemli bir rol oynamıştır. Bununla birlikte, menkul kıymetleştirme ile satılan finansal araçların tutarında ve çeşitliliğinde büyük bir artışa neden olmuştur. Finansallaşma, Bretton Woods sisteminin çöküşü ve neoliberalizmin yükselişiyle başlamıştır. İslami bankacılık ve finans endüstrisinin bu rüzgâra kapıldığını söylemek yadsınamaz bir gerçekliktir. Özellikle petrol zengini İslam ülkelerinde finansallaşma önemli boyutlara ulaşmıştır. İslam ekonomisinde sermaye terakümünün ticaret üzerinden yapılması esastır. Ahlakilik sadece faizin yasaklanması değildir. Dolayısıyla İslam ahlâk iktisadı, İslam bankacılığı ve finansını sadece kurallarla (fıkıh) değil özünü oluşturan İslam’ın ahlaki değerleriyle şekillenmiş bir finans ekosistemi oluşturmalıdır.
İslami Finans, risk paylaşımına, emek-sermaye ortaklığına ve kar-zarar ortaklığı kontratlarına özel önem vermektedir. Kalkınma hedeflerine odaklanmış olduğundan pazarın değil toplumun gelişimi ve kalkınması için finansman araçlarının kullanımı amaçlanır. Oysa bütün dünyada kullandırılan İslami fonların ağırlığını murabaha yöntemli plase edilen fonlar olduğu görülmektedir. Mudâraba, muşâraka gibi iş ortaklığı temelli finansman düzeyi oldukça cılızdır (Vural ve Kuzulu, 2019). Bunun en temel nedeni sermayedarın en kısa ve en garanti yoldan kâr elde etme istediğidir. Ne yazık ki gerçekçilik, İslami olsun ya da olmasın herhangi bir ekonomik düzen için kilit başarı faktörüdür.
İslam bankacılığı ve finansı değer, ahlâk ve normları temel almasından dolayı prensip temellidir. Etik yatırıma yakındır ve fon sağlama ve yatırımda ahlakilik faiz yasağının ötesinde önem arz etmektedir. Bu bağlamda, Müslüman toplumların kalkınmasına yönelik ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla İslami sosyal bankacılık, İslami mikro-finans, vakıflar sistemi, İslami rehin sandığı ve zekât fonu örneklerinde olduğu gibi bankacılık dışı finansal kurumlar şeklinde üçüncü bir kurumsal gelişim yeterince geliştirilememiştir. İslam bankacılığı ve finansının sosyal başarısızlığını ikna edici bir şekilde ortaya koyan Asutay, risk transferi veya borca dayalı enstrümanların tercih edilmesinin, İslam bankacılığı ve finansının kurucularının çizdiği ve önemli bir sosyal etkiye yol açtığını düşündüğü yanlış bir uygulama olduğunu öne sürmektedir (Asutay, 2015).
Burada anlatılmak istenen, İslami bankacıların ve şeriat danışma kurulu üyelerinin, ilgili finans kuruluşlarının hissedarlarına daha kısa bir süre içinde daha yüksek temettüler sunmak için daha pragmatik bir yaklaşıma bel bağlamalarıdır. Ne yazık ki, bu kısa yol uygulaması, özellikle önemli olan tarım ve imalat gibi reel ekonomik sektörlerde uzun vadeli finansman ve kalkınma finansmanı yerine yapılmaktadır. Paydaşların sosyal refahı ile İslami bankaların finansal verimliliği arasındaki mevcut tamamlayıcı ilişkiler çerçevesi, Tevhidi paradigmasına dayalı bir ekonominin gerçekleştirilmesinde bir başka engel olarak işlev görmektedir (Choudhury ve Hussain, 2005).
Özellikle, 1970’lerde İslami finansın ticari uygulamasının ortaya çıkışı, İslam ekonomisi hakkındaki argümanlara güç vermiş ve disiplinin istek odaklı okul ve gerçeklik odaklı okul olarak iki gruba bölünmesine neden olmuştur (Shinsuke, 2012). İslam ekonomisini ilgilendiren tüm meseleler bu temel çerçeve kullanılarak tartışılmıştır. Teori ve pratik arasındaki gerilim, İslam ekonomisi idealini hedefleyen ve erken aşamada elde edilen mudâraba konsensüsüne bağlı olan istek odaklı ekol ile gerçeklik odaklı İslami finansın ekonomik fizibilitesine önem veren ve mevcut ticari İslami finans uygulamasını kabul eden ekol arasında süregelmiştir. İslam ekonomisi, İslami finans teori ve pratiğinde arzu ve gerçeklikle ilgili olarak her iki ekol arasındaki tartışmalarla geliştirilmiştir.
Farooq (2011), Homo Islamicus’un İslam bankacılığı ve finansı ekosisteminde yer almadığına dair görüş belirtmektedir. Bu görüşünü desteklemek için iki argüman ileri sürmektedir. Birincisi, paranın zaman değeri kavramının İslami bankacılık ürünlerinde yaygın olarak uygulandığını; oysa bazı İslam iktisatçıları Homo Islamicus’un bu kavramı tanımadığını öne sürmektedir. İkincisi, İslami finans kurumlarının, risk transferi yerine risk paylaşımına yönelik tercihlerini ifade etmekte yetersiz kaldıklarını ileri sürmektedir. Homo Islamicus’un risk transferinde güvenli bir yöntem olarak murabaha takıntısından etkilendiğini belirtmektedir. Ona göre bu, İslam ahlakının gerçek modern iş ortamına yansımadığının zımni bir itirafı, dolayısıyla söylem ile gerçeklik arasında önemli bir uçurumdur (Omar Farooq, 2011).
Choudhury ve Hussain (2005) kâr, emek ve sermaye paylaşımı modellerinin kaynakların toplam tahsisinde minimum düzeyde kaldığını belirtmekte sosyal krediler için de aynı şeyin söz konusu olduğunu ifade etmektedirler. Karz-ı Hasen (hayırsever kredi) boyutunun ihmal edilebilir düzeyde olduğu bildirilmektedir (Choudhury ve Hussain, 2005). Bu durum, İslami bankaların sosyal adalet, dengeli ekonomik kalkınma ve adil bir gelir ve zenginlik dağılımı gibi temel amaçlarına yönelik bariz ilgisizliği yansıtmaktadır.
Çoğunlukla risk paylaşım yöntemlerini kullanmak yerine aktif finansmanına yönelik krediler kanalize eden İslami finans piyasası 2022’de 3,6 trilyon dolar varlık büyüklüğü ile konvansiyonel sistemin sadece yaklaşık yüzde 1’i büyüklüğündedir.
Sermaye piyasalarında hisse senetleri İslami endekslerde yer alacak işletmeler öncelikle Şer’i olarak kabul edilen faaliyet alanlarına dahil olmaları gerekmektedir. Bu tip filtreleme işleme niteliksel tarama denmektedir. İkinci tarama, niceliksel tarama olarak ifade edebileceğimiz, belli finansal rasyoları ölçen taramalardır. Bu tarama ve filtreleme metodolojileri, endeks sağlayıcıları, ülkeler ve hatta bölgeler arasında farklılık göstermektedir. Malezya, Endonezya gibi Müslümanların yoğun yaşadığı ülkelerde bu metodolojilerde daha ılımlı yaklaşımlar görülmekte iken Ortadoğu ve Körfez ülkelerinde biraz daha katı uygulamalar gözlenmektedir. Fakat bu esnemeler İslami sermaye piyasalarının gelişiminin önünü açmış görünmemektedir. Daha çok işletmeyi endekse dahil etme çabası olarak nitelenen bu tavizler tevhidi paradigmadan sapma olarak eleştiri konusu olabilmektedir.
Shams (2004) birçok İslam ülkesinin tarihsel gelişim çizgisi boyunca, özellikle sömürgecilik döneminin başlangıcından bu yana, Batılı yaşam kalıplarını, sınırsız istekleri tatmin eden ve kârı maksimize eden insan tipini kabul ettiklerini, bu nedenle, halihazırda var olan İslam ülkelerine atıfta bulunarak bir İslam ekonomisinin ampirik geçerliliğini incelemenin kolay olmadığını ifade etmektedir (Shams, 2004).
Omar Farooq (2015), İslam ekonomisinin, kapitalizmin güçlü yönlerini sosyalizmin güçlü yönleri ile birleştirerek zayıflıklarının üstesinden gelme olarak tasvir edilen eklektik bir görevin sonucu haline getirmeye yönelik tüm meşru girişimleri geçersiz kılacak kadar güçlü olmadığını düşünmektedir. İslami ekonomik sistem fikrini reddetmek yerine, bu asil hareketin ilerlemesindeki ana engelin tespit edilmesiyle fikrin desteklenmesini önermektedir. Homo Economicus’tan kopyalanan bu istenmeyen durum toplum refahını artırmakta zorlanan İslam ekonomilerinin temelinde yatan unsur olarak ifade edilmektedir.
Müslüman toplumların ihtiyacı olan temelinde Tevhid’in olduğu Homo Islamicus profilidir. Dolayısıyla, Homo Islamicus’un Homo Economicus’u alt etmesiyle sonuçlanabilecek etkili bir yol mümkün olduğunda, İslami ekonomik düzenin paha biçilmez ahlaki unsurları nedeniyle bu olasılık daha fazla önemli hale gelmektedir. İslami ekonomik sistemin teorik yapısı ile Müslüman toplumlardaki gerçek faaliyetler arasında betimlenen büyük uçurum göz önüne alındığında, Homo Islamicus’un Müslüman ekonomilerde kaynakların tahsis edilme şeklini dikte ettiğini söylemek zordur. İslam ekonomisinin bu ikilemli doğasının Homo Islamicus’un yokluğundan kaynaklandığı açıktır. İslam ekonomisi, dünya çapındaki Müslüman toplumların ekonomik yönüyle ilgili gerçek dengesizlikler, adaletsizlikler veya eşitsizliklerden çok kimlik politikaları nedeniyle ekonomik düşüncede yer almaktadır (Omar Farooq, 2015).
Bireyin fiili davranışı, İslami değerlerin teşvik edilmesinden şekillenecek ve iyi işleyen bir İslami ekonomi ancak ekonomik-ahlaki bağlantı yerinde olduğunda elde edilecektir. İslam ahlak ekonomisinde bu ekonomik-etik bağı kuracağı varsayılan Homo Islamicus’un varlığının kritik önemi büyüktür. İslam ekonomik sisteminin belirli konularının daha ayrıntılı olarak ele alınmasıyla, karşılaştırmalı ekonomik sistemlerin yanı sıra genel ekonomideki birçok önemli sorun çözülebilecektir. Geçmiş yüzyıllarda olduğu gibi, İslam’ın Batı’ya sunacağı çok şey bulunmaktadır.
İslam ekonomisinde Homo Islamicus, mutluluk veya refah amacını gerçekleştirmek için toplum çıkarını önceleyen ve ahlakın içselleştirilmesini öngören temel teori ve kavramlar haline gelir. Homo Islamicus, ahlakın rehberliğinde rasyonel seçimler yapan, karar vermek için aldığı temel aksiyomları tevhid, denge, özgür irade, sorumluluk ve adalet ilkelerini gözeterek uygulayan ahlaki bir tutumu yansıtır.
İslam iktisadı çalışmalarını yapan ilim adamları, kapitalist sistem tarafından üretilen iktisadi insanı kabul etmezler ve iktisadı, sosyal hayatı ve dini hayatı ayrım yapmaksızın bir bütün olarak ele alırlar. İktisadi davranışların uhrevi bir karşılığı olduğu ve Müslümanların bu düşünce doğrultusunda hareket etmeleri gerektiği vurgulanır. Bu anlayışa göre, İslam iktisadındaki insan tasavvuru, insanın tüm hal ve davranışlarını kapsar.
İslami bankacılık ve finans endüstrisi plan ve programlarını sosyo-ekonomik kalkınma olgusunu faaliyetlerine ilave ederek genel bir finans sistemi görünümüne göre düzenlemek zorundadırlar. Verimlilik (büyüme) ve sosyal adalet hedeflerini birbiriyle tamamlayıcı ilişkiler içinde birleştirmelidirler. Böyle bir sosyo-ekonomik kalkınma modeli, içinde bulunduğumuz kapitalist küreselleşme çağında karşı karşıya olduğumuz finansal, ekonomik ve sosyal modellerden çok farklıdır.
İslami bankacılık ve finans endüstrisi birbirini tamamlayan hedeflere ulaşmak ve böylece herkesin refahını gerçekleştirmek için şeriat ilkelerine uygun olarak kalkınma için finansmana odaklanmalıdır. Ekonomik/finansal verimlilik ve sosyal perspektifler arasındaki tamamlayıcı ilişkiler, finansal istikrar üzerindeki eşzamanlı iyi performans, Tevhidî paradigmaya göre sistemdeki bilgi birliğinin en güçlü sonucudur. Bunlar, İslam’dan kaynaklanan normatif etik ilkelerin ve değerlerin para, finans, hesap verebilirlik ve reel ekonomi konularına dahil edilmesi için zengin bir temel sunmaktadır.
Çalışmada, Homo Islamicus’un gerçek dünyadaki yansımaları ortaya konmaya çalışılmış olup, İslami finansın en belirgin finans yöntemlerinden ortaklık temelli finansman modellerinin İslam ülkelerindeki niceliksel durumunun ortaya konulması ve bu ülkelerdeki refah düzeyi ile ilişkilendirilip araştırılmasının literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
KAYNAKÇA
Akyıldız, H. (2008). Tartışılan Boyutlarıyla “Homo Economicus”. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 13(2), 29–40.
Asutay, M. (2015). İslami Finansın Sosyal Başarısızlığının Belirlenmesi ve Kavramsallaştırılması: İslam Ahlâk İktisadının İdeallerine Karşı İslami Finansın Gerçekleri. Siyaset, Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi, 3(1), 125–144.
Bilgin, A. (2017). Kanaatin Veren Eli ile Kapitalin Homo Economicus’un Arasında Yaşanan Duygusal Salınımlar. Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 517–517. https://doi.org/10.18506/anemon.296672
Cantekin, Ö. F. (2015). Küreselleşme ve Eğitim: “Homo Economıcus” Eğitim Anlayışının Dönüşümü. Akademik Hassasiyetler.
Cengiz, E. (2019). Haz ve Acının Matematiği: J. Bentham’ın Faydacı Ahlakının İmkanı. Dört Öge Dergisi, 8(15), 141–153.
Choudhury, M. A., & Hussain, M. M. (2005). A paradigm of Islamic money and banking. International Journal of Social Economics, 32(3), 203–217. https://doi.org/10.1108/03068290510580760
Cünedioğlu, E. (2010). Bir İktisadi Sistem Olarak İslam. İktisadi Hayat. http://www.iktisadiyat.com/2010/09/12/bir-iktisadi-sistem-olarak-islam/
Dilek, S., Küçük, O., & Özdirek, R. (2017). Homo Economicus Mu? İslami İnsan mı? Homo Economicus or Homo Islamicus. Uluslararasi Ekonomi̇k Araştırmalar Dergi̇si̇, 3(4), 635–641. www.ekonomikarastirmalar.org
Fauzi, M., Mursal, Arzam, & Zufriani. (2022). Moral Homo Islamicus (Islamic Man) Dalam Konteks Ekonomi Islam Modern. Jurnal Ilmiah Ekonomi Islam, 8(02), 1436–1441. https://doi.org/10.29040/jiei.v8i2.4849
Güçlü, F., & Kılıç, M. (2020). İslami fi̇nansın dünya’daki geli̇şi̇mi̇ ve islami̇ fi̇nansa yön veren uluslararası kuruluşlar üzeri̇ne bi̇r inceleme. International Journal of Management Economics and Business, 16(1), 75–91. https://doi.org/10.17130/ijmeb.700891
Ho, C. S. F., Abd Rahman, N. A., Yusuf, N. H. M., & Zamzamin, Z. (2014). Performance of global Islamic versus conventional share indices: International evidence. Pacific Basin Finance Journal, 28(June), 110–121. https://doi.org/10.1016/j.pacfin.2013.09.002
Hosseini, H. (1992). From Homo Economicus to Homo Islamicus: The Universality of Economic Science Reconsidered. St. Martin’s Press.
Jawadi, F., Jawadi, N., & Louhichi, W. (2014). Conventional and Islamic stock price performance: An empirical investigation. International Economics, 137, 73–87. https://doi.org/10.1016/j.inteco.2013.11.002
Karasu, O. (2016). 2008 Küresel Finans Krizi Sonrasında İslami Finans Araçlarının Analizi. İstanbul Ticaret Üniversitesi.
Kartal, G. (2016). Homo-Economicus’a Karşı Homo-İslamicus. I. International Social Sciences and Muslims Congress / Issmc-2016, 295–310.
Korkut, C. (2020). Kapitalist İktisat Sisteminin Dönüşümünün Şafağında İslâm İktisadı. Muhafazakar Düşünce Dergisi, 16(50), 212–243. https://orcid.org/0000-0002-1104-5330
Omar Farooq, M. (2011). Self-Interest, Homo Islamicus and Some Behavioral Assumptions in Islamic Economics and Finance. International Journal of Excellence in Islamic Banking and Finance, 1(1), 52–79. http://ssrn.com/abstract=1740729Electroniccopyavailableat:http://ssrn.com/abstract=1740729https://ssrn.com/abstract=1740729Electroniccopyavailableat:http://ssrn.com/abstract=1740729Electroniccopyavailableat:http://ssrn.com/abstract=1740729
Omar Farooq, M. (2015). Reviving the Islamic economic system through shariah-based public policy. Humanomics, 31(4), 415–429. https://doi.org/10.1108/H-06-2015-0037
Orhan, A. (2019). Fayda-Değer Merkezli Homoeconomicus’tan Bilişsel Gelişim ve Ahlakın Temsilcisi Homoislamicus’a. ISEFE, 62–67.
Rudnyckyj, D. (2011). Homo Economicus and Homo Islamicus, Revisited: Islamic Finance and the Limits of Economic Reason. 8th International Conference on Islamic Economics and Finance, 1–14.
Ryan, F. X. (2003). Values as consequences of transaction: commentary on “Reconciling homo economicus and John Dewey’s ethics”. Journal of Economic Methodology, 10(2), 245–257. https://doi.org/10.1080/1350178032000071101
Seçme, O., Aksoy, M., & Uysal, Ö. (2016). Katılım Endeksi Getiri, Performans ve Oynaklığının Karşılaştırmalı Analizi. Muhasebe ve Finansman Dergisi, 72, 107–128. https://doi.org/10.25095/mufad.396724
Shams, R. (2004). A Critical Assessment of Islamic Economics (Sayı 281). http://hdl.handle.net/10419/19253
Shinsuke, N. (2012). Critical Overview of the History of Islamic Economics: Formation, Transformation, and New Horizons. Asian and African Area Studies, 11(2), 114–136.
Tekbaş, M. Ş. (2013). İslami Finans – İslamî Finans Kavramı, Ürünler, Dünyada ve Türkiye’de Gelişimi ve Geleceği. Içinde Araştırma Notları – 1.
Vural, G., & Kuzulu, Ö. (2019). İş Ortaklığına Dayalı Fi̇nansman Yöntemleri̇ni̇n İslami̇ Bankacılık Si̇stemi̇ndeki̇ Yeri̇: Ülkeler Arası Bi̇r Değerlendi̇rme. ISEFE, 148–180.
Walkshäusl, C., & Lobe, S. (2012). Islamic investing. Review of Financial Economics, 21(2), 53–62. https://doi.org/10.1016/j.rfe.2012.03.002
Yenice, A. C. (2020). From Homoeconomicus to Homo Islamicus: A Comparative Research. International Journal of Islamic Economics and Finance Studies, 138–155. https://doi.org/10.25272/ijisef.751251