Site icon Finans ve Bankacılık

ABD’DE KU KLUX KLAN’IN TARİHİ: IRKÇI AŞIRI SAĞIN KARANLIK YÜZÜ

KU KLUX KLAN

Giriş

Amerika Birleşik Devletleri tarihi, özgürlük ve demokrasi idealleriyle olduğu kadar, ırkçılık, ayrımcılık ve şiddet gibi karanlık izlerle de anılmaktadır. Bu karanlık izlerin en bilinen sembollerinden biri de Ku Klux Klan (KKK) örgütüdür. KKK, Amerikan İç Savaşı sonrasında kurulmuş ve ABD tarihinin “kara lekesi” olarak nitelenen ırkçı ve beyaz üstünlükçü bir örgüttür. Örgütün faaliyetleri, siyahilere tanınan hakları engellemek, onları yeniden köleleştirmek ve beyaz olmayanlara yönelik eziyet ve işkence uygulamak gibi insanlık dışı amaçlara hizmet etmiştir.

KKK’nın varlığı ve faaliyetleri, ABD’deki aşırı sağ şiddetin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Bu blog yazısında, sağlanan kaynaklara dayanarak Ku Klux Klan’ın kuruluşu, tarihi dönemleri, ideolojisi, yöntemleri ve günümüzdeki durumu akademik bir perspektifle incelenecektir. Amacımız, bu nefret grubunun ABD toplumu üzerindeki etkilerini ve aşırı sağcılık bağlamındaki yerini daha iyi anlamaktır.

Ku Klux Klan’ın Kuruluşu ve İlk Dönem (1865-1871)

Ku Klux Klan, Amerikan İç Savaşı’nın hemen ardından, 24 Aralık 1865’te, ABD’nin Tennessee eyaletinin Pulaski şehrinde altı eski Konfederasyon askeri tarafından kurulmuştur. Başlangıçta, can sıkıntısından kurulmuş, eğlence ve sosyalleşme amaçlı gizli bir kulüp olarak ortaya çıkmıştır. Örgüt adını, Yunanca “çevre” anlamına gelen “kyklos” (veya “klux”) kelimesinden ve İrlanda kökenli olmalarından dolayı ekledikleri “klan” kelimesinden almıştır. Kuruluş aşamasında, günün öğrenci topluluklarında popüler olan gizlilik yeminleri, mistik başlangıçlar, abartılı görev unvanları, kostümlü törenler ve şakalar gibi unsurları benimsemiştir.

Ancak, 1866 yılı boyunca yeni yerel “dens”ler kuruldukça, örgütün masum başlangıcı yerini daha karanlık amaçlara bırakmaya başlamıştır. 1867’nin başlarında Tennessee’de özgürleştirilmiş siyahlara oy hakkı tanınması ve Cumhuriyetçilerin yeni siyah seçmenleri mobilize etmek için Union League (Parti’nin siyasi kolu) yerel şubelerini kurmasıyla birlikte, KKK muhafazakar eski Konfederasyoncuların Union League’e bir yanıtı haline gelmiştir. KKK, siyahileri geleneksel yerlerinde tutmaya çalışan bazı üyelerin çabalarıyla bir sindirme ve şiddet aracına dönüşmüştür.

Örgütün siyasi ve terörist bir harekete dönüşmesi Nisan 1867’de Nashville’de Tennessee Demokrat Parti liderliğinin bir araya gelmesiyle resmiyet kazanmıştır. Bu toplantıda, genişleyen KKK üzerinde daha fazla kontrol sağlamak için bir “prescript” (yönetmelik) oluşturulmuş ve gizliliğin önemi vurgulanmıştır. Eski Konfederasyon Generali Nathan Bedford Forrest, KKK’nın ilk ve tek Büyük Büyücüsü (“Grand Wizard”) olarak seçilmiştir. 1868’de revize edilen yönetmelikte, Klan’ın ABD Anayasası’nın savunucusu ve Konfederasyon ölülerinin yetim ve dullarının koruyucusu olduğu ilan edilmiştir. Klan üyelerinden, hiçbir zaman Birlik ordusu, Union League veya Cumhuriyetçi Parti üyesi olmadıklarına yemin etmeleri ve eski İsyancıların yeniden oy hakkı kazanmasını ve Güney’in anayasal haklarının savunulmasını desteklemeleri istenmiştir.

KKK’nın bu ilk dönemi, Yeniden Yapılanma (Reconstruction) reformlarını bastırmaya ve terörist faaliyetlerle beyaz üstünlüğünü yeniden tesis etmeye adanmıştır. Bu faaliyetler arasında cinayet, tecavüz, mülk yıkımı ve özgürleştirilmiş siyahilere ve onların beyaz Cumhuriyetçi müttefiklerine karşı sindirme yer almaktadır. Siyah Amerikalılar tipik olarak Klan’ın birincil hedefi olsa da, örgüt Yahudilere, göçmenlere, LGBTQ+ topluluğu üyelerine ve (yakın zamana kadar) Katoliklere de saldırmıştır. Yeniden Yapılanma döneminde seçilen siyah milletvekillerinin en az yüzde 10’u şiddet kurbanı olmuş, bunlardan yedisi öldürülmüştür. Beyaz Cumhuriyetçiler ve okullar, kiliseler gibi siyah kurumlarda Klan saldırılarının hedefi olmuştur. 1870’e gelindiğinde, Ku Klux Klan’ın neredeyse her güney eyaletinde şubesi bulunmaktaydı. Örgüt, yaygın bir şekilde reddedilse de varlığını sürdürmüş ve üye toplamıştır.

KKK’nın şiddet eylemlerini durdurma çabası olarak, Vali William G. Brownlow bir komite soruşturmasının ardından milis gücünü yeniden kurmuş ve gerektiğinde sıkıyönetim ilan etme yetkisi almıştır. “Ku Klux Klan Yasası” adı verilen bir yasa ile Klan ve diğer gizli örgüt üyeleri, herhangi bir vatandaş tarafından tutuklanmaya, beş yüz dolar para cezasına ve beş yıla kadar hapis cezasına tabi tutulmuştur. Vali Brownlow, önde gelen KKK liderlerinin ve eski Konfederasyoncuların yargılanıp mahkum edilmesini istemiş, bu amaçla bir özel dedektif tutmuştur. Bu dedektifin öldürülmesinin ardından Brownlow dokuz eyalette sıkıyönetim ilan etmiştir.

Kısa süre sonra Vali Brownlow görevinden istifa etmiş ve Nathan Bedford Forrest, Klan’ın amacına hizmet ettiğine inanarak üyelerine cübbelerini yok etmeleri çağrısında bulunmuştur. Örgütün kötü yönetilmesi ve engelleyici yasaların çıkmasıyla birlikte ilk Klan’ın faaliyetleri 1871’de sona ermiş ve dağılmıştır.

İkinci Dönem (1915-1944)

İlk Klan’ın dağılmasından yaklaşık elli yıl sonra, Ku Klux Klan 1915 yılında Georgia, Stone Mountain’da yeniden canlandırılmıştır. Bu ikinci canlanma, Thomas Dixon’ın 1905 tarihli “The Clansman” adlı kitabından ve D.W. Griffith’in 1915 tarihli “Bir Ulusun Doğuşu” (“Birth of a Nation”) adlı filminden ilham almıştır. Film, Klan’ı adeta haçlı ordusu gibi göstererek halkı derinden etkilemiş ve örgütün yeniden doğuşu için bir kıvılcım çakmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sonrası, Kızıl Korku, Scopes davası ve artan yerlicilik (nativism) ortamında, birçok muhafazakar KKK’yı geleneksel Amerikan değerlerinin koruyucusu olarak görmüştür. Özellikle büyük dini ve etnik çeşitliliğin olduğu yerlerde güç kazanan ikinci Klan, beyaz Protestanlara toplumdaki yerlerinin tehdit altında olduğu mesajını vermiştir. Bu dönemde, sadece siyahilere değil, Yahudilere, sendikacılara, komünistlere ve tüm göçmenlere karşı daha acımasız olmuşlardır. Colorado’da KKK, Katolikleri ve içki yasağını ihlal edenleri, Anglo-Protestan egemen sınıf için tehdit olarak tanımlamış ve nüfuz kazanmak için bu tarz ideolojik ihtilafa yol açan konuları kullanmıştır.

İkinci Klan, 1920’lerde hızla büyümüş ve aralarında politikacıların, bankacıların, avukatların, öğretmenlerin ve işçilerin de bulunduğu toplumun geniş bir kesiminden beyaz orta ve üst sınıf Protestanlardan üye toplamıştır. Zirvede olduğu dönemde üye sayısının ülke çapında 4 milyonu aştığı tahmin edilmektedir. Örgüt, aylık para toplayarak ve üye kazanarak nüfuzunu artırmaya çalışmıştır. 1928’de Washington’da 400 bin kişinin katıldığı bir yürüyüş düzenleyerek dünyaya korku salmışlardır; bu tarihte örgütün 8 milyon üyeye ulaştığı tahmin edilmektedir.

İkinci Dünya Savaşı’na kadar ayrımcılık adı altında pek çok yasa dışı eylem gerçekleştirmiş, cinayetler işlemişlerdir. Özellikle en meşhur hareketleri siyahileri linç etmek olmuştur. Resmi kayıtlara göre 3000’den fazla siyahinin linç edildiği bilinmekle birlikte, çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca tecavüz, hadım etme, dayak atma, işkence gibi insanlık dışı eylemlere de başvurmuşlardır.

Büyük Buhran sırasında üyelik keskin bir düşüş göstermiş ve Klan ulusal bir örgüt olarak 1944’te dağılmıştır. Örgütün bu ikinci dalgası, Amerikan aşırı sağının ideolojik yelpazesini genişleterek daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlamıştır.

Üçüncü Dönem ve Günümüzdeki Durum (1950’ler – …)

KKK, 1944’te dağılmasına rağmen, 1950’lerde tekrar canlanmış ve üçüncü bir dalga ortaya çıkmıştır. Özellikle 1950’li ve 60’lı yılların sosyal koşulları, sivil haklar hareketi ve okullarda entegrasyonun gündeme gelmesi, örgütün yeniden canlanmasına yol açan faktörlerdendir. Yüksek Mahkeme’nin okullarda ayrı eğitimi kaldıran kararları, modern aşırı sağın gelişiminde ve KKK’nın yanı sıra yeni grupların (Hıristiyan Kimlik, neo-Naziler vb.) etkinlik kazanmasında etkili olmuştur.

Bu dönemde KKK, güneyde entegrasyon ve sivil haklar hareketi destekçilerine karşı şiddet eylemlerine ağırlık vermiştir. Yüzlerce saldırı gerçekleştirilmiş, bunlar arasında linçler, cinayetler, sinagog ve Katolik kiliselerinin bombalanması, kundaklamalar yer almıştır. 1964’te üç sivil haklar savunucusunun Klan ve bazı güvenlik görevlilerinin işbirliğiyle öldürülmesi, hem Sivil Haklar Yasası’nın kabul edilmesinde hem de Klan’a karşı mücadelenin başlamasında etkili olmuştur. 1965’te Selma’dan Montgomery’e yapılan yürüyüş sonrasında KKK tarafından bir sivil haklar aktivisti olan Viola Liuzzo öldürülmüştür. 1965’te Başkan Lyndon Johnson, Klan’ı kamuoyu önünde kınamış ve bu cinayetle ilgili dört Klansman’ın tutuklandığını duyurmuştur.

KKK, zaman içinde güç ve etkisini kaybetmesine rağmen hala aktifliğini sürdürmektedir. Yaygın bir şekilde reddedilse de var olmaya devam etmekte ve üye toplamaktadır. Günümüzde yaklaşık 40 farklı grup tarafından temsil edilmekte ve toplam üye sayısının üç bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bazı kaynaklar, gizlilik içinde toplantılarına devam ettiklerini ve 19. yüzyılın sonlarındaki görkemli ve vahşet dolu günlerine dönmek için faaliyet gösterdiklerini iddia etmektedir. Ancak, KKK’nın geçmişteki sistematik şiddet eylemlerinden uzaklaştığını gösteren veriler de bulunmaktadır; kitlesel zayiat hedefleyen saldırıların azlığı ve saldırıların çoğunluğunun kendiliğinden gerçekleşmesi bu duruma işaret etmektedir.

Bugün Amerika’da, Klan’ın beyaz üstünlükçü, anti-semitik, Hristiyan milliyetçi ideallerinin büyümeye devam ettiğini söylemek yanlış olmaz. KKK’nın modern biçimleri, Proud Boys gibi gruplar ve ülkenin dört bir yanında internette ve gerçek dünyada gelişen çok sayıda Neonazi grubu tarafından temsil edilmektedir. Donald Trump gibi siyasi figürler nefret gruplarını cesaretlendirmiş ve birçoğu, etkili politikacıların onları teşvik etmesi nedeniyle alıcı kitle bulmaya başlamıştır.

Klan’ın bugünkü üyeliği, organizasyonel istikrarsızlık, gruplar arası sık birleşme/ayrılıklar ve geçişler gibi tipik özellikler sergilemektedir. Şiddet eylemlerinin büyük çoğunluğu (%70) bir veya iki fail tarafından gerçekleştirilmektedir. 2009-2015 yılları arasındaki terör eylemlerinin %74’ü “yalnız kurtlar” tarafından yapılmış ve %78’i plansız/kendiliğinden gerçekleşmiştir. Bu eğilim, örgütlü yapılar yerine bireysel veya küçük grup eylemlerinin öne çıktığını göstermektedir. Ancak, bu planlı olmayan şiddet eylemleri de aşırı sağ ideolojiye dayanmakta ve hedef kitlede korku yaratmayı amaçlamaktadır.

Son dönemde ABD’de meydana gelen ırkçı cinayetlerin kaçının doğrudan KKK tarafından işlendiğine dair resmi veri bulunmamaktadır. Ülke çapındaki çok sayıda linçten hangilerinin doğrudan KKK tarafından organize edildiğini, hangilerinin KKK üyesi olabilen ancak bireysel davranan vatandaşlar tarafından gerçekleştirildiğini ayırmak çok zordur. ABD’de KKK’nın terör örgütü ilan edilmesi yönünde talepler olsa da, Sam Bock gibi uzmanlar böyle bir kararın hem çok geç hem de etkisiz olacağını düşünmektedir. Klan, yaygın bir şekilde reddedilse de var olmaya devam etmekte ve üye toplamaktadır.

İdeoloji ve Yöntemler

Ku Klux Klan’ın temel ideolojisi beyaz üstünlüğüdür. Bu, beyaz ırkın doğal bir hiyerarşi içinde ayrıcalıklı ve diğer “aşağı” ırklardan üstün olduğuna, onları yönetmesi gerektiğine olan inanca dayanır. Örgüt, Amerikan İç Savaşı sonrasında köleliğin kaldırılmasına karşı çıkmış ve siyahilerin eşit haklar elde etmesini engellemeyi amaçlamıştır.

Ancak, Klan’ın ideolojik hedefleri zaman içinde genişlemiştir. Özellikle ikinci dalga Klan, siyahilere ek olarak Yahudilere, Katoliklere, göçmenlere, sendikacılara ve komünistlere karşı da düşmanlık beslemiştir. Bu genişleme, ekonomik belirsizlik ve sosyal değişim dönemlerinde, özellikle 20. yüzyılın başlarındaki yoğun göç ve artan yerlicilik duyguları bağlamında gerçekleşmiştir. Klan, Amerikalı Hristiyan beyazlar dışındaki herkesi potansiyel hedef olarak görmüştür.

Örgütün yöntemleri, kuruluşuyla birlikte şiddet ve terör üzerine kurulu olmuştur. İlk dönemde özgürleştirilmiş siyahileri korkutmak ve onlara işkence ederek öldürmek üzere tasarlanmış bir terör örgütüne dönüşmüştür. Faaliyetleri arasında linçler, tecavüz, hadım etme, dayak atma, kundaklama ve cinayet gibi insanlık dışı eylemler yer almıştır. Klan üyeleri, kimliklerini gizlemek ve korku salmak amacıyla geniş kollu beyaz cübbeler ve sadece göz ve burun delikleri bulunan kukuletalar giymişlerdir. Ayrıca büyükçe bir haç yakarak altından ata binerek gezmek de kullandıkları sembolik yöntemlerdendir.

KKK’nın terörist eylemleri, belirli hedeflere yönelik planlı saldırılar şeklinde olabileceği gibi, daha çok kendiliğinden gelişen ve genel bir korku iklimi yaratmayı amaçlayan eylemler şeklinde de ortaya çıkmıştır. Hedef seçimleri genellikle aşırı sağ ideolojilerine dayanmaktadır; azınlıklar, özellikle Afrikalı Amerikalılar, Yahudiler, Latinler ve göçmenler ana hedeflerdendir. Ayrıca beyaz işbirlikçiler, Cumhuriyetçi siyasetçiler, yasa uygulayıcılar (özellikle hükümet karşıtı gruplar için) ve belirli kurumlar (okullar, kiliseler, sinagoglar, finans kuruluşları, kürtaj klinikleri) da hedef alınmıştır.

Ku Klux Klan ve Daha Geniş Aşırı Sağ Bağlamı

Ku Klux Klan, ABD’deki aşırı sağ şiddetin gelişiminde önemli bir rol oynamış geleneksel bir yapıdır. Ancak, Amerikan aşırı sağ sahnesi yalnızca KKK ile sınırlı değildir. 1960’lardan sonra neo-Naziler, Hıristiyan Kimlik doktrinine bağlı gruplar, hükümet karşıtları ve daha yeni alt-right gibi farklı gruplar bu sahneye girerek ideolojik ve örgütsel çeşitliliğe yol açmıştır. Klan, bu daha geniş aşırı sağ hareketinin bir parçası olarak veya onlarla etkileşim içinde faaliyet göstermiştir.

Günümüzde KKK’nın modern biçimleri, Proud Boys ve çeşitli Neonazi grupları tarafından temsil edilmektedir. Bu grupların ideolojileri beyaz üstünlükçülük, anti-semitizm ve Hıristiyan milliyetçilik gibi Klan’ın temel fikirleriyle örtüşmektedir. Aşırı sağ şiddet ve terör eylemlerine ilişkin veriler, bu tür saldırıların ABD’deki tüm terörist olayların çoğunluğunu oluşturduğunu ve 2013’ten bu yana önemli ölçüde arttığını göstermektedir. 11 Eylül terör saldırıları dışında, en ölümcül saldırıların büyük bir kısmı sağ kanat saldırılardan kaynaklanmıştır. Özellikle beyaz üstünlükçüler, diğer iç terör gruplarından daha fazla ölümcül saldırı gerçekleştirmiş ve en ciddi tehdit olmayı sürdürmüşlerdir. Yalnız kurt saldırıları ve kitlesel cinayetler, yeni nesil aşırı sağ teröristler için bir “standart” haline gelmiştir.

Örgütün ideolojik etkisinin hala devam ettiği ve sızdığı Amerikan bünyelerinde etkin olduğu söylenmektedir. Faaliyetleri zaman zaman yine görünmekte ve çalışmalarını gizli sürdürmektedir. Ekonomik belirsizlik ve sosyal değişim dönemlerinde KKK’nın yeniden canlanma eğiliminde olduğu görülmektedir. COVID-19 salgınının yol açtığı ekonomik ve sosyal sorunlar ile artan siyasal ve toplumsal kutuplaşma da ABD’de aşırı sağ şiddet ve terörünün yükselişini sürdüreceği yönündeki düşünceleri güçlendirmektedir.

Sonuç

Ku Klux Klan, Amerikan İç Savaşı sonrasında ortaya çıkmış, beyaz üstünlüğünü savunan ırkçı ve terörist bir örgüttür. Tarihi boyunca üç ana dönemde faaliyet göstermiş, ideolojisini ve hedeflerini (siyahilere ek olarak Yahudileri, Katolikleri, göçmenleri ve diğer “beyaz olmayanları” hedef alarak) zamanla genişletmiştir. KKK’nın yöntemleri her zaman şiddet, sindirme ve terör üzerine kurulu olmuş, linçler, cinayetler, işkenceler ve mülk yıkımları yaygın olarak kullanılmıştır. Örgüt, yasal baskılar ve iç sorunlar nedeniyle gücünü ve üye sayısını büyük ölçüde kaybetmiş olsa da, idealleri ve nefret söylemi ABD’deki aşırı sağ sahnesinde varlığını sürdürmektedir.

Modern biçimlerde temsil edilen bu ideolojiler, günümüzde artan aşırı sağ şiddet eylemlerinin önemli bir motivasyon kaynağıdır. Ekonomik ve sosyal belirsizliklerin, siyasal kutuplaşmanın ve internetin yaygınlaşmasının etkisiyle aşırı sağ şiddet ve terörün ABD’de yükseliş eğilimini sürdürdüğü görülmektedir. KKK’nın mirası, ABD’de ırkçılık, ayrımcılık ve aşırı sağcılığın devam eden bir sorun olduğunun acı bir hatırlatıcısıdır. Bu çalışma, sağlanan kaynaklar çerçevesinde Ku Klux Klan’ın karmaşık tarihine ve Amerikan toplumu üzerindeki kalıcı etkisine dair akademik bir bakış sunmayı amaçlamıştır.

Exit mobile version