Giriş
Kamu maliyesi, devletin ekonomik ve sosyal hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynayan gelir ve gider politikalarının toplamını ifade eder. Bu kapsamda, kamu harcamalarının etkin ve verimli bir şekilde yönetilmesi, sadece bütçe dengesinin sağlanması için değil, aynı zamanda sürdürülebilir ekonomik büyüme, toplumsal refahın artırılması ve kaynakların adaletli dağılımı açısından da elzemdir. Kamu kesiminde etkinlik kavramı, özel sektörden farklılıklar göstermekte olup, hedeflere ulaşma düzeyi, çıktıların ölçülmesi ve kamusal müdahalenin toplumsal fayda üzerindeki etkisini değerlendirmeyi gerektirir.
Bu makale, Türkiye’deki kamu maliyesi yapısını, harcama politikalarında etkinlik arayışlarını, hesap verebilirlik mekanizmalarını ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele gibi kritik alanlardaki mevcut durumu ve geleceğe yönelik adımları incelemeyi amaçlamaktadır. Özellikle 2025 yılı ve sonrasına ilişkin mali politika beklentileri ve yapısal dönüşüm çabaları üzerinde durulacaktır.
Kamu Harcamalarında Etkinlik, Verimlilik ve Hesap Verebilirlik
Kamu kaynaklarının kullanımında etkinlik ve verimlilik, sağlıklı işleyen bir kamu mali yapısının temel unsurlarındandır. Etkinlik, belirlenen hedeflere ulaşma düzeyini ifade ederken, verimlilik ise girdilerin çıktılara dönüştürülmesinde kaynakların ne kadar iyi kullanıldığını gösterir. Kamu harcamalarının gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) içindeki önemli payı göz önüne alındığında, bu harcamaların etkin yönetimi, ekonominin genel verimliliği üzerinde doğrudan etkilidir. Ancak, kamu kesiminde etkinlik ölçümü, üretilen mal ve hizmetlerin kamusal niteliği ve sosyal faydasının sosyal maliyetiyle karşılaştırılmasının gerekliliği nedeniyle özel sektörden daha karmaşıktır. Etkinliği ölçmek için uygun modeller, yöntemler ve kurumsal değerlendirme mekanizmaları gereklidir.
Kaynak kullanımında etkinliğin artırılması ve hesap verebilirliğin güçlendirilmesi, kamu harcama politikalarının temel hedeflerindendir. Hesap verebilirliğin güçlendirilmesi açısından, veriye erişimin kolaylaştırılması ve yerelleşme önemli görülmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarının, kendilerine tahsis edilen ödeneklerin ve yürüttükleri harcama programlarının etkinliğini ve gerekliliğini sorgulayarak, belirlenen politika ve öncelikler doğrultusunda harcamalarını tanzim etmesi beklenmektedir. Etki analizleri sonucunda verimli olmadığı belirlenen harcama programlarının kaldırılması ve bütçede yeni harcama programlarının oluşturulmasının sınırlandırılması, kaynakların daha etkin kullanımını sağlamayı hedefler. Ayrıca, sürekliliği olmayan gelirlerle kalıcı mahiyette harcama programları yaratılmasının önlenmesi de kritik bir prensiptir.
Kamu mali yönetiminde hesap verebilirliğin güçlendirilmesi için iç kontrol, iç denetim ve dış denetim mekanizmaları önem taşır. Kurumsal performansın ölçümü ve değerlendirilmesini içeren iç kontrollerin oluşturulması, düzenli ve programlı iç denetim yapılarak zamanında düzeltici önlemlerin alınması öngörülmektedir. Dış denetim ise (Sayıştay denetimi), hesap verme sorumluluğunu güçlendiren bir mekanizmadır. Yüksek denetim kurumlarının (Sayıştay gibi), görevlerini yerine getirebilmeleri için mali ve idari özerkliğe ve yeterli kaynaklara sahip olmaları gerektiği vurgulanmaktadır. Denetim faaliyetleri, gerçekleşmiş sonuçları önceden belirlenmiş amaç, kriter ve standartlara göre tarafsız olarak analiz etmeyi ve değerlendirmeyi içerir. Farklı denetim türleri (ağırlık noktası denetimi, enine kesit denetimi, sistem ve program denetimi) kullanılabilir.
Mali Disiplin ve Harcama Rasyonelleştirme Politikaları
Mali disiplin, kamu mali yapısının istikrarı ve sürdürülebilirliği için temeldir. İlk üç aylık bütçe gerçekleşmelerinin, borçlanma programında önemli sapmalara neden olan faktörlerin yeterince dikkate alınmadığını gösterdiği belirtilmektedir. Mart ayı sonuçlarının izleyen günlerde ilave sıkılaşma önlemlerini kaçınılmaz olarak gündeme getireceği ifade edilmiştir. Aksi takdirde, yılın ikinci yarısında mali disiplini güçlendirmek için literatürde “kasap tipi kesimler” (butcher type of the cut) olarak adlandırılan daha sert kesintilerin söz konusu olabileceği uyarısı yapılmıştır. Bu tür sert kesintilerin, maliye politikasının kalitesi bağlamında büyümeyi ve sosyal programları olumsuz etkileyeceği, harcamalarda verimlilik ve etkinliğin düşmesine yol açacağı belirtilmiştir.
Yüksek düzeyde kamu açığı veren ülkeler, birikmiş yapısal sorunların yanı sıra, uyguladıkları mali uyum programları çerçevesinde öncelikle kamu açıklarını azaltma yoluna gitmektedir. Bu, genellikle harcama azaltıcı tedbirler almayı gerektirir. Türkiye’de gerek bütçe dengesi gerek faiz dışı dengede 2015 yılına göre ortaya çıkan genişlemenin tersine çevrilmesi için önemli yapısal düzenlemeler ve tedbirlerin hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Kamuda cari harcamalarda tasarruf sağlanması da hedefler arasındadır.
Hazine’nin, mart ayının son çeyreğinden itibaren ilave önlemlerle harcamacı kuruluşların nakit kullanımını sınırlandırmaya çalıştığı, bazı haftalar sadece vergi ve SGK prim ödemelerini önceliklendirdiği belirtilmiştir. Bu durum, nakit dengesindeki zorluğa işaret etmektedir.
Sektörel Kamu Harcamaları ve Etkinlik Arayışları
Kamu harcamalarının farklı sektörlerdeki dağılımı ve bu alanlardaki etkinlik arayışları önemlidir. Kaynaklar, kamu harcamalarının büyümeye yönelik kalitesi bağlamında önceliklendirilmesi gereken bazı temel alanlara işaret etmektedir:
- Eğitim Harcamaları: Eğitim, bireyin ve toplumun gelişmesinde, ekonomik kalkınmada ve sosyal refahın artmasında hayati rol oynayan yarı kamusal bir hizmettir. Eğitim harcamaları bazı sınıflandırmalarda sosyal harcama olarak kabul edilirken, bazı gelişmiş ülkelerde farklı değerlendirilebilir. Ancak, sosyoekonomik gelişme düzeyi düşük ülkelerde eğitim hizmetlerine erişememek eşitsizliğe ve sosyal dışlanmaya yol açar. Türkiye’de bütçeden ve GSYH’den eğitime ayrılan pay ve öğrenci başına harcama miktarları son yıllarda genel olarak yükselmiş olsa da kamunun eğitim harcamaları OECD ülkelerine göre düşük bir seyir izlemektedir. Özellikle temel eğitim kademelerinde öğrenci başına yapılan harcama OECD ortalamasının yarısı civarındadır. Okullar ve okul türleri arasındaki derin farklar ile yükseköğretime geçişteki arz-talep dengesizliği, özel eğitim harcamalarının artmasına neden olmaktadır. Türkiye’de özel eğitim harcamaları GSYH’nin %2’sine denk gelirken, OECD ortalaması %0,9’dur; bu durum, Türkiye’de hanehalklarının eğitim için önemli bir yük altına girdiğini göstermektedir. Özel harcamaların kamusal artıştan fazla olması, eğitimde fırsat eşitsizliklerini artırıcı etki yapmaktadır. Kaynaklar, Türkiye gibi gelişme ihtiyacı olan bir ülkede eğitim harcamalarına daha fazla kamusal kaynak ayrılması zorunluluğunun devam ettiğini belirtir.
 - Sağlık Harcamaları: Koruyucu sağlık hizmetleri başta olmak üzere sosyal niteliği öne çıkan sağlık harcamaları, büyümeye yönelik harcama kalitesi içinde değerlendirilmektedir. Yaşlanan nüfus gibi faktörlerle birlikte artan sağlık maliyetleri bütçesel baskıyı artırmaktadır. Sağlık hizmetlerinin kalitesinden ödün verilmeksizin harcamaların etkinleştirilmesi hedeflenmektedir. İlaç, tıbbi cihaz ve tedavi harcamalarını kontrol altında tutmaya yönelik tedbirler alınması, artışı ve gereksiz kullanımı önlemeyi amaçlar. Üniversite hastanelerinin yapısal sorunlarının giderilmesine yönelik çalışmalar da sürdürülmektedir.
 - Yatırım Harcamaları: Ülkenin varlık yapısının idamesini ve artmasını sağlayan sabit sermaye niteliğindeki yatırım harcamaları, büyümeyi destekleyici önemli bir alandır. Verimli kamu yatırımlarına bütçeden daha fazla pay ayrılarak projelerin daha kısa sürede bitirilmesi, hükümet gelirlerini artırabilir ve harcama baskısını azaltabilir. Kamu yatırımlarında, özellikle özel sektörün üretken faaliyetlerini destekleyecek nitelikteki altyapı yatırımlarına (eğitim, sağlık, içme suyu, kanalizasyon, sulama, bilim-teknoloji, bilişim, ulaştırma gibi) öncelik verilmesi planlanmaktadır. Kamu-özel işbirliği (KÖİ) modeliyle yürütülen projelerin planlanması, uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi süreçlerinin güçlendirilmesi de gündemdedir. Ekonomik programın uygulanmasında önceliği olmayan yatırım harcamalarının ötelenmesi veya rasyonelleştirilmesi, kaynakların daha verimli alanlara yönlendirilmesini sağlayabilir.
 - Ar-Ge ve Yenilik Harcamaları: Kamu Ar-Ge ödeneklerinin tahsisinde, özel kesim yatırımlarının yüksek dış ticaret açığı verilen sanayi kollarında üretime yönlendirilmesine öncelik verilmesi planlanmaktadır. Kamu alımlarının, Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine katkı sağlayacak, yeniliği, yerlileştirmeyi, teknoloji transferini ve yenilikçi girişimciliği teşvik edecek şekilde kullanılması hedeflenmektedir. Yüksek teknolojili ürünlerde kamu alım garantisine dayalı üretim için ürün bazlı yerli tedarik modelleri geliştirilecektir.
 
Kaynak Yönetimi ve Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele
Kamu mali yönetiminin önemli bir boyutu da kaynakların etkin yönetimi ve kamu alacaklarının korunmasıdır.
Kayıt dışı ekonomiyle mücadele, kamu gelirlerinin artırılması, vergi tabanının genişletilmesi, haksız rekabetin önlenmesi, adil gelir dağılımının ve ekonomik istikrarın sağlanması açısından kritik öneme sahiptir. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın temel hedefleri arasında yer alan bu mücadele, Risk Analizi Genel Müdürlüğü (RAGM), Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı (VDK) ve Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) gibi birimler koordinasyonunda yürütülmektedir. Kayıt dışılığın boyutu ölçülmekte, vergi açığı hesaplanmakta, sektörel araştırmalar ve risk odaklı analizler yapılmaktadır. Mücadelede yapay zekâ, büyük veri gibi teknolojik imkânlardan daha çok faydalanılarak risk analizi faaliyetleri desteklenmektedir. Denetim süreçlerinin elektronik ortamda gerçekleştirilerek etkinlik ve verimliliğinin artırılması da hedefler arasındadır. MASAK, suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanıyla mücadele etmekte, risk odaklı stratejik analizler yapmakta ve şüpheli işlem bildirimlerini değerlendirmektedir.
Geleceğe Yönelik Maliye Politikaları ve Beklentiler
Türkiye’nin maliye politikası, sürdürülebilirlik, etkinlik ve yapısal dönüşüm odaklarıyla şekillenmektedir. Bakan Şimşek, 2025 yılında maliye politikasının daha sıkı olacağını ifade etmiştir. Enflasyondaki düşüş ve destekleyici küresel şartlarla birlikte, 2025’in ikinci yarısından itibaren ekonomik aktivitede göreli bir toparlanma öngörülmektedir. Küresel büyüme, ticaret, finansal şartlar ve emtia fiyatlarının ekonomi açısından daha destekleyici olması beklenmektedir.
Gelecek dönem politikaları, mali disiplini temel alan, harcamaları rasyonelleştiren, nitelikli büyümeyi destekleyen ve kaynakların sürdürülebilirliğine, etkinlik ve verimlilik ilkesine dayanan bir çerçeve çizmektedir. Kamu mali dengelerinde mali disiplinden taviz verilmemesi hedeflenmektedir. Harcama rasyonelleştirme çabaları sistematik olarak devam edecek, verimsiz harcama alanları tasfiye edilecektir. Kamu hizmetlerinin verimlilik ve tasarruf anlayışıyla yürütülmesi ve tasarruf tedbirlerine uyumun kurumsallaştırılarak izlenmesi planlanmaktadır.
Kayıt dışılıkla mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi, kurumsallaşmayı, verimliliği ve rekabet gücünü artırarak ekonominin daha sağlıklı büyümesine katkı sağlayacaktır. Vergi denetimlerinde etkinliğin artırılması, teknolojik imkânlardan daha çok faydalanılması ve risk odaklı denetimler öne çıkmaktadır. Vergi harcamaları gözden geçirilecek, etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimler kaldırılacaktır.
Kamu yatırım programında rasyonelleştirme çalışmaları yapılarak, kısa sürede tamamlanıp ekonomik ve sosyal fayda üretecek yatırımların önceliklendirilmesi hedeflenmektedir. Kamu alımları, Ar-Ge, yenilikçilik, yerlileştirme ve teknoloji transferini teşvik edecek şekilde kullanılacaktır. Döner sermayelerin ve bütçe dışı fonların harcama ilkeleri belirlenecek, bütçenin birlik ve gayrisafilik ilkelerinin güçlendirilmesine yönelik uygulamalar gözden geçirilecektir. Hazine nakit rezervinin güçlendirilmesi ve etkin kullanımı için Tek Hazine Kurumlar Hesabının kapsamı genişletilecektir.
Finansal sektörün geliştirilmesi ve FinTek ekosisteminin desteklenmesi de geleceğe yönelik politikalar arasındadır. Girişim sermayesi fonlarına kaynak aktarımı ve bireysel katılım sermayesi uygulamalarının desteklenmesiyle girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm süreçlerinin hızlandırılmasına yönelik politikalar da gündemdedir; bu kapsamda Ar-Ge, yenilik ve ilgili yatırımlar desteklenecektir.
Sonuç
Kamu maliyesi yönetimi, ekonomik istikrar, büyüme ve sosyal refahın teminatı açısından hayati bir alandır. Sağlanan kaynaklar, Türkiye’de kamu harcamalarında etkinlik, verimlilik ve hesap verebilirliğin artırılmasına yönelik süregelen çabaları ve bu alandaki mevcut zorlukları ortaya koymaktadır. Mali disiplinin sürdürülmesi, harcamaların rasyonelleştirilmesi ve verimli alanlara yönlendirilmesi temel öncelikler arasındadır. Eğitim ve sağlık gibi sosyal alanlardaki harcamaların etkinliği, demografik değişimlerin ve toplumsal taleplerin baskısı altında kritik önem taşımakta; özellikle eğitimde kamusal kaynakların artırılması ve fırsat eşitliğinin sağlanması gerektiği görülmektedir.
Kayıt dışı ekonomiyle mücadele, kamu gelirlerini artırma ve adil rekabet ortamı yaratma çabalarının merkezindedir. SGK borç sorgulaması gibi mekanizmalar, kamu alacaklarının tahsilinde önemli bir rol oynamakla birlikte, kapsamının genişletilmesi gibi iyileştirmelere açıktır. 2025 yılı için öngörülen daha sıkı maliye politikası ve yapısal dönüşüm adımları, uzun vadeli sürdürülebilirliğin sağlanması ve ekonomik direncin artırılması hedefine işaret etmektedir. Kamu mali yönetiminde şeffaflık, öngörülebilirlik ve paydaşlarla entegrasyonun güçlendirilmesi, bu süreçlerin başarısı için belirleyici olacaktır.

