KÜRESEL EKONOMİ: GÜNCEL DURUM, RİSKLER VE GELECEK SENARYOLARI
Giriş
Küresel ekonomi, içinde bulunduğumuz dönemde çeşitli zorluklar ve belirsizliklerle karşı karşıyadır. Başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin arasındaki ticaret gerilimleri olmak üzere, imalat sektöründeki aktivite düzeyleri ve makroekonomik büyüme verileri, küresel ekonomik görünümün karmaşıklığını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, imalat Satın Alma Yöneticileri Endeksleri (PMI) gibi öncü göstergeler, Euro Bölgesi’ndeki Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyüme verileri ve Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Riskler Raporu gibi çalışmalar, güncel ekonomik eğilimleri ve geleceğe yönelik potansiyel tehditleri anlamamız için kritik öneme sahiptir.
İmalat Sektörü Aktivitesi: ABD ve Çin
İmalat sektörü aktivitesi, bir ekonominin sağlığı ve küresel ticaretin dinamikleri hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Nisan 2025 verileri hem ABD hem de Çin’de imalat sektörünün daralma bölgesinde kaldığını göstermektedir.
ABD’de imalat sektöründeki ticari faaliyetler Nisan ayında daralmaya devam etmiştir. Tedarik Yönetimi Enstitüsü (ISM) İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), Mart ayındaki 49 seviyesinden 48,7’ye gerilemiştir. Bu okuma, piyasa beklentisi olan 48’den daha iyi gelmiş olsa da 50’nin altındaki bir değer daralmaya işaret etmektedir. ISM İmalat İş Anketi Komitesi Başkanı Timothy R. Fiore, Nisan ayında ABD imalat faaliyetlerinin, Şubat ayında sadece marjinal bir genişleme kaydettikten sonra daralmaya biraz daha kaydığını belirtmiştir.
Fiore’ye göre, talep ve üretim zayıflarken, girdi maliyetlerinin daha da güçlenmesi, ekonomik büyüme için olumlu bir durum olarak değerlendirilmemektedir. İstihdam Endeksi bu dönemde 44,7’den 46,5’e yükselmiş, sektördeki bordrolardaki azalmanın hızının yavaşladığını göstermiştir. Ödenen Fiyatlar Endeksi ise 69,4’ten 69,8’e yükselmiştir. Ödenen Fiyatlar Endeksi, Tedarik Yönetimi Enstitüsü (ISM) İmalat İş Anketi Komitesi’nin raporunun enflasyon bileşenidir.
Benzer şekilde, Çin’de de imalat sanayisinde ekonomik aktivite Nisan ayında daralma seyrine girmiştir. Çin Ulusal İstatistik Bürosu (UİB) verilerine göre, imalat sanayi PMI, Nisan 2025’te önceki aya göre 1,5 puan azalarak 49’a gerilemiştir. Bu gerilemede, özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük tarifelerini artırması ve Çin’in buna karşılık vermesiyle tırmanan ticaret geriliminin etkili olduğu belirtilmektedir. İhracata büyük oranda dayalı olan Çin’de imalat sektöründeki bu daralma, son 16 ayın en düşük seviyesine işaret etmektedir. PMI içindeki yeni siparişler alt endeksi 51,8’den 49,2’ye düşerken, yeni ihracat siparişleri alt endeksi 49’dan 44,7’ye gerilemiştir. İstihdam alt endeksi de 48,2’den 47,9’a inmiş, fabrika istihdamında azalma gözlemlenmiştir. UİB Kıdemli İstatistikçisi Cao Çinghı, bu aktivite kaybında dış ortamdaki ani değişimlerin etkili olduğunu ifade etmiştir.
Ticaret Gerilimleri ve Tarifeler: ABD-Çin İlişkileri
ABD ile Çin arasındaki ticaret gerilimleri, küresel ekonomik görünümü etkileyen temel faktörlerden biridir. Bu gerilimler, özellikle gümrük tarifeleri üzerinden somutlaşmaktadır.
ABD Başkanı Donald Trump, Çin’e yönelik tarifelerle ilgili eleştirilere yanıt verirken, bu durumun tüketiciler üzerindeki potansiyel etkisini “Belki de çocukların otuz yerine iki oyuncak bebeği olacak ve belki de bu iki bebek normalde olduğundan birkaç dolar daha pahalıya mal olacak” ifadesiyle değerlendirmiştir. Trump, uyguladıkları yüzde 145’lik gümrük tarifeleri nedeniyle Çin’deki üretimin gerilediğini ve bazı fabrikaların kapanmaya başladığını da savunmuştur. Eski ABD Başkanı Joe Biden yönetiminde Çin’in, çoğunluğu ABD’nin ihtiyacı olmayan şeyleri satarak trilyon dolar kazandığını öne sürmüştür.
Ticaret ortaklarına yönelik “karşılıklı tarifeler” kapsamında ek gümrük vergileri ilk olarak 2 Nisan’da ABD Başkanı Donald Trump tarafından açıklanmıştır. Çin’in buna karşılık vermesiyle başlayan tarife restleşmesi sonucunda, ABD Çin’e uyguladığı gümrük tarifesini yüzde 145’e kadar çıkarmış, Çin ise ABD’ye yüzde 125 gümrük tarifesi getirmiştir. Washington yönetimi, Avrupa Birliği (AB) ve diğer ülkelere getirdiği ek tarifeleri 90 gün ertelerken, Çin’e yönelik tarifeler yürürlüğe girmiştir.
Çinli ihracatçıların ABD’ye en fazla sattığı ürünler arasında elektronik ürünler, donanımlar ve parçaları, çelik ve alüminyum gibi baz metaller ile tekstil, plastik, kıyafet, oyuncak ve mobilya gibi imalat ürünleri bulunmaktadır. Bu ürünler, uygulanan tarifelerden doğrudan etkilenmektedir.
Tarifeler konusunda Trump, 25 Nisan’da Time dergisine verdiği mülakatta Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüştüğünü iddia etmiş, detayların uygun zamanda açıklanacağını belirtmiştir. Ancak Pekin yönetimi, müzakerelerin sürdüğü iddiasını reddetmiş ve Washington’ı bu konuda kamuoyunu yanıltmakla suçlamıştır.
Euro Bölgesi Ekonomik Büyümesi
Küresel ekonominin önemli bir diğer ayağını oluşturan Euro Bölgesi’nin ekonomik performansı, ABD ve Çin’deki imalat daralmasına kıyasla daha olumlu bir tablo çizmektedir.
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından açıklanan öncü verilere göre, 20 üyeli Euro Bölgesi’nde mevsimsellikten arındırılmış GSYH, 2025’in ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,4 büyüme kaydetmiştir. Bu büyüme oranı, piyasa beklentisi olan yüzde 0,2’den daha yüksek gelmiştir. Yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla ise Euro Bölgesi GSYH’si yüzde 1,2 yükselmiştir, bu da yüzde 1 olan piyasa beklentisinin üzerindedir.
AB’de genel olarak da GSYH, yılın ilk çeyreğinde çeyreklik bazda yüzde 0,3, yıllık bazda ise yüzde 1,4 artış göstermiştir. Bölgenin önde gelen ekonomilerinden Almanya’da GSYH çeyreklik bazda yüzde 0,2 artarken, yıllık bazda yüzde 0,2 azalmıştır. Fransa’da çeyreklik büyüme yüzde 0,1, yıllık büyüme ise yüzde 0,8 olmuştur. İtalya yüzde 0,3 çeyreklik ve yüzde 0,6 yıllık büyüme kaydederken, İspanya en yüksek büyümeyi göstererek çeyreklik bazda yüzde 0,6 ve yıllık bazda yüzde 2,8 artış elde etmiştir.
Bu veriler, ABD ve Çin’deki imalat sektöründeki zorluklara rağmen, Euro Bölgesi ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde toparlanma sinyalleri verdiğini göstermektedir. Basında çıkan ABD ve Çin’deki imalat daralma verilerine karşın, Euro Bölgesi ekonomilerinin sınırlı da olsa büyüme kaydettiği görülmektedir.
Küresel Riskler Raporu 2025
Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan Küresel Riskler Raporu 2025, jeopolitik, çevresel, toplumsal ve teknolojik alanlardaki artan zorlukların küresel istikrarı ve ilerlemeyi tehdit ettiğini ortaya koymaktadır. Küresel Riskler Algı Anketi 2024-2025 sonuçlarına dayanan rapor, riskleri mevcut dönem (2025), kısa-orta dönem (2027’ye kadar) ve uzun dönemde (2035’e kadar) incelemektedir.
Rapor, yıllar içerisinde yaşanan çatışmalar, olağanüstü hava olayları, toplumsal kutuplaşma ve dezenformasyona sebebiyet veren teknoloji ilerlemesiyle iyimserliğin azaldığını tespit etmiştir. Anket sonuçlarına göre, kısa vadede (2 yıl) en önemli küresel riskler sırasıyla yanlış bilgilendirme ve dezenformasyon, olağanüstü hava olayları, devlet temelli silahlı çatışma, toplumsal kutuplaşma ve siber casusluk ve savaş olarak sıralanmaktadır. Uzun vadede (10 yıl) ise risk sıralaması değişmekte; en öncelikli riskler olağanüstü hava olayları, biyoçeşitlilik ve ekosistemlerin bozulması, dünya sistemlerinin kritik değişimi, doğal kaynakların yetersizliği ve yanlış bilgilendirme ve dezenformasyon şeklinde belirlenmiştir.
Mevcut küresel risk durumuna bakıldığında, en şiddetli riskler devlet temelli silahlı çatışma ve olağanüstü hava olayları olarak öne çıkmaktadır. Küresel siyasi görünüm ise çoğunlukla orta ve büyük güçlerin bölgesel kuralları ve normları yarıştırdığı, belirlediği ve uyguladığı çok kutuplu veya parçalı düzen olarak algılanmaktadır.
Sonuç
Küresel ekonomik manzara, imalat sektöründeki aktivite düşüşleri, özellikle ABD ve Çin arasındaki süregelen ticaret gerilimleri ve tarifelerin etkileri ile şekillenmektedir. ABD ve Çin’deki imalat PMI verileri, bu sektörlerin Nisan 2025 itibarıyla daralma bölgesinde olduğunu net bir şekilde göstermektedir. Bu durum, küresel tedarik zincirleri ve ticaret hacimleri üzerinde baskı yaratmaktadır. Diğer yandan, Euro Bölgesi’nin ilk çeyrekteki mütevazı ancak beklentileri aşan büyümesi, bölgesel farklılıkların altını çizmektedir.
Bu ekonomik dalgalanmalar, Dünya Ekonomik Forumu’nun belirlediği küresel risklerle birlikte değerlendirilmelidir. Rapor, yanlış bilgilendirme ve dezenformasyondan olağanüstü hava olaylarına, devlet temelli çatışmalardan toplumsal kutuplaşmaya kadar geniş bir yelpazedeki risklerin kısa ve uzun vadede küresel istikrarı tehdit ettiğini vurgulamaktadır. Özellikle artan jeopolitik gerilimler ve jeoekonomik çatışmalar, ticaret savaşları gibi ekonomik araçların politika amaçlı kullanımını da beraberinde getirmektedir.

