Giriş
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ’ler), günümüz ekonomilerinin temel dinamiklerini oluşturmaktadır. Sanayileşme sürecinin temeli kabul edilen bu işletmeler, rekabetçi piyasa anlayışının vazgeçilmez unsurlarıdır. Sahip oldukları esnek yapı sayesinde değişim ve yeniliklere kısa sürede uyum sağlama yetenekleri, teknolojik gelişmelerin uygulanabileceği esnek üretim sistemlerinin gerektirdiği işletmeler olmaları nedeniyle ekonomik yapı içinde stratejik bir öneme sahiptirler.
KOBİ’lerin ekonomik öneminin yanı sıra, işsizliğin azaltılması, istihdam düzeyinin artırılması, gelir dağılımının daha adil hale getirilmesi ve bölgelerarası dengesizliklerin giderilmesi gibi sosyo-ekonomik faydaları da bulunmaktadır. Dünya literatüründe KOBİ tanımı üzerinde görüş birliği bulunmamakla birlikte, genellikle çalışan kişi sayısı temel ölçüt olarak kabul edilir ve ülkeden ülkeye, hatta aynı ülkenin farklı bölgeleri ve sektörlerine göre değişiklik gösterebilir.
Örneğin, Türkiye’de yeni bir tanıma göre 250’den az işçi çalıştıran işletmeler KOBİ olarak kabul edilmektedir. KOBİ’lerin doğası gereği taşıdığı girişimci ruh, bağımsız çalışma isteği ve çabuk sonuç alma beklentisi gibi niteliksel özellikler, onları büyük işletmelerden ayırmaktadır. Bununla birlikte, KOBİ’ler yapısal ve çevresel faktörlerden kaynaklanan çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunların başında ise finansman yetersizliği gelmektedir. Bu çalışma, sağlanan kaynaklar ışığında KOBİ’lerin finansal sorunlarını, bu sorunların altında yatan nedenleri ve bu sorunlara yönelik sunulan FinTech çözümleri ile kurumsal destek mekanizmalarını akademik bir perspektifle incelemeyi amaçlamaktadır.
KOBİ‘nin açılımı “küçük ve orta büyüklükte işletmeler” şeklindedir.
Türkiye’de birçok kurum tarafından tanımları yapılması nedeniyle özellikle AB ile iş birliği ve uyum konularında sıkıntılar yaşanmıştır. KOBİ tanımının AB ile uyumlaştırılması Bakanlar Kurulu’nun 2005/9617 sayılı kararı ile kabul edilerek küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin tanımına, niteliklerine ve sınıflandırılmasına ilişkin esasların belirlenmesi ve bu tanım ve esasların tüm kurum ve kuruluşların uygulamalarında esas alınmasını sağlamak amacıyla hazırlanan “Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik” 18 Kasım 2005 tarihinde Resmî Gazete ‘de yayımlanmıştır.
Yönetmelik, yayım tarihinden altı ay sonra yürürlüğe girmiştir (29 Aralık 2005 tarih ve 26038 Sayılı Resmî Gazete). Son olarak, 18 Mart 2022 tarihli Resmî Gazete ‘de yayımlanan 5315 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla anılan Yönetmelikte, Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme (KOBİ) tanımında parasal hadleri artıran bazı değişiklikler yapılmıştır.
KOBİ’ler ve Çeşitleri
Bu son değişiklik ile KOBİ olmak için gerekli kriterlerden biri olan net satış hasılatı veya mali bilanço limiti, 125 milyon TL’den 250 milyon TL’ye çıkartılmıştır. Buna göre 250 kişiden az çalışan istihdam eden, yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 250 milyon lirayı aşmayan işletmeler KOBİ olarak tanımlanmaktadır. Yönetmelikle ayrıca 10 kişiden az çalışanı olan mikro işletmelerin yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosu 3 milyon liradan 5 milyon liraya çıkartılmıştır. Yine 50 kişiden az personeli olan küçük işletmeler için limit, 25 milyon liradan 50 milyon liraya yükseltilmiştir. Düzenleme ile 250’den az çalışanı olan orta büyüklükteki işletmeler için üst limit 125 milyon liradan 250 milyon TL olmuştur. Yeni düzenleme ile oluşan kobi sınıflaması şöyledir:
a) Mikro işletme: On kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri beş milyon (önceki düzenlemede üç milyon idi) Türk Lirası’nı aşmayan işletmeler.
b) Küçük işletme: Elli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri elli milyon (önceki düzenlemede yirmibeş milyon idi) Türk Lirası’nı aşmayan işletmeler.
c) Orta büyüklükteki işletme: İkiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri ikiyüzelli milyon (önceki düzenlemede yüzyirmibeş milyon idi) Türk Lirası’nı aşmayan işletmeler.
Yapılan bu değişiklikler de dikkate alındığında, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler ikiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri ikiyüzelli milyon Türk Lirası’nı aşmayan ve mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimleri veya girişimleri ifade etmektedir.
İşletmelerin mali durumları ve çalışan sayılarının belirlenmesinde yıllık olarak hesaplanan en son veriler esas alınmaktadır. Yeni kurulan ve ilk yıl hesapları henüz onaylanmamış işletmeler ile bilanço esasına göre defter tutmayan işletmelerde, sadece çalışan sayısı dikkate alınmaktadır. Son yıl hesaplarına göre çalışan bulunmadığı durumda ise cari yıl çalışan sayısı dikkate alınmaktadır. İlaveten, işletmede çalışan işçi, işveren vekilleri ve işverenler ile işletme sahipleri, işletmede düzenli olarak bir iş gören ve bunun karşılığında bir ücret alan ortaklar çalışan olarak dikkate alınmaktadır. Çıraklık ve mesleki eğitim sözleşmesi kapsamında işletmede mesleki eğitim gören çıraklar ve staj yapan öğrenciler çalışan sayısına dahil edilmemektedir.
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler, ülke ekonomilerinin bel kemiğini oluşturan kuruluşlardır. Gelişmiş ülkelerde toplam işletmelerin yüzde 98’ini oluşturmaktadır. Yine toplam istihdamın yüzde 62’si ve toplam yatırımların yüzde 38’i de KOBİ’lere aittir. Bu veriler, ülkemizde daha da yüksektir. Türkiye’de tüm işletmelerin yüzde 99,8’i KOBİ’lerden oluşmaktadır. Türkiye’deki toplam istihdamın da yüzde 76,7’sini sağlamaktadırlar. Ekonomik ve sosyal hayat için bu denli büyük öneme sahip olan KOBİ’lerin sert rekabet ortamında ayakta kalabilmeleri ve gelişmelerini sürdürebilmeleri için finansal konularda avantajlı imkanlara sahip olmaları gerekmektedir.
KOBİ’lerin Yapısal Özellikleri ve Dezavantajları
KOBİ’lerin sahip olduğu esnek ve hızlı yönetim yapıları, ekonomiye hareketlilik ve rekabetçi bir boyut kazandırmaktadır. İşletme sahipliği ve yöneticiliğin çoğunlukla tek elde toplanması, karar alma sürecinde dinamizm sağlar. Tüketici tercihlerine daha esnek yaklaşma ve teknik yeniliklerde daha hızlı hareket etme yeteneği, KOBİ’lerin önemli avantajlarındandır. Ayrıca, çalışanlarla daha yakın ilişki kurma imkanı, motivasyon ve verimlilik artışına katkı sağlar. Büyük sanayinin tamamlayıcısı rolü üstlenmeleri ve rekabetin tescil edilmesine katkıda bulunmaları da KOBİ’lerin ekonomideki yerini pekiştirir.
Ancak, KOBİ’lerin bu avantajlarının yanı sıra, yapısal dezavantajları ve içsel sorunları da bulunmaktadır. Kaynaklar, KOBİ’lerin sermaye yapısı bakımından büyük işletmelere göre daha sağlıksız bir görünüm arz ettiğini belirtmektedir. Özellikle oto-finansman düzeyleri yetersiz kalmakta ve dış kaynak bulmakta zorlanmaktadırlar, çünkü finans kuruluşlarına yeterince güvence verememektedirler. Belirli bir fona sahip olmamaları, etkinliklerini azaltmaktadır. İşletme yönetiminin bizzat işletme sahibinde olması, finansal, yönetimsel ve diğer sorunlarla aynı kişinin ilgilenmesi sonucunu doğurur; bu da sorunlara kesin çözümler bulmayı güçleştirir. Yönetim ve organizasyondaki aksaklıklar, personel politikalarındaki hatalar ve değişen piyasa/teknoloji karşısında gerekli teknik ve sektörel bilgiye sahip olamama veya erişememe gibi durumlar sağlıksız bir yapıya yol açabilmektedir. Ayrıca, KOBİ sahipleri genellikle teknik ve mesleki bilgiye sahip olsalar da, ticari ve pazarlama bilgileri yetersiz kalabilmektedir.
KOBİ’lerin Finansal Sorunları
KOBİ’lerin karşılaştığı en önemli sorun alanlarından biri, finansmandır. Bu sorunlar hem işletmenin iç yapısından hem de dışsal çevreden kaynaklanmaktadır.
İçsel Kaynaklı Finansman Sorunları
- Genel Yönetim Yetersizliği: İşletme bünyesinde mali danışman veya uzman istihdam etmemeleri, uzman bir finansman ekibi bulundurmamaları. İşletme yöneticilerinin finansal yönetim açısından yeterli bilgiye sahip olmayışı. Bu bilgi eksikliği, müşteri niteliklerini belirlemede, kredili satış riskini değerlendirmede ve tahsilat politikasında olumsuzluklara yol açar.
 - Sermaye Yetersizliği: Başlangıç sermayesinin (ilk yatırım tutarı) çoğunlukla şahsi tasarruflar ve akraba/dost borçlarından oluşması ve bunun sınırlı kalması. İlk yatırım tutarının yanlış hesaplanması ve gerekli çalışma sermayesinin ihmal edilmesi. Sermayenin önemli bir kısmının sabit varlıklara bağlanması ve işletme faaliyetinin devamı için gerekli çalışma sermayesinin yetersiz kalması.
 - Finansman Tekniklerini İzleyememe: Yetersiz finansman bilgisi nedeniyle finansman tekniklerini yeterince takip edememe.
 
Dışsal Kaynaklı Finansman Sorunları
- Krediye Erişim Sorunları: Bankalardan ve benzeri finansman kuruluşlarından yabancı kaynak temininde yaşanan zorluklar. Yeterli sermaye birikimi olmayan KOBİ’lerin banka kredisine başvurmasına rağmen formalite ve prosedürler nedeniyle sıkıntılar yaşaması. Kredi kuruluşlarının artan riskleri fark edip finansman imkanlarını kısıtlaması. Kredi değerlendirmelerinin standart yöntemlerle yapılması ve işletmenin stratejik öneminin göz ardı edilmesi.
 - Piyasa Bazlı Finansmana Erişim: Piyasa bazlı finansman kaynaklarına erişimlerinin ihmal edilebilecek kadar düşük olması. Risk sermayesi ve finansal kiralama gibi alternatif araçlardan istifade imkanının sınırlı kalması.
 - Teşviklere Erişim Sorunları: Yatırım teşvik belgesi alma ve kullanmada yaşanan eksiklikler (fizibilite etüdü hazırlama konusundaki yetersizlik, bilgi ve belge sağlama sorunları). Özellikle mikro ve küçük işletmelerin başvuruya bağlı destek ve teşviklerden yararlanma ihtimal ve oranının düşük olması. Büyük işletmelerle KOBİ’ler arasındaki teşviklerle ilgili çekişmeler.
 - Makroekonomik Koşullar: Enflasyon oranındaki artışla birlikte girdi fiyatlarındaki yükselişin işletme sermayesi yetersizliğine neden olması.
 - Diğer Dışsal Faktörler: Yasalar ve kararnamelerin getirdiği yükümlülükler (örneğin sosyal sigorta primleri). Bürokratik engeller, altyapı yetersizlikleri, eğitim ve teknoloji konusundaki tıkanmalar.
 
Kaynaklar, finansman sorununun genellikle sorunun asıl kaynağı değil, daha derin sorunların bir tezahürü olduğunu vurgulamaktadır; bu derin sorunlar eğitim, enformasyon eksikliği, yenilik ve teknoloji konusundaki tıkanıklıklardır.
FinTech Çözümlerinin Rolü
FinTech, yani finans ve teknolojinin birleşimi, son dönemin en heyecan verici sektörlerinden biri haline gelmiştir. KOBİ’ler, FinTech girişimlerinin en temel faydalanıcısı durumundadır. Bunun temel nedenleri arasında KOBİ’lerin yetenek havuzlarının derin olmayışı, ihtiyaçlarının büyük şirketlere göre daha az karmaşık olması ve bu nedenle dış kaynakların uzmanlığına güvenme ile yeni araçları deneme konusunda istekli olmaları sayılabilir.
KOBİ’ler, FinTech çözümlerinden öncelikli olarak pratik ve kolay erişilebilir olmalarını beklemektedir. Bu çözümlerin, KOBİ’lerdeki çok fonksiyonlu yapı içinde “işleri kolaylaştırması” ve organizasyonun elini rahatlatması hedeflenir. Kaynaklarda belirtilen spesifik FinTech örnekleri şunlardır:
- FinancialAsk: Mobil uygulama ve web aracılığıyla KOBİ’lere finansal tavsiyeler sunarak riskleri azaltmayı ve verimliliği artırmayı amaçlayan bir nevi dijital danışman.
 - Boomeringo: Nakit akışı ve bütçeleme yönetimi aracı olarak bankalar, kredi kartları ve kredi hesaplarıyla bağlantı kurarak algoritmalardan yararlanır; fatura hatırlatmaları gibi konularda yardımcı olur.
 - Moula: KOBİ’lerin profillerini ve işlem verilerini baz alarak online ortamda, geleneksel evrak ve prosedürler olmaksızın kredi opsiyonları sunan bir platform.
 
Tedarikçi finansmanı (“Supplier Chain Finance”) da, özellikle kriz dönemlerinde krediye erişim, nakit yönetimi ve tedarik zinciri konularında KOBİ’ler için yeni bir çözüm önermektedir. Bu enstrümanın, KOBİ’lerin kısa vadeli finansal planlama, değer oluşturma ve verimlilik artışına katkıda bulunması beklenmektedir.
Kurumsal Destek Mekanizmaları ve Politika Önerileri
Türkiye’de KOBİ’lere yönelik çeşitli destek mekanizmaları ve kurumlar bulunmaktadır. Bu kurumların başında Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) gelmektedir. 1990 yılında kurulan KOSGEB’in amacı, üretici KOBİ’lere hizmet ve destek vermek olmuş, 2009’da kapsamı tüm KOBİ’leri içerecek şekilde genişletilmiştir. KOSGEB, Stratejik Planları çerçevesinde KOBİ’lerin iktisadi verimliliğini, rekabetçiliğini, teknolojik ve dijital gelişimini, Ar-Ge çalışmalarını, kapasite artırımını ve müteşebbis faaliyetlerini artırmayı/iyileştirmeyi amaçlamaktadır.
KOSGEB, bütçe kaynakları ile KOBİ’lere iş geliştirme, teknolojik altyapı ve kapasite artırımı amaçlı doğrudan finansal destekler (faiz sübvansiyonu, hibe, acil durum yardımları) sağlamanın yanı sıra, farklı kurum ve finansal yapılarla kurduğu iştirak ve ortaklıklarla dolaylı yollardan da finansman sağlayabilmektedir. KOSGEB’in sunduğu hizmetler çeşitlidir:
- Bilgilendirme ve E-ticaret Hizmetleri: KOBİNET bilgi bankası aracılığıyla iş imkanlarını artırma, elektronik ticareti yaygınlaştırma, web sayfası ve e-posta sağlama. İnternet Kıraathaneleri kurma.
 - Teknoloji Araştırma ve Geliştirme Destekleri: Teknolojik girişimciliği destekleme, teknoloji yönelimli KOS işletmelerinin kurulmasını teşvik etme, mevcut işletmelerde teknoloji kullanımı ve Ar-Ge’nin ticarileştirilmesini sağlama. Teknoloji Geliştirme Merkezleri (TEKMER) kurma.
 - Finansman Destek Hizmetleri: Finansal kaynakların öncelikle küçük işletmeler tarafından etkin kullanımını sağlama, yeni modeller oluşturma, yurt içi ve dışı kaynakları tanıtma. Kredi Garanti Fonu (KGF) ve KOBİ A.Ş. gibi kurucu ortaklıklar ve risk sermayesi/finansal kiralama konularında çalışmalar.
 - Girişimciliği Geliştirme Hizmetleri: Girişimcilik kültürünü yaygınlaştırma, iş kurma/geliştirme danışmanlığı ve eğitim programları (Girişimciliği Geliştirme Enstitüsü, KÜGEM).
 - Pazar Araştırma ve İhracatı Geliştirme: Bölgesel kalkınmayı destekleme, istihdamı artırma, işsizliği önleme. Yurtiçi ve yurtdışı fuarlara katılım gibi pazarlama destekleri.
 - Danışmanlık ve Kalite Geliştirme: Ürün kalitesini geliştirme, maliyeti düşürme, ISO 9000, CE işareti, yönetim danışmanlığı hizmetleri.
 - Eğitim Hizmetleri: Teknik, yönetimsel, mali ve mevzuat konularında eğitim programları düzenleme.
 
Diğer kurumsal destekler arasında Türkiye Halk Bankası ve Vakıflar Bankası’nın KOBİ’lere yönelik kredi ve danışmanlık hizmetleri, ilgili Bakanlıkların düzenlemeleri ve destekleri, ticaret ve sanayi odaları gibi meslek kuruluşlarının faaliyetleri ve GAP Bölgesi Girişim Destekleme ve Yönlendirme Merkezi (GAP-GİDEM) gibi bölgesel girişimler yer almaktadır. Risk Sermayesi ve Finansal Kiralama gibi araçlar da alternatif finansman imkanları sunmaktadır.
Son yıllarda, KOBİ destek politikalarında veriye dayalı metodların kullanılması önem kazanmaktadır. Kaynaklarda yer alan bir rapor, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı veri tabanlarını kullanarak KOBİ’lerin finansal performansını, iş terki ve ödeme güçlüğü riskini analiz eden algoritma bazlı erken uyarı metotları geliştirilmesini önermektedir. Bu yaklaşımlar, politika etkinliğini artırabilir ve verimliliği daha yüksek KOBİ’lere ulaşmayı sağlayabilir.
Mevcut sistemde, kredi kaynaklarının kullandırılması karar alma insiyatifinin kamu bankaları, KGF ve özel ticari bankalarda olduğu, bankaların kredi değerlendirmelerini standart yöntemlerle yaptığı ve KOSGEB’in stratejik hedeflerini her zaman dikkate almadığı eleştirisi getirilmektedir. Bu durum, kaynakların optimal olmayan şekilde kullanılmasına yol açabilmektedir. Bu bağlamda, KOSGEB’in destek ve kredi kaynaklarının yönlendirilmesinde sorumlu tek kuruluş haline getirilmesi, stratejik hedefleri baz alarak KOBİ’leri tespit etmesi ve bu süreci veri analizlerine dayandırması önerilmektedir. Ayrıca, KOSGEB bünyesinde istatistik ve büyük veri analizi konusunda tecrübeli kadroların istihdam edildiği bir araştırma ve veri analiz biriminin kurulması gerekli görülmektedir.
Alternatif finansman kaynaklarına erişimin iyileştirilmesi amacıyla, KOBİ’lere yatırım yapan girişim sermayesi fon paylarının alınıp satılabildiği yeni bir “işlem platformu” kurulması veya mevcut platformlara entegre edilmesi önerilmiştir. Bu tür platformlar, bireysel yatırımcıların hareket kısıtlarını ortadan kaldırarak ek finansman kaynağı sağlayabilir. Yeni teknoloji ve stratejik alanlara yatırım yapan işletmelerin destek programlarına dahil edilmesi ve girişim sermayesi kaynaklarına yönlendirilmesi de önem taşımaktadır.
Sonuç
KOBİ’ler, Türkiye ekonomisinin ve toplumsal yapısının temel taşıdır. Esneklik, yenilikçilik ve istihdam yaratma potansiyelleriyle ekonomik büyüme ve sosyal refaha önemli katkılar sağlamaktadırlar. Ancak, gerek yapısal eksikliklerden (finansal bilgi ve yönetim yetersizliği, sermaye sıkıntısı) gerekse çevresel faktörlerden (krediye erişim zorlukları, bürokrasi, makroekonomik istikrarsızlık) kaynaklanan finansal sorunlar, KOBİ’lerin gelişimini ve rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir.
FinTech çözümleri, KOBİ’lerin finansal süreçlerini kolaylaştırma ve erişimi artırma potansiyeli taşımaktadır. FinancialAsk, Boomeringo, Moula gibi platformlar ve tedarikçi finansmanı gibi yeni araçlar, KOBİ’lerin nakit yönetimi ve finansmana erişim sorunlarına pratik çözümler sunmaktadır.
KOSGEB gibi kurumlar, KOBİ’lere yönelik geniş bir yelpazede destek ve hizmet sunarak bu işletmelerin kapasitelerini ve rekabetçiliklerini artırmayı hedeflemektedir. Ancak, destek mekanizmalarının etkinliğinin artırılması için, özellikle finansman kaynaklarının tahsisinde daha stratejik, veriye dayalı ve merkezi bir yaklaşımın benimsenmesi önerilmektedir. KOSGEB’in bu süreçte ilk filtre olarak konumlandırılması, veri analizi biriminin kurulması ve yatırımcı tabanının genişletilmesine yönelik yeni platformların oluşturulması, KOBİ’lerin sürdürülebilir büyümesi için kritik adımlar olarak görülmektedir.
Türkiye’nin genç nüfusu ve büyüme potansiyeli göz önüne alındığında, KOBİ’lere verilen önemin uygulamalarla hayata geçirilmesi, sadece finansal sorunlarına değil, genel sorunlarına bütüncül çözümler aranması gerekmektedir. Dinamik ve yenilikçi KOBİ’lerin daha fazla desteklenmesi, uluslararası standartlara uyumun teşvik edilmesi ve dijitalleşme süreçlerinin hızlandırılması, KOBİ’lerin Türkiye’nin ekonomik kalkınmasındaki lokomotif rolünü güçlendirecektir. Kaynakların da işaret ettiği gibi, bu alandaki doğru politika ve uygulamalar hem ekonomik büyümeyi hem de istihdamı doğrudan etkileyecektir.

