1. Giriş: Marmara Bölgesi’nde Değişen Lojistik Paradigmaları ve Çanakkale’nin Stratejik Konumlanması
Marmara Bölgesi, Türkiye’nin imalat sanayi, ticaret ve nüfus yoğunluğunun merkezi olarak, ülkenin lojistik ağlarının kalbinde yer almaktadır. Ancak bu yoğunluk, özellikle İstanbul Boğazı geçişlerinde kronikleşmiş lojistik darboğazlar, artan maliyetler ve uzayan transit süreleri gibi önemli sorunları beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda, mevcut koridorlara alternatif, verimli ve kesintisiz yeni ticaret arterlerinin geliştirilmesi, ulusal bir stratejik zorunluluk haline gelmiştir. 18 Mart 2022’de hizmete açılan 1915 Çanakkale Köprüsü ve bağlantı otoyolları, bu zorunluluğa yanıt veren, sadece bölgesel bir altyapı projesi olmanın ötesinde, Batı Türkiye’nin ulaşım coğrafyasını yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyan bir “oyun değiştirici” olarak ortaya çıkmaktadır.
Proje, Trakya’yı Batı Anadolu’ya bağlayarak Avrupa’dan Ege ve Akdeniz bölgelerine uzanan kesintisiz bir karayolu koridoru oluşturmaktadır. Bu yeni arter, İstanbul Boğazı geçişine stratejik bir alternatif sunmakla kalmayıp, “Bir Kuşak Bir Yol” gibi uluslararası ticaret girişimleriyle entegrasyon potansiyeli taşıyarak Türkiye’nin jeo-lojistik konumunu güçlendirmektedir. Feribotla saatler süren Çanakkale Boğazı geçişini 6 dakikaya indiren ve mevcut güzergahı yaklaşık 40 km kısaltan bu mega proje, teorik olarak Çanakkale’yi bir transit geçiş noktası olmaktan çıkarıp, katma değerli lojistik faaliyetlerin kümelendiği bir merkez (HUB) haline getirme vaadi taşımaktadır.
Bu çalışma, bu potansiyeli bir süzgeçten geçirmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, temel araştırma sorusu şu şekilde formüle edilmiştir: “1915 Çanakkale Köprüsü ve bağlantı otoyolları, bölgenin mevcut altyapısal kısıtları ve ekonomik verileri göz önüne alındığında, Çanakkale’yi ulusal ve uluslararası ölçekte bir lojistik merkez haline getirmek için yeterli bir katalizör müdür?” Bu soruya yanıt aramak amacıyla, bölgenin mevcut ulaşım altyapısı, ekonomik yapısı ve lojistik talep potansiyeli nicel verilerle analiz edilecek ve potansiyel merkez konumları çerçevesinde değerlendirilecektir.
2. Çanakkale Bölgesi’nin Ulaşım Altyapısı: Fırsatlar ve Kısıtlar
Bir bölgenin lojistik merkez olarak işlev görebilmesi, farklı ulaşım modlarının (karayolu, denizyolu, demiryolu, havayolu) bütünleşmiş ve dengeli bir şekilde gelişmiş olmasına bağlıdır. Çanakkale özelinde yapılan inceleme, karayolu ağında dünya standartlarında bir dönüşüm yaşanırken, diğer modlardaki ciddi altyapı eksikliklerinin bölgenin potansiyelini sınırlayan derin bir “multimodal dengesizlik” yarattığını ortaya koymaktadır.
2.1. Karayolu Ağı: 1915 Çanakkale Köprüsü’nün Dönüştürücü Etkisi
1915 Çanakkale Köprüsü, 325 km uzunluğundaki Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu projesinin en kritik bileşenidir. Bu proje kapsamında, 89 km otoyol ve 12 km bağlantı yolunun yanı sıra 2 viyadük, 12 kavşak, 43 üst geçit ve 40 alt geçit gibi çok sayıda sanat yapısı inşa edilmiştir. Bu yatırım, bölge lojistiği için somut ve ölçülebilir kazanımlar sağlamıştır. Yapılan fizibilite çalışmalarına göre projenin, yıllık bazda zamandan 382 milyon avro, yakıttan 31,3 milyon avro ve çevresel etkilerin azaltılmasından 1,9 milyon avro olmak üzere toplamda 415 milyon avro tasarruf sağlaması öngörülmektedir.
Bununla birlikte, köprünün mevcut kullanım oranları, potansiyelinin henüz tam olarak realize edilmediğini göstermektedir. Günlük 45.000 araç geçiş garantisi verilen köprüden, 2024 yılı boyunca toplam 2.684.738 araç geçmiş, bu da günlük ortalama yaklaşık 7.355 araca tekabül etmektedir. En yoğun bayram dönemlerinde dahi günlük ortalama geçiş sayısı 15.000 seviyesini aşmamıştır. Bu veriler, köprünün şu anki fonksiyonunun, bir lojistik merkezden ziyade, stratejik bir transit koridor olduğunu teyit etmektedir. Stratejik olarak otoyol, Balıkesir civarında Gebze-İzmir Otoyolu’na bağlanarak, Trakya ve Avrupa’dan gelen yük akışlarının Türkiye’nin sanayi ve turizm açısından en dinamik bölgelerinden olan İzmir, Aydın ve Antalya’ya kesintisiz ve yüksek hızlı erişimini mümkün kılmaktadır.
2.2. Mevcut Lojistik Altyapının Multimodal Açıdan İncelenmesi: Asimetrik Gelişim Sorunsalı
Karayolundaki bu devasa atılıma karşın, diğer ulaşım modları aynı gelişmişlik seviyesinden oldukça uzaktır. Bu durum, bölgenin bütünleşmiş bir lojistik merkez olma kabiliyetini zayıflatan asimetrik bir gelişim tablosu sunmaktadır.
- Denizyolu: Bölgedeki liman altyapısı, büyük ölçekli konteyner ve Ro-Ro operasyonları için yetersizdir. Bölgenin önemli limanlarından Akçansaport’un yıllık terminal kapasitesi yalnızca 45.000 TEU’dur. Bu rakam, Türkiye’nin 2024 yılında elleçlediği toplam 13,5 milyon TEU’luk konteyner hacmi yanında oldukça mütevazı kalmaktadır. Karşılaştırma yapmak gerekirse, sadece Aliağa limanları 2024’te 86,2 milyon ton yük elleçleyerek Türkiye’nin toplam 531,7 milyon tonluk yükünün yaklaşık %16’sını tek başına karşılamıştır. Çanakkale’nin bu ölçekteki limanlarla rekabet etmesi mevcut altyapısıyla mümkün değildir.
 - Havayolu: Çanakkale Havalimanı’nın kargo lojistiğindeki rolü semboliktir. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) verilerine göre, 2025 yılının ilk dokuz aylık dönemindeki toplam yük trafiği sadece 746 tondur. En yoğun ay olan Ağustos’ta bile taşınan yük miktarı 95 tonu geçmemiştir. Bu hacimler, havalimanını bir lojistik merkez için anlamlı bir bileşen olmaktan çıkarmaktadır.
 - Demiryolu: Bölgenin en kritik altyapı eksiği demiryolu bağlantısının hiç olmamasıdır. Maliyet etkin ve yüksek hacimli yük taşımacılığının anahtarı olan demiryolu olmadan, limanların ve sanayi bölgelerinin hinterlant ile verimli bir şekilde entegre olması mümkün değildir. Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA) planlarında zikredilen ve Bandırma’yı Biga ve Lâpseki üzerinden Trakya demiryolu ağına bağlaması hedeflenen hat, bölgenin multimodal potansiyelini açığa çıkaracak “kayıp halka” niteliğindedir.
 
Bu asimetrik gelişim, Çanakkale’nin mevcut durumunu bir “multimodal merkez”den ziyade, oldukça gelişmiş bir “unimodal (karayolu) koridor” olarak tanımlamayı gerektirmektedir. Durumu daha da kritik hale getiren bir diğer unsur ise, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile TCDD’nin yürüttüğü ulusal Lojistik Köy Master Planı’nda Çanakkale’nin yer almamasıdır. Samsun, Kars, Mersin (Yenice), Kayseri gibi stratejik noktalarda 16’dan fazla lojistik köy kurulması planlanırken, Çanakkale’de bu ölçekte bir yatırımın planlama aşamasında dahi olmaması, bölgesel beklentiler ile ulusal stratejik planlama arasında bir uyumsuzluğa işaret etmektedir.
Tablo 1: Çanakkale Ulaşım Altyapısı Nicel Göstergeleri
| Ulaşım Modu | Altyapı Bileşeni | Kapasite/Metrik | Durum | 
|---|---|---|---|
| Karayolu | 1915 Çanakkale Köprüsü | YOGT (2024): ~7.355 Araç | Faal | 
| Kınalı-Savaştepe Otoyolu | Uzunluk: 325 km | Faal | |
| Denizyolu | Akçansaport | Konteyner Kapasitesi: 45.000 TEU/Yıl | Faal | 
| Havayolu | Çanakkale Havalimanı | Yıllık Kargo Hacmi (2025/9 Ay): 746 ton | Faal | 
| Demiryolu | Bandırma-Çanakkale Hattı | Güzergâh: Bandırma-Biga-Lapseki | Plan Aşamasında | 
3. Bölgesel Ekonomik Yapı ve Lojistik Talep Potansiyeli
Bir lojistik merkezin sürdürülebilirliği, yalnızca altyapı yeterliliğine değil, aynı zamanda hizmet vereceği hinterlandın ürettiği lojistik talebin hacmine ve niteliğine de bağlıdır. Çanakkale, tarım ve belirli sanayi kollarında güçlü bir üretim tabanına sahip olmakla birlikte, mevcut üretim ve dış ticaret hacimleri tek başına uluslararası bir lojistik merkezi gerekçelendirecek ölçekte değildir. Bu durum, bölgenin başarısının büyük ölçüde transit yükleri çekme ve onlara katma değer sağlama kapasitesine bağlı olduğunu göstermektedir.
3.1. Sanayi ve Tarım Üretiminin Yük Akışlarına Etkisi
Bölgenin sanayi yapısı, Çanakkale Merkez (Karma), Biga (Karma) ve Ezine (Gıda İhtisas) Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) etrafında şekillenmektedir. Bu OSB’lerde gıda, orman ürünleri, PVC, metal işleme ve otomotiv yan sanayi gibi çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren firmalar bulunmaktadır. Tarımsal üretim, Çanakkale ekonomisinin ve dolayısıyla lojistik talebinin en önemli dinamiklerinden biridir. İl genelinde yıllık yaklaşık 600.000 ton süt üretimi, 220.000’den fazla büyükbaş ve 850.000’e yakın küçükbaş hayvan varlığı mevcuttur.
Ayrıca, “iyi tarım uygulamaları” kapsamında üretilen 92.500 tonun üzerinde yaş meyve ve sebze, bölgenin özellikle soğuk zincir lojistiği alanında uzmanlaşma potansiyelini ortaya koymaktadır. Bu veriler, Çanakkale’nin genel amaçlı bir konteyner merkezinden ziyade, tarım ve gıda ürünlerine yönelik depolama, işleme, paketleme ve dağıtım hizmetleri sunan uzmanlaşmış bir agro-lojistik merkezi olarak daha hızlı ve sürdürülebilir bir gelişim gösterebileceğini düşündürmektedir.
3.2. Dış Ticaret Verileri Işığında Transit Yük Potansiyeli
Çanakkale’nin kendi dış ticaret hacmi, bölgesel dinamizmi yansıtmakla birlikte, ulusal ölçekte mütevazı bir seviyededir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2024 yılında ilin toplam ihracatı 192,7 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 2025 yılının ilk sekiz ayında ise ihracat 131,1 milyon dolar seviyesindedir. Bu rakamlar, Türkiye’nin 2024 yılı toplam ihracatının 262 milyar dolar olduğu göz önüne alındığında, Çanakkale’nin kendi üretiminden kaynaklanan yük miktarının, büyük ölçekli bir lojistik merkezi tek başına ayakta tutmak için yetersiz olduğunu göstermektedir.
Bu noktada, bölgenin stratejisi, kendi yükünü taşımaktan ziyade, Türkiye’nin toplam dış ticaret hacminden pay almaya odaklanmalıdır. Yeni otoyol koridoru, Tekirdağ ve Balıkesir gibi 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan komşu sanayi havzaları ile İzmir gibi 23,8 milyar dolarlık ihracat devinin yük akışları için cazip bir alternatif sunmaktadır. Dolayısıyla, Çanakkale’nin lojistik geleceği, bir “merkez” olmadan önce, kendini verimli ve rekabetçi bir “transit koridor” olarak kanıtlamasına bağlıdır.
Tablo 2: Çanakkale ve Çevre İllerin Ekonomik Göstergeleri (2024 İhracat Verileri)
| İl | 2024 Yılı İhracat Hacmi (USD) | Açıklama | 
|---|---|---|
| Çanakkale | 192,7 Milyon | Yerel üretim odaklı, mütevazı hacim. | 
| Balıkesir | > 1 Milyar | Önemli sanayi ve tarım üretimi. | 
| Tekirdağ | > 1 Milyar | Büyük OSB’lere sahip sanayi merkezi. | 
| İzmir | 23,8 Milyar | Türkiye’nin en büyük ihracatçı illerinden. | 
4. Lojistik Merkez için Stratejik Konum Analizi
Bir lojistik merkezin başarısında, coğrafi konumunun stratejik önemi kritik bir rol oynar. Akademik çalışmalar, bir lojistik merkezin optimal konumu için çeşitli kriterler belirlemiştir. Bu kriterler arasında en öne çıkanlar; (1) Multimodal Erişilebilirlik (ana otoyol, demiryolu ve liman ağlarına doğrudan ve kısa mesafeli bağlantı), (2) Üretim ve Tüketim Merkezlerine Yakınlık (OSB’ler, büyük şehirler) ve (3) Maliyet Faktörleri (arazi maliyetleri, iş gücü) olarak sıralanabilir. Bu çerçevede Çanakkale’de iki bölge öne çıkmaktadır:
- Lâpseki (Köprü Çıkışı): 1915 Çanakkale Köprüsü’nün Anadolu yakasındaki çıkışında yer alması, Lâpseki’yi otoyol erişilebilirliği açısından en avantajlı konuma getirmektedir. Buraya kurulacak bir merkez, Avrupa-Anadolu hattındaki transit trafiğe doğrudan hizmet verebilir. Ayrıca sahil şeridinde olması, gelecekte bir Ro-Ro veya iskele yatırımı için potansiyel sunmaktadır. Planlanan demiryolu hattının da bu bölgeden geçmesi öngörülmektedir.
 - Biga (OSB/Liman Yakını): Bölgenin önemli sanayi merkezlerinden biri olan Biga OSB’ye ev sahipliği yapması ve planlanan Bandırma-Çanakkale demiryolu hattının güzergahı üzerinde olması, Biga’yı multimodal entegrasyon için en güçlü aday yapmaktadır. Karabiga’daki liman altyapısı ve geliştirme potansiyeli de bu avantajı pekiştirmektedir.
 
Her iki konum da modern lojistiğin gerektirdiği “ağ merkeziliği” (network centrality) prensibine, yani yüksek kapasiteli ulaşım ağlarının kesişim noktasında yer alma şartına uymaktadır. Bu bölgeler hem mevcut otoyol koridoruna hem de gelecekteki demiryolu ve potansiyel liman yatırımlarına entegre olabilecekleri için Çanakkale’nin lojistik geleceği için en rasyonel seçenekler olarak değerlendirilmektedir.
5. Sonuç ve Politika Önerileri
Bu çalışma, 1915 Çanakkale Köprüsü’nün bölgeye kazandırdığı yeni dinamikler ekseninde, Çanakkale’nin bir lojistik merkez olma potansiyelini nicel verilerle analiz etmiştir. Ulaşılan sonuçlar, bölgenin potansiyelinin büyük ölçüde gelecekte atılacak stratejik adımlara bağlı olduğunu ve mevcut durumda önemli yapısal eksikliklerin bulunduğunu göstermektedir.
Sentez ve Sonuçlar:
- Gerekli Fakat Yetersiz Koşul: 1915 Çanakkale Köprüsü ve bağlantı otoyolları, bölgeyi uluslararası bir karayolu koridoru haline getirerek lojistik merkez olma yolunda gerekli bir ön koşulu sağlamıştır. Ancak, demiryolu ve yüksek kapasiteli liman altyapısının yokluğunda bu yatırım tek başına yeterli değildir. Bölgede, karayolu lehine gelişmiş ciddi bir “multimodal dengesizlik” hakimdir.
 - Transit Koridor Rolü: Çanakkale’nin 2024’teki 192,7 milyon dolarlık ihracat hacmi, tek başına büyük ölçekli bir lojistik merkezi destekleyecek düzeyde değildir. Bu nedenle, bölgenin öncelikli rolü, Tekirdağ, Balıkesir ve İzmir gibi büyük sanayi havzaları arasındaki transit yük akışlarına hizmet eden verimli bir “transit koridor” olmaktır.
 - Uzmanlaşma Potansiyeli: Bölgenin yıllık 600.000 tona yakın süt üretimi ve 92.000 tonu aşan nitelikli yaş meyve-sebze üretimi gibi güçlü tarımsal verileri, Çanakkale’ye genel kargo rekabetinden sıyrılarak, özellikle soğuk zincir ve agro-lojistik alanında uzmanlaşmış bir merkez olma fırsatı sunmaktadır.
 
Politika Önerileri:
Bu sonuçlar doğrultusunda, Çanakkale’nin lojistik potansiyelini gerçeğe dönüştürmek için bölgesel ve ulusal düzeyde atılması gereken adımlar şu şekilde sıralanabilir:
- Demiryolu Projesinin Önceliklendirilmesi: Bandırma-Biga-Lâpseki-Trakya demiryolu hattı projesi, opsiyonel bir yatırım olarak değil, bölgenin multimodal geleceğini açacak en kritik ve acil altyapı hamlesi olarak ele alınmalı ve yatırım programlarında en üst sıraya taşınmalıdır.
 - Yüksek Kapasiteli Liman Master Planının Geliştirilmesi: Lâpseki veya Biga/Karabiga bölgelerinde, otoyol ve gelecekteki demiryolu hattı ile tam bütünleşmiş çalışacak, modern bir konteyner ve Ro-Ro limanı kurulmasına yönelik kapsamlı fizibilite çalışmaları acilen başlatılmalıdır.
 - Ulusal Lojistik Master Planı’na Dahil Olma: Bölgesel paydaşlar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunarak, Biga veya Lâpseki merkezli bir lojistik merkezin TCDD’nin Lojistik Köy Master Planı’nın gelecek revizyonlarına dahil edilmesini sağlamalıdır.
 - Aşamalı ve Uzmanlaşmış Stratejinin Benimsenmesi: Bölge, büyük ve yerleşik lojistik merkezlerle genel kargo alanında rekabet etmeye çalışmak yerine, ilk aşamada rekabet avantajının en yüksek olduğu agro-lojistik alanına odaklanmalıdır. Ezine Gıda İhtisas OSB bu stratejinin çekirdeği olarak konumlandırılabilir.
 

