Site icon Finans ve Bankacılık

İSLAMİ MİKROFİNANS: FAİZSİZ FİNANSMAN İLE YOKSULLUKLA MÜCADELE

islami mikrofinans

Giriş

Günümüzde dünya genelinde milyarlarca insan yoksulluk içinde yaşamakta ve temel finansal hizmetlere erişimde ciddi zorluklarla karşılaşmaktadır. Bu durum, özellikle Müslüman toplumlarda, geleneksel finans sistemlerinin faiz (riba) içermesi nedeniyle dini hassasiyetleri olan bireyler için ek bir engel oluşturmaktadır. Yaklaşık 1,6 milyar Müslümanın yarısı fakirdir. CGAP (2008, 2009) tarafından yapılan anketler, Müslümanların yaklaşık yüzde 40’ının faize dayalı mikrokredi fonlarını dini nedenlerle reddettiğini göstermektedir.

Faizle borçlanmayı kabul edenler dahi, genellikle teminat eksikliği nedeniyle bankalardan kredi çekememekte ve bu da onları yüzde 40’tan başlayan, hatta yüzde 40 ila 200 veya daha yüksek faiz oranlarıyla karşılaşabilecekleri yerel tefecilere yönlendirmektedir. Bu yüksek faiz yükü, insanların varlıklarını kaybetmesine ve daha da yoksullaşmasına neden olabilmektedir. Bu bağlamda, fakirlikle mücadelede finansal erişimin ötesine geçerek alternatif çözümler sunmayı amaçlayan İslami mikrofinans sistemi önemli bir potansiyel taşımaktadır.

İslami Mikrofinans Kavramı ve Temel Prensipleri

Mikrofinans, düşük gelir grubundaki kişilere finansal hizmetler sağlanması olarak tanımlanır. Bu kavram genellikle yoksulluk sınırının altında yaşayan veya çeşitli nedenlerle geleneksel bankacılık sisteminin dışında kalan bireyleri kapsar. Mikrofinans, sadece küçük miktarlarda kredi (mikrokredi) vermekle kalmaz, aynı zamanda banka hesabı, sigorta gibi çeşitli finansal hizmetleri de içerebilir. Geleneksel mikrofinans sistemleri genellikle kredilerde faiz prensibine dayanır ve geri ödeme süreçleri geleneksel bankacılık kredilerine benzerlik gösterebilir.

İslami mikrofinans ise, mikrofinans hizmetlerinin İslam hukuku (şeriat) prensiplerine uygun olarak sunulmasıdır. Daha kapsamlı bir tanım olarak, İslam’ın sosyal ve ekonomik adalet anlayışı çerçevesinde toplumun en alt kesimlerinin finansal hizmetlere erişimini sağlamak için tasarlanmış bir finansal hizmet sistemi olarak ifade edilebilir. İslami finansın temelinde yatan en önemli kural, riba’nın (faizin) yasaklanmasıdır. Bu yasak iki temel prensibe dayanır: (1) paranın asli değeri yoktur, alınıp satılamaz ve (2) fon sağlayıcılar iş riskini paylaşmalıdır. İslam iktisadı açısından finansman kaynakları temelde borç ve ortaklık olarak ikiye ayrılır. Borç, İslami açıdan yalnızca karşılıksız (Karz-ı Hasen) olarak verilmelidir. Ortaklık ise sermaye ve/veya emek temeline dayanabilir.

İslami finansın diğer önemli kuralları şunlardır:

İslami mikrofinans kavramı, İslam’ın sosyal ve ekonomik adalet anlayışını içerir ve sadaka, zekât, vakıf gibi kurumları da bünyesinde barındırır. Bu anlamda yoksul kesimlere verilen finansal hizmetler, İslam’ın hedeflediği toplum yapısından ve dünya görüşünden bağımsız düşünülemez. İslami mikrofinansın temel amaçları arasında sosyo-ekonomik adaletin sağlanması, toplum refahına katkı, sermayenin tüm kesimlere dağıtımı, evrensel kardeşlik duygusunun geliştirilmesi ve karşılıklı dayanışmanın temini yer alır.

İslami Mikrofinans Ürünleri ve Modelleri

İslami mikrofinans, geleneksel faizli kredilere alternatif olarak çeşitli şeriata uyumlu finansal sözleşmeler kullanır. Bu modeller genellikle kâr zarar ortaklığı veya alım-satım prensiplerine dayanır. Başlıca İslami mikrofinans ürünleri şunlardır:

Bu ürünler, İslami mikrofinans kurumlarının fon kaynaklarını oluşturur. Bunlar arasında İslami banka hesapları, öz kaynaklar, sadaka, zekât, karşılıksız borç (Karz-ı Hasen) ve menkul kıymetler (sukûk gibi) sayılabilir. Ayrıca, hayır tabanlı kâr amacı gütmeyen modeller (Karz-ı Hasen, Vakıf, Zekât fonlarını kullanan) ve piyasa tabanlı ticari modeller (Murabaha, İcare kullanan) gibi farklı uygulama modelleri mevcuttur.

İslami Mikrofinans ile Geleneksel Mikrofinansın Karşılaştırılması

İslami mikrofinans ve geleneksel mikrofinans arasında işleyiş ve temel anlayış açısından önemli farklılıklar bulunur.

Bu farklılıklar, İslami mikrofinansın sadece bir finansman aracı değil, aynı zamanda sosyal ve ahlaki hedefleri de olan bütüncül bir yaklaşım olduğunu göstermektedir.

Dünya Genelinde İslami Mikrofinansın Gelişimi

Mikrofinansın modern anlamda yükselişi, 1983 yılında Bangladeş’te Muhammed Yunus tarafından başlatılan Grameen Bank projesiyle olmuştur. İslami mikrofinans ise, özellikle Müslümanların faize dayalı finansmanı dini sebeplerle reddetme oranının yüksek olduğu ülkelerde talep görmektedir. CGAP çalışmaları, birçok ülkede bu talebin yüzde 40 ve üzeri olduğunu göstermiştir. Örneğin, Yemen’de talep %40, Endonezya’nın kırsalında %49, Bangladeş’te %80 ve Pakistan’da %99 olarak hesaplanmıştır.

İslami mikrofinans sektörü, dünya genelinde farklı kurumsal yapılar içerisinde gelişim göstermiştir. Başlıca İMFK türleri arasında şunlar bulunur:

En fazla İMFK sayısına sahip ülkeler Pakistan, Sudan, Bangladeş, Endonezya, Filistin ve Malezya gibi ülkelerdir. Kullandırılan fon tutarı, müşteri sayısı ve akademik çalışmalar açısından Pakistan, Bangladeş, Endonezya ve Malezya daha ön plandadır. Dünya genelinde İMFK’lar tarafından en çok kullanılan finansman ürünü Murabaha’dır. 2013 verilerine göre Murabaha ile 672.000 müşteriye 413 milyon dolarlık finansman sağlanmıştır. Karz-ı Hasen 156 milyon dolar (yaklaşık 200.000 müşteri), Mudaraba/Muşaraka 40 milyon dolar (az sayıda müşteri), Selem ise çok az kullanılmaktadır.

Genel mikrofinans sektörü 2018 yılı verilerine göre dünya çapında 139,9 milyon kişiye ulaşmış ve 124,1 milyar dolarlık kredi kullandırmıştır. Kullanıcıların %80’i kadınlardan, %65’i kırsal kesimden oluşmaktadır. Ancak, İslami mikrofinans hala toplam küresel İslami bankacılık varlıklarının yalnızca %1’ini temsil etmektedir.

Endonezya‘daki kurumlar geleneksel MFK’larla karşılaştırıldığında, İslami MFK’ların sayıca henüz çok daha az olduğu, maliyetlerinin daha yüksek ve getiri oranlarının daha düşük olduğu bulunmuştur. Türkiye‘de ise, çalışmanın yapıldığı 2016-2019 yılları itibarıyla henüz İslami mikrofinans kurumu bulunmamaktadır. Ancak, İKSAR gibi ilk girişimler mevcuttur. Türkiye Grameen Mikrofinans Programı (TGMP) gibi mevcut mikrofinans kurumları banka dışı hizmet sunsa da Grameen modeline dayalıdır ve faizli çalışmaktadır; TGMP’nin “hizmet maliyeti” için Diyanet’ten faiz olmadığına dair bir fetva aldığı belirtilmiştir.

Türkiye’deki İslami mikrofinans ekosisteminin gelişimi, mikrofinans hizmeti sunacak kuruluşlar için yasal bir düzenlemenin olmayışı ve farklı kurumsal yapılardaki belirsizlikler gibi temel faktörler nedeniyle sınırlıdır. Sürdürülebilirlik (özellikle bağış tabanlı modellerde), yüksek maliyetler (asimetrik bilgi nedeniyle), operasyonel verimsizlik, risk yönetimi, ürün çeşitliliği eksikliği ve yetişmiş personel ihtiyacı diğer zorluklardır.

Sonuç

Mikrofinans sistemi, fakirlerin finansa erişimini sağlayarak yoksulluk probleminin çözümüne katkı sağlayan önemli bir araç olarak ortaya çıkmıştır. Geleneksel mikrofinansın faiz prensibi, dini hassasiyetleri yüksek geniş Müslüman kitleler için sisteme erişimde bir engel teşkil etmektedir. Bu noktada İslami mikrofinans, şeriata uygun finansal hizmetler sunarak bu kitlelerin finansal sisteme dahil edilmesini sağlama potansiyeli taşımaktadır. Murabaha, Mudarebe, Muşaraka, İcare, Takaful, Karz-ı Hasen ve İslami sosyal finans kurumları olan Zekât, Sadaka ve Vakıf gibi çeşitli ürün ve modeller aracılığıyla İslami mikrofinans, hem ekonomik aktiviteyi desteklemeyi hem de sosyal adaleti ve dayanışmayı teşvik etmeyi hedefler.

Geleneksel mikrofinans ile karşılaştırıldığında, İslami mikrofinansın temel farkı faizsizlik prensibi ve kâr-zarar paylaşımı esasıdır. Ayrıca fon kaynakları, en fakirlerin hedeflenmesi, fon kullanımı ve sosyal program yaklaşımı gibi konularda da belirgin farklılıklar sunar. Dünya genelinde Bangladeş, Pakistan, Endonezya gibi ülkelerde farklı kurumsal yapılar (banka programları, STK’lar, kooperatifler) içinde gelişim gösteren İslami mikrofinans, toplam İslami finans varlıkları içinde henüz küçük bir paya sahiptir (%1). İMFK’lar, henüz yeterli fon kaynaklarına ulaşamama, faaliyetlerde çeşitli finansal enstrümanları yeterince kullanamama, düşük farkındalık düzeyi ve zayıf altyapılar gibi zorluklarla karşı karşıyadır.

Türkiye’de ise, mevcut mikrofinans girişimleri sınırlı sayıdadır ve henüz yerleşik bir İslami mikrofinans kurumu ekosistemi oluşmamıştır. Ancak, İKSAR gibi ilk İslami mikrofinans girişimleri ve MÜSİAD Karz-ı Hasen Sandığı gibi sandık uygulamaları potansiyel örneklerdir. Mikrofinans sektörünün, özellikle de İslami mikrofinansın sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için yasal bir altyapının oluşturulması, yapısal belirsizliklerin giderilmesi ve temel sorunlara yönelik çözümler geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir. İslami mikrofinans, potansiyel olarak işsizliğin ve yoksulluğun azaltılmasına, girişimciliğin artışına, faiz yükünün hafifletilmesine ve yardımlaşma duygusunun pekişmesine katkı sağlayabilir. Bu potansiyelin tam anlamıyla hayata geçirilmesi, ilgili kurumların, politika yapıcıların ve toplumun ortak çabasıyla mümkün olacaktır.

Exit mobile version