Site icon Finans ve Bankacılık

HEDGE FONLARI: STRATEJİLERİ, RİSKLERİ VE TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDAKİ ROLÜ

hedge fonları

Giriş

Çağdaş finansal mimarinin en dinamik ve sıklıkla yanlış anlaşılan bileşenlerinden biri olan hedge fonları, küresel sermaye piyasalarında önemli bir konuma sahiptir. Bu özel yatırım fonları, genellikle yüksek net değere sahip bireylerden ve kurumsal yatırımcılardan toplanan fonları, karmaşık ve esnek yatırım stratejileri aracılığıyla yönetirler. Geleneksel yatırım fonlarından temel farkları, piyasa koşullarından bağımsız olarak mutlak getiri elde etme hedefleri, geniş bir finansal enstrüman yelpazesi kullanmaları ve kaldıraç, açığa satış gibi teknikleri serbestçe uygulayabilmeleridir. Alfred Winslow Jones tarafından 1949 yılında ilk kez ortaya konan “hedged fund” kavramı, başlangıçta risklerden korunmayı amaçlarken, günümüzde fonların yaratıcılıkta sınır tanımayan evrimi ile “hedge” etme olgusunun ötesine geçmiştir.

Hisse senedi piyasalarının zayıfladığı ve faizlerin düştüğü dönemlerde, mutlak getiri hedefleyen bu alternatif yatırım kaynakları, yatırımcılar için cazip hale gelerek hızla büyümüştür. Nitekim, 2018 itibarıyla hedge fon endüstrisinin yönettiği varlıkların toplamının yaklaşık 3,2 trilyon dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ancak bu büyüme, fonların karmaşık yapıları, düşük şeffaflık seviyeleri ve yüksek risk potansiyelleri nedeniyle beraberinde çeşitli eleştiri ve düzenleyici zorlukları da getirmiştir.

Bu kapsamlı blog yazısı, hedge fonlarının tanımından başlayarak, işleyiş prensiplerini, uyguladıkları temel yatırım stratejilerini, finansal piyasalar için sağladıkları avantajları ve taşıdıkları riskleri analiz edecektir. Ayrıca, global düzenleyici ortamdaki değişimlere ve Türkiye sermaye piyasalarında “serbest fonlar” adıyla uyarlanan hedge fonu benzeri yapıların mevcut durumuna ve gelecekteki potansiyeline ilişkin değerlendirmelerde bulunulacaktır.

Hedge Fonları Nedir? Tanım ve Temel Özellikler

Hedge fonları, “karmaşık ve çeşitli yatırım stratejileri kullanarak yatırım yapan özel yatırım fonlarıdır”. Bu fonlar, yüksek gelir seviyesindeki yatırımcılardan ve kurumsal yatırımcılardan topladıkları fonları kullanarak, hisse senetleri, tahviller, türev ürünler, opsiyonlar, vadeli işlemler gibi geniş bir finansal araç yelpazesine yatırım yapabilirler. Yatırım fonlarından farklı olarak, hedge fonları uzun pozisyon yanında kısa pozisyon da alabilir ve kendilerine ait olmayan enstrümanları ödünç alıp açığa satarak piyasadaki düşüşlerden de kazanç elde etme imkanına sahiptirler. Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) 2004 tarihli bir yeterlik etüdüne göre hedge fonlar, volatilite ve riskin azaltılarak, sermayenin korunması ve her piyasa koşulunda mutlak getiri elde etmeyi temel amaç edinirler.

Hedge fonlarının tarihçesi 1949 yılında Alfred Winslow Jones’un komandit şirket (private partnership/limited partnership) kurmasıyla başlar. Jones’un fonu, hak ettiğinin altında değerlenmiş (undervalued) hisselerde uzun pozisyon alırken, diğer senetlerde kısa pozisyon alarak piyasa nötr bir strateji üzerine kurulmuştur. Ayrıca, müşterilerin gerçekleşen karın %20’si oranında ücret ödemesi de o döneme aittir. Jones’un komandit ortaklıkların 1940 Yatırım Şirketleri Kanunu’ndan muaf olabileceğini keşfetmesi, bu fonlara kredili alım ve açığa satış gibi teknikleri kullanma serbestisi sağlamıştır.

Hedge fonlarının temel özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Hedge Fonu Yatırım Stratejileri

Hedge fonlarının çeşitliliğini yansıtan en önemli alan, kullandıkları yatırım stratejileridir. Yatırım sektörü, bu stratejileri genel bir konsensüs olmasa da “yönlü (directional)” ve “yönsüz (non-directional)” olarak ikiye ayırmaktadır.

Yönsüz Stratejiler: Belirli bir piyasa ya da pazarla düşük korelasyonu olan ve piyasa şartlarına bağlı olmaksızın pozitif getiri sağlayan stratejilerdir. Riskin ortadan kaldırılması amacıyla genellikle hem uzun hem de kısa pozisyon alınmasına dayanır.

Yönlü Stratejiler: Pazardaki büyük hareketlerden faydalanmak amaçlı oluşturulan stratejilerdir. Bu gruptaki hedge fonlar en agresif yatırım stratejilerine sahip olup, riski sıfırlamak yerine riski üstlenerek net alım ya da net satım pozisyonu taşırlar.

Hedge Fonlarının Avantajları ve Faydaları

Hedge fonlarının finansal piyasalara sunduğu başlıca avantajlar ve faydalar şunlardır:

Hedge Fonlarının Riskleri ve Dezavantajları

Hedge fonlarının sunduğu avantajlara karşın, bünyesinde barındırdığı bir dizi önemli risk ve dezavantaj da bulunmaktadır:

Düzenleyici Ortam ve Şeffaflık

Hedge fonları, ABD’de 1940 Yatırım Şirketleri Kanunu gibi temel menkul kıymet kanunlarındaki muafiyetler aracılığıyla geleneksel yatırım şirketlerinden ayrışır. Bu muafiyetler, fonların halka arz etmeksizin menkul kıymetlerini 100’den az sayıda yatırımcıya veya yalnızca “nitelikli müşterilere” satmasına olanak tanır. Nitelikli müşteriler, genellikle 5 milyon ABD Doları üzerinde yatırıma veya 25 milyon ABD Doları üzerinde yatırım yapan kurumlar gibi belirli finansal sofistikasyon seviyesine sahip gerçek veya tüzel kişilerdir. Bu durum, SEC gibi düzenleyici kurumların hedge fonlar hakkında yeterince bilgi sahibi olamamasına ve olumsuzluklardan geç haberdar olmasına yol açmaktadır.

Ancak, 2007-2008 küresel finansal krizini takiben, ABD ve Avrupa’da hükümet gözetimini artırmak ve düzenleyici boşlukları gidermek amacıyla bazı yeni yasalar kabul edilmiştir. Bu düzenlemelerle hedge fon yöneticilerinin daha fazla bilgi raporlaması istenerek şeffaflık seviyesi yükseltilmeye çalışılmıştır. Önerilen düzenlemeler arasında hedge fon danışmanlarının SEC tarafından kayda alınması, spesifik değerleme ve ücretlere ilişkin kamuyu aydınlatma yükümlülükleri getirilmesi ve sermaye tanıtım faaliyetlerinin gözetim altına alınması yer almaktadır. Kurumsal yatırımcıların artan etkisi de hedge fonlarından değerlendirme metodolojileri, pozisyonlar ve kaldıraç maruziyeti gibi konularda daha fazla bilgi talep etmelerine neden olarak şeffaflığı artırmıştır.

Hedge fonlarının kamuyu aydınlatma yükümlülükleri genellikle sınırlıdır. Çoğunlukla Özel Yerleştirme Memorandumu (PPM) adı verilen belgelerle bilgi verirler. Bu belgeler, fonun yatırım stratejilerini makro bazda anlatır ve potansiyel riskler, fon giderleri, kar dağıtımı, vergi politikaları gibi bilgileri içerebilir. Ancak PPM’lerdeki bilgilerin çeşidi fon danışmanına göre farklılık gösterebilir ve bazen likit olmayan varlıklara veya değerlemesi zor menkul kıymetlere yatırım yapılabileceği gibi hükümler de bulunabilir. Ayrıca, fon danışmanının değerlemeleri kendisinin yapması ve mali tabloların standart bir formda yayınlanmaması, performans verilerinin doğruluğu konusunda şüpheler yaratabilmektedir.

Türkiye’de Hedge Fonları ve Serbest Fonlar

Türkiye’de doğrudan bir “hedge fon” uygulaması bulunmamaktadır. Ancak, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından çıkarılan tebliğlerle yasal zemini kurulan “Serbest Fonlar”, “hedge fund”ın Türk sermaye piyasalarına uyarlanması olarak nitelendirilebilir. 2006 yılından itibaren mütevazı bir artış eğilimi gösteren serbest fonlar, günümüzde toplam fon piyasasının yaklaşık %1-2’sini oluşturmaktadır.

Türkiye’deki mevcut mevzuat, hedge fonların kuruluşuna engel hükümler içermemekle birlikte, hedge fonların kuruluş amaçlarına hizmet edebilecek araç ve piyasalar henüz yeterince gelişmemiştir. Özellikle etkin bir vadeli işlemler piyasasının olmaması ve kredili-açığa satış işlemlerinin oldukça sıkı kurallara tabi tutulması, hedge fonların temel yatırım stratejilerini uygulamalarını zorlaştırmaktadır.

Mevzuatımızdaki “özel fon” kavramı, hedge fonlara bazı açılardan benzerlik gösterse de tüzel kişiliği olmaması, katılma belgelerinin Kurul kaydına alınması zorunluluğu, SPK tarafından belirlenen varlıklara ve oranlara yatırım yapma kısıtlamaları, sıkı kamuyu aydınlatma, periyodik raporlama ve bağımsız denetim yükümlülükleri gibi temel sınırlamalar nedeniyle hedge fonlardan ayrılmaktadır.

Türkiye’de serbest fonların büyümesini frenleyen en önemli faktörler arasında şunlar yer almaktadır:

Ülkemizde hedge fonlarının kurulması ve yaygınlaşması için, mevcut yatırım fonu yapısından ayrı, yeni bir sermaye piyasası kurumu olarak konumlandırılmaları gerekmektedir. Bu yeni yapı, yatırım fonlarına göre daha serbest düzenlemelere tabi olmalı, açığa satış ve kredili işlem yapabilmeli, portföydeki varlıklara çeşit ve oran açısından sınırlama getirilmemeli ve yatırım stratejilerinin tecrübeli ve uzman yöneticilerin iradesine bırakılmasına izin verilmelidir. Ayrıca, bu fonlara yatırım yapacak profilin, sermaye piyasalarını, enstrümanlarını ve risklerini iyi bilen, belirli bir meblağın üzerinde servete veya yatırıma sahip “nitelikli müşteri” kavramı altında belirlenmesi önerilmektedir. Suiistimalleri ve çıkar çatışmalarını engellemek amacıyla, varlık değerlemelerinin bağımsız denetçilerce denetlenmesi ve yayınlanması, periyodik raporlama yükümlülüğü ve menkul kıymetlerin kayda alınması gibi ek koruma mekanizmaları da düşünülebilir.

Sonuç

Hedge fonları, küresel finansal piyasalarda önemli bir yere sahip olan, karmaşık ve esnek yatırım stratejileriyle mutlak getiri hedefleyen özel yatırım fonlarıdır. Geleneksel yatırım araçlarının aksine, piyasa hareketlerinden bağımsız olarak pozitif getiri sağlama potansiyelleri, portföy çeşitlendirmesi ve profesyonel risk yönetimi imkanları sunmaları, onları nitelikli yatırımcılar için cazip kılmaktadır. Bu fonlar, piyasa etkinliğine ve likiditesine katkıda bulunarak, risk yönetim mekanizmalarının önemli bir parçasını oluşturmaktadır.

Ancak, hedge fonlarının doğasında var olan yüksek ücret yapıları, stratejik karmaşıklık, kaldıraç kullanımıyla artan risk seviyeleri, likidite kısıtlamaları ve özellikle şeffaflık eksikliği, ciddi handikaplar ve potansiyel çıkar çatışmaları yaratmaktadır. Küresel düzenleyici otoriteler, bu olumsuz yönleri en aza indirmek ve suiistimalleri önlemek amacıyla, fon danışmanlarının kayda alınması, şeffaflık ve raporlama yükümlülüklerinin artırılması gibi koruyucu mekanizmalar üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir.

Türkiye’de ise “serbest fonlar” adıyla bir uyarlama bulunmakla birlikte, sermaye piyasalarının derinliği, türev araçların ve açığa satış mekanizmalarının gelişmişlik düzeyi, hedge fonlarının tam potansiyeliyle faaliyet göstermesine henüz imkân vermemektedir. Gelecekte, Sermaye Piyasası Kurulu’nun yatırım fonlarından ayrıştırılmış, daha esnek ancak “nitelikli müşteri” profiline odaklanmış ve denetim mekanizmaları güçlendirilmiş yeni düzenlemelerle hedge fonlarına alan açması, Türk sermaye piyasalarında yeni bir açılım sağlayabilir. Bu, tasarrufların sermaye piyasalarına yönelmesinde ve risk yönetim kalitesinin artmasında kritik bir rol oynayacaktır. Ancak her yatırımda olduğu gibi, hedge fonlarına yönelik kararların da kapsamlı bir analiz, risk toleransı ve finansal hedefler doğrultusunda bilinçli bir şekilde alınması esastır.

Kaynakça

Bloomberg HT. “10 hedge fonu yöneticisi 2018’de 7.7 milyar dolar kazandı.” 15 Şubat 2019.

Emagia. “Hedge Fon Koruması: Finans Devlerinin Servetlerini Nasıl Koruduğu ve Büyüttüğüne Dair Derin Bir İnceleme.”

Investing.com. “En iyi hedge fonlar 2023’te getirilerini üçe katladı, TCI 12,9 milyar dolar kazançla lider.” 22 Ocak 2024.

İsterlin Blog. “Hedge Fon (Hedge Fund): Yatırım Stratejileri, Avantajları ve Riskleri.”

Korkmaz, Mustafa. “Hedge Fonlar: Küresel Krize Etkisi ve Türkiyedeki Durumu.” Vergi Sorunları Dergisi, Sayı 323, Ağustos 2015.

Logos Portföy Yönetimi. “Serbest Fonlar: “HEDGE” Fonlarının Türkiye’ye Uyarlaması.”

Sermaye Piyasası Kurulu. Hedge Fonların İşleyişi. Yeterlik Etüdü, Tuba Ertugay Yıldız, Haziran 2004.

Vikipedi. “Hedge fon.” Son erişim tarihi belirtilmemiştir.

Exit mobile version