SİLİKON VADİSİ BANKASI’NIN ÇÖKÜŞÜ: SEBEPLER, ETKİLER VE FİNANSAL İSTİKRAR İÇİN DERSLER

silikon vadisi bankası

SİLİKON VADİSİ BANKASI’NIN ÇÖKÜŞÜ: SEBEPLER, ETKİLER VE FİNANSAL İSTİKRAR İÇİN DERSLER

Giriş

Finansal piyasaların dinamizmi ve bankacılık sektörünün kırılganlıkları, tarihsel süreçte birçok kez önemli krizlere yol açmıştır. 2023 yılının Mart ayında gerçekleşen Silikon Vadisi Bankası (SVB)‘nın çöküşü, bu kırılganlıkların güncel ve dikkat çekici bir örneğini teşkil etmektedir. ABD merkezli bu özel banka, özellikle teknoloji, girişimcilik ve risk sermayesi (venture capital- VC) sektörlerine odaklanmış, nakit yönetimi, kredi ve danışmanlık gibi finansal hizmetler sunmaktaydı. Santa Clara, Kaliforniya merkezli olan SVB, hızlı büyüme dönemlerinde sektöründe önemli bir aktör haline gelmişti.

Ancak, 10 Mart 2023 tarihinde ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC) tarafından yönetimine el konulmasıyla sonuçlanan süreci, ABD tarihindeki en büyük banka iflaslarından biri olarak kayıtlara geçmiştir. Bu olay, yalnızca bankacılık otoriteleri ve mevduat sahipleri üzerinde değil, aynı zamanda risk sermayesi sektörü, ticari emlak kreditörleri ve kripto yatırımcıları gibi geniş bir yelpazede şok dalgaları yaratmıştır. Bu blog yazısında, SVB’nin çöküşüne yol açan temel sebepleri, bu iflasın finansal sistem üzerindeki etkilerini ve gelecekteki finansal istikrar için çıkarılması gereken dersleri sağlanan kaynaklar ışığında akademik bir bakış açısıyla inceleyeceğiz. SVB vakası, banka yönetimi uygulamaları, sermaye yapısı, düzenleyici çerçeveler ve piyasa dinamiklerinin karmaşık etkileşimini anlamak adına önemli bir vaka çalışması sunmaktadır.

Silikon Valley Bank (SVB)

1983 yılında ABD merkezli olarak, başlangıçta yalnızca teknoloji şirketlerine hizmet vermek için kurulmuş özel bir bankadır ve özellikle teknoloji, girişimcilik ve risk sermayesi sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlere finansal hizmetler sunmaktadır. Bankanın merkezi Kaliforniya’nın Santa Clara şehrinde bulunmaktadır. ABD dışında 16 ülkede faaliyet göstermektedir ve dünya genelinde birçok farklı bölgede ofisleri bulunmaktadır. SVB, müşterilerine nakit yönetimi, kredi, risk sermayesi ve diğer finansal hizmetler sunmaktadır. Ayrıca banka, müşterilerine danışmanlık hizmetleri de sunmaktadır. Banka, ayrıca dünyanın en büyük risk sermayesi şirketlerinden biri olan SVB Capital’in de sahibidir.

ABD’de Federal Mevduat Sigorta Şirketi (FDIC), 10/03/2023 tarihinde 209 milyar dolarlık aktif büyüklüğe sahip ve ülkenin 16. büyük bankası olan SVB yönetimine el koymuştur. SVB’nin iflası, 2008 küresel finansal krizinden bu yana ABD’de kayıtlara geçen en büyük banka iflaslarından biri olmuştur.

Bankanın iflasından birkaç gün sonra Hazine, FDIC ve ABD Merkez Bankası (FED) ortak açıklamasıyla SVB’nin mevduat sahiplerine garanti getirildiği ve bankacılık sistemine güveni artıracak adımlar atmaya hazır olunduğu belirtilmiştir. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, SVB’nin kurtarılmayacağını ancak mevduat sahiplerini korumak için çalıştıklarını ifade etmiştir. Durumun sektörü korumak için banka kurtarma paketlerine yol açan yaklaşık onbeş yıl önceki finansal krizden çok farklı olduğunu vurgulayan Yellen, bir kurtarma paketi hazırlamayacaklarını ancak mevduat sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılamaya odaklandıklarını belirtmiştir.

Sonrasında, FDIC, SVB’deki sorunların tüm mevduat sahiplerini koruyacak bir şekilde çözüleceğini ve son zamanlarda adı öne çıkan bir diğer banka olan Signature Bank’teki tüm mevduatların garanti altına alınacağını belirtmiştir. Bununla birlikte, FED bankalara normalde sağladığından daha uygun koşullarda bir yıllık krediler sunan yeni bir Banka Vadeli Finansman Programı açıklamıştır.

SVB’nin Çöküşüne Giden Süreç ve Temel Sebepler

FED yaklaşık bir yıl önce yüzde 0-0,25 olan politika faizini enflasyon kaygısı nedeniyle artırmaya başlamış ve yüzde 4,5-4,75 bandına kadar getirmiştir ve yükseltmeye devam edeceği görüntüsünü vermektedir. Artan faiz bankacılık sektörünün varlıklarının değerini düşürürken yükümlülüklerinin maliyetini artırmaktadır. Bir yıl önce 10 yıllık tahvil faizi yüzde 0,5 seviyesinde iken şimdi ise yüzde 4 seviyesindedir. SILIKON VALLEY BANK, tahvil varlıklarından 2022 yılında zarar etmiş ve zarar, faiz artışı ile devam edecektir. Faiz ve finansman giderlerinin artışları, finansman ve likidite olanaklarının daralması nedeniyle firmalar sıkıntılı bir patikaya girmektedir. Bu bağlamda SVB’nin batışı, faiz artışlarının bir kurbanı olarak kabul edilebilmektedir.

FED, SVB ile ilgili zayıflıkları ilk olarak 2019 yılında tespit etmiş olup endişelerini bir süredir dile getirmekteydi. FED, riskli uygulamalardan endişe duyduğunu defalarca bildirmiş olup 2021 yılında yapılan FED incelemesinde ciddi zayıflıklar bulunduğu belirtilmiştir. Bu acil çağrılara rağmen, SVB, güvenlik açıklarını düzeltmek için önlem almamıştır. O zamanlar SVB’nin, pandeminin ilk aşamalarına hakim olan hızlı büyümenin sarhoşluğu içinde olduğu ifade edilmektedir. San Francisco FED tarafından bankaya dair tam bir denetim incelemesi Temmuz 2022’de yapılmış ve banka, yönetişim ve kontroller açısından yetersiz olarak derecelendirilmiştir. Ayrıca aynı dönemde bankaya kısıtlamalar getirildiği ve SVB liderleri ile FED yetkililerinin 2022 yılı sonbaharında bankanın yükselen faiz ortamında oluşacak olası bir krizde nakde nasıl erişebileceği hakkında istişarelerde bulunulmuştur.

Bankanın tahvil pozisyonlarında 1,8 milyar dolar zarar olmuş ve 2 milyar dolarlık sermaye artırımına gideceğini duyurması üzerine hisseleri iki gün artarda yüzde 60’ın üzerinde değer kaybetmiştir. Bunun üzerine mevduat sahiplerinin bir günde 42 milyar dolar çekmesiyle banka yükümlülüklerini yerine getiremez duruma gelmiştir. Bankanın müşterilerinin sadece bir günde 42 milyar dolar civarındaki mevduat çekişi ve faizlerdeki yükselişin bankanın bilançosundaki menkul kıymetlerin değerinde düşüşe yol açması likidite ve sermaye yeterlilik sorunlarını derinleştirmiştir.

Geçtiğimiz haftalarda kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in SVB’nin kredi notunu düşüreceği bilgisi piyasalarda bankanın imajını iyice bozmuştur.

FDIC garantileri 250 bin dolarla sınırlı ve resmi verilere göre bankanın 179 milyar dolar mevduatının yüzde 89’u sigorta kapsamında değildir. Bu tutarın üzerindeki mevduatların ancak bankanın varlıklarının satılması sonrasında karşılanabileceği belirtilmektedir. FDIC kamu parasını kullanarak kurtarma operasyonları yapamamaktadır. Banka iflasının sistematik risk yaratması durumunda, FED’in Hazine Bakanlığı veya hatta Başkan onayı ile bu kurtarma operasyonu yapılabilmektedir. SVB’de mevduat ağırlıklı olarak kurumsal firmalara özellikle Venture Capital, kripto para ve startup firmalara ait ve bu startupların büyük bir kısmı likidite krizi içine düşmüş durumdadır. Bu nedenle bazı kripto para arz eden şirketlerin kayıpları büyük ölçektedir.

Bu gelişmelerin ardından 12/03/2023 Pazar günü New York eyaleti mali hizmetler otoritesi 89 milyar dolar mevduatı bulunan ve SILIKON VALLEY BANK’a benzer şekilde mevduatının yüzde 90’ı garanti altında olmayan Signature Bank’ın da kapatılmasına, FDIC yönetiminde kayyum atanmasına ve satışı için görüşmelerin yapılmasına karar vermiştir. FDIC, iflas eden Signature Bank’ın New York Community Bankası’nın yan kuruluşu Flagstar tarafından satın alınmasına ilişkin anlaşma yapıldığını bildirmiştir.

Fed ve ABD Hazine Bakanlığı tarafından bankalara mevduat sahiplerinin fonlarına ulaşılabilmesi için acil finansman köprüsü açılmıştır.

ABD otoritelerinin bu adımı sistematik riskin resmen kabul edilmesi olarak algılanınca pazartesi günü de dünya genelinde bankacılık sektörü hisselerinde düşüşler devam etmiştir.

Haftanın ilk işlem gününde ABD açılış öncesi First Republic Bank hisseleri yüzde 70, Western Alliance Bancorporation yüzde 65, PacWest Bancorp yüzde 42 değer kaybetmiştir.

Girişimcilik sermayesinde özel bir yeri olan SVB, bu alana girmek isteyen bankalar tarafından parça parça ya da bir bütün olarak satın alınacaktır. SVB’nin İngiltere biriminin kurtarılması için İngiliz bankalarına süre verilmiş olup Barclays ve Lloyds gruplarının SVB’nin İngiltere birimiyle acil bir devir anlaşması için görüşmeler yapıldığı söylenmekte ise de HSBC’nin devraldığı yönünde haberler de yapılmaktadır. Silicon Valley Bank UK’de mevduatı bulunanların mevduatlarına erişebilecekleri belirtilmektedir. 10 Mart itibariyle SVB UK’in borcunun 5,5 milyar sterlin, mevduatlarının yaklaşık 6,7 milyar sterlin civarında olduğu söylenmektedir. ABD’nde ise JP Morgan’ın satın alma için bir adım önde olduğu bildirilmektedir.

ABD Başkanı Joe Biden’ın yaptığı açıklamalar bankacılık sektöründe denetimi artıracak bazı adımlar atılabileceğine işaret etmektedir. 2008 krizinin sonrasında ABD finans piyasalarında sıkılaştırma düzenlemeleri, Dodd-Frank yasaları olarak bilinen bir takım yasal düzenlemeler ile yapılmıştır. 2008 krizi sonrası bankaların 50 milyar dolar varlıkla denetime girmesini öngören Dodd-Frank yasası eski ABD Başkanı Donald Trump zamanında Cumhuriyetçiler tarafından gevşetilmiş ve bu eşik 250 milyar dolara yükseltilmiştir. Şu anda sorun yaşayan birçok bankanın toplam varlıkları 250 milyar doların altındadır. Stanford Üniversitesi’nden finans profesörü Anat Admati, son birkaç yılda otoritelerin bankacılık sisteminin daha kırılgan hale gelmesine izin verdiğini söylemektedir. SVB’nin iyi bir risk yönetimi olmamasının bu durumun bir sonucu olduğu düşünülmektedir.

SVB’nin iflası, genellikle iki temel faktöre odaklanılarak açıklanmaktadır: faiz oranı riski ve yüksek oranda sigortasız mevduata dayalı likidite riski. Ancak, sorunun kökleri daha derinlerde yatmaktadır.

  1. Odaklanmış İş Modeli ve Sigortasız Mevduatlar: SVB, kuruluşundan itibaren startup şirketlerin ihtiyaçlarına odaklanmıştır. Temel stratejisi, özellikle girişim sermayesi tarafından finanse edilen işletmelerden mevduat toplamak ve VC firmalarına finansman sağlamak olmuştur. Bankanın müşterileri büyük ölçüde kurumsal firmalar, risk sermayesi şirketleri, kripto para şirketleri ve startup’lardan oluşmaktaydı. Pandeminin ilk aşamalarındaki hızlı büyüme döneminde mevduatları önemli ölçüde artmıştır. Ancak, bu müşteri tabanının bir sonucu olarak, bankanın mevduatlarının büyük bir kısmı sigorta kapsamında değildi. Resmi verilere göre, 179 milyar dolarlık toplam mevduatın yüzde 89’u 250 bin dolarlık FDIC limitinin üzerindeydi ve dolayısıyla sigortasızdı. Bu durum, finansal sıkıntı belirtileri ortaya çıktığında, mevduat sahiplerinin paralarını hızla çekme eğilimini (“bank run”) tetikleyerek bankayı aşırı kırılgan hale getirmiştir.
  2. Faiz Oranı Riski ve Varlık Yapısı: ABD Merkez Bankası (FED), enflasyonla mücadele amacıyla Mart 2022’den itibaren faiz oranlarını artırmaya başlamıştır. Bu faiz artışları, bankaların varlıklarının değerini düşürürken, yükümlülüklerinin maliyetini artırmıştır. SVB, bilançosunda önemli miktarda uzun vadeli tahvil tutuyordu. Bu tahviller, “vadeye kadar elde tutulacak” (Held-to-Maturity- HTM) ve “satılmaya hazır” (Available-for-Sale- AFS) menkul kıymetler olarak sınıflandırılmıştı. Faiz oranları yükseldikçe, bu tahvillerin piyasa değeri düşmüş, özellikle HTM kategorisindeki menkul kıymetlerde önemli gerçekleşmemiş (unrealized) zararlar ortaya çıkmıştır. Bankanın uzun vadeli varlıkları (tahviller) ile kısa vadeli mevduat yükümlülükleri arasındaki vade uyumsuzluğu (maturity mismatch), mevduat çıkışlarını karşılamak için bu varlıkların piyasa değeri altında satılmasını gerektirmiş ve gerçekleşmiş (realized) zararlara yol açmıştır. Bankanın tahvil pozisyonlarından 1,8 milyar dolar zarar ettiğini ve 2 milyar dolarlık sermaye artırımı yapacağını duyurması, piyasada paniği tetiklemiştir.
  3. Risk Yönetimi ve Düzenleyici Gözetimdeki Yetersizlikler: SVB’nin çöküşü, bankanın risk yönetimi uygulamalarındaki ciddi yetersizlikleri ortaya koymuştur. FED, 2019’dan itibaren bankadaki zayıflıkları tespit etmiş, endişelerini defalarca dile getirmiş ve 2021 yılında yapılan incelemede “ciddi zayıflıklar” bulunduğunu belirtmiştir. San Francisco FED tarafından Temmuz 2022’de yapılan tam bir denetim incelemesi, bankayı yönetişim ve kontroller açısından yetersiz olarak derecelendirmiş ve kısıtlamalar getirmiştir. Ancak, banka bu güvenlik açıklarını düzeltmek için yeterli önlemleri almamıştır. Bazı kaynaklar, bu durumun gevşetilen düzenleyici çerçevelerin bir sonucu olduğunu öne sürmektedir.
  4. Düzenleyici Çerçevenin Gevşetilmesi: 2008 küresel finansal krizinin ardından çıkarılan Dodd-Frank Yasası, bankacılık sistemindeki riski azaltmayı hedeflemişti. Ancak, 2018 yılında bazı hükümet girişimleriyle bu yasanın belirli hükümleri, özellikle küçük ve orta ölçekli bankalar için gevşetilmişti. Daha sıkı denetim ve stres testi gibi gerekliliklerin varlık eşiği 50 milyar dolardan 250 milyar dolara yükseltilmişti. SVB’nin CEO’sunun da bu değişikliği talep edenler arasında olduğu belirtilmiştir. Çöküş anında sorun yaşayan bankaların birçoğunun varlıkları bu yeni eşiğin altındaydı. Bu durum, bazı otoritelerin ve analistlerin, Dodd-Frank’ın zayıflatılmasının son krizde rol oynadığını iddia etmesine yol açmıştır. Öte yandan, Bank Policy Institute gibi büyük bankaları temsil eden kuruluşlar, başarısızlıkların ana sebebinin yönetim ve gözetim yetersizlikleri olduğunu savunmuştur.
  5. Tetikleyici Olaylar: SVB’nin tahvil zararlarını ve sermaye artırımı ihtiyacını duyurması ve kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in bankanın notunu düşürebileceği yönündeki bilgiler, mevduat sahiplerinin panikleyerek bir günde 42 milyar dolar çekmesine neden olmuş. Bu likidite krizi, bankanın yükümlülüklerini yerine getiremez duruma gelmesiyle sonuçlanmıştır.

SVB İflasının Etkileri ve Bulaşıcılık (Contagion)

SVB’nin ardından Signature Bank ve kripto bankası Silvergate de çökmüştür. Duyuru, bankanın gerçek zamanlı takas hizmeti olan Silvergate Exchange Network’ü (SEN) durduracağını açıklamasından günler sonra gelmiştir. 3 Mart’ta Silvergate, ABD Adalet Bakanlığı’nın (DOJ) soruşturmasıyla karşı karşıya olduğunu ve bir denetim raporu sunacağını bildirmiştir. Bankanın sıkıntıları, aylardır süren mücadele sonunda 8 Mart’ta tasfiye duyurusuyla doruğa ulaşmıştır.

Kasım 2022’de FTX’in çöküşünden bu yana, banka hisse senedi fiyatı %94’ün üzerinde değer kaybetmiştir. En önemli 24 saatlik kayıp, 1 Mart ile 2 Mart arasında NASDAQ listesindeki %57 düşüş ile kaydedilmiştir. Silvergate, çoğu büyük kripto şirketine ve borsaya finansal hizmetler sağlayarak kripto piyasasının belkemiği olarak hizmet verdiğinden, haberler kripto piyasasında şok dalgaları göstermiştir. Toplam kripto piyasası değeri 1 trilyon doların altına gerilemiştir. Azalan işlem hacimleri ve artan döviz çekme işlemleri, yatırımcı duyarlılığının her gün kötüleştiğine işaret etmektedir.

Kripto şirketlerine hizmet sağlamaya odaklanan bir başka büyük ABD bankası olan Signature Bank, şubat ayının başından bu yana stoklarında %34’ün üzerinde düşüş görmüştür. SBNY, 7 Mart ile 8 Mart arasında %12’lik bir kayıp bildirmiş olup, bu, kripto mevduatları toplam mevduatlarının yalnızca %15’ini oluşturan banka için önemli bir kayıp durumundadır. Banka ayrıca müşterileri adına kripto destekli borç verme veya kripto para birimleri tutmaktadır. Ayrıca LedgerX ve Coinbase dahil olmak üzere Silvergate’ten ayrılan birkaç büyük müşteriyle anlaşma imzalamıştır.

Moody’s, Avrupa bankalarının, SVB ile benzer şekilde tahvillerini zararına elden çıkarmak zorunda kalmasının söz konusu olmadığını belirtmiştir. Bankaların elindeki tahvillerin üçte birinin vadesinin gelecek iki yıl içerisinde dolacağı, böylece varlık satma ihtiyacının da azalacağı kaydedilmiştir. Bankaların sağlam likidite ve finansman profillerine, nakit varlıklarına ve istikrarlı mevduat tabanlarına dayanarak büyük Avrupa bankalarının, tahvillerini zararına satma olasılığına karşı genel olarak iyi bir konumda olduğu belirtilmiştir.

ABD’de yaşanan bankacılık kriziyle beraber küresel piyasalarda oynaklığın arttığı görülmektedir. SVB’nin iflası sonrası domino etkisi oluşabileceğine dair endişelerin artması ve ABD ekonomisinde durgunluk yaşanacağına dair beklentilerle petrol fiyatlarında kayıplar artmıştır. Brent petrolün varil fiyatında günlük kayıp yüzde 5’i aşmıştır.

Domino etkisi, yapılan onca açıklamanın hilafına Avrupa’ya sıçramış görünmektedir. İsviçre’nin en büyük bankalarından Credit Suisse yine bir İsviçre Bankası UBS tarafından satın alınarak kurtarılmıştır.

Sonuç olarak, 620 milyar dolar civarında riske maruz değer tahmini yapılan ABD finans piyasalarındaki sorunlar az veya çok bütün Dünya finans piyasalarını etkilemektedir. Son iki yüzyılda yapılan finans deregülasyonları hep krizlere sebep olmuştur. Son yaşananlar da bunun tipik örneklerindendir. Gevşetilen Dodd-Frank yasaları bu durumun başlıca sebeplerindendir. Bu krizlerin diğer bir sonucu ise büyük finans yapılarının çöküşteki bu kurumları satın alarak daha da büyümeleri ve finans oligarkları oluşturmalarıdır.

SVB’nin çöküşü, finansal sistemde hızla yayılan bir etki yaratmıştır:

  1. Sektörler ve Müşteriler Üzerindeki Etki: SVB, teknoloji ve startup ekosistemi için kilit bir bankaydı. İflas, Roku, Roblox, Vimeo, Rippling, Vox Media ve BuzzFeed gibi şirketler ile 1.500’den fazla iklim değişikliğiyle ilgili teknoloji startup’ını etkilemiştir. Ayrıca, Kaliforniya ve Oregon şarap endüstrisi, uygun fiyatlı konut projeleri ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar da etkilenenler arasındaydı. Bankanın risk sermayesi ve kripto müşterileri de büyük kayıplarla karşılaştı.
  2. Finansal Sistem Üzerindeki Etki ve Domino Etkisi: SVB’nin iflası, diğer bankalarda da baskı oluşturmuştur. Kısa süre sonra, benzer şekilde yüksek oranda sigortasız mevduatı olan Signature Bank ve kripto odaklı Silvergate Bank da sorun yaşamış ve kapanmıştır. First Republic Bank, Western Alliance Bancorporation ve PacWest Bancorp gibi diğer bölgesel bankaların hisse senetlerinde de önemli düşüşler yaşanmıştır. Bu durum, finansal sistemde bir bulaşıcılık (contagion) endişesini artırmıştır. Kaynaklar, bankanın sigortasız mevduatlara olan yüksek bağımlılığı ile hisse senedi getirileri arasında negatif bir ilişki olduğunu ve HTM varlıklarındaki gerçekleşmemiş zararların da etkili olduğunu göstermektedir. Yatırımcılar, özellikle orta ölçekli bankaların kırılganlıklarının ve düzenlemelerdeki gevşemenin farkına varmış ve en büyük “sistematik” bankalara doğru “kaliteye uçuş” (flight-to-quality) eğilimi göstermişlerdir. Küresel piyasalarda oynaklık artmış, Avrupa’ya sıçrayan etkilerle Credit Suisse’in UBS tarafından devralınması gibi gelişmeler yaşanmıştır.
  3. Düzenleyici Müdahaleler: ABD otoriteleri (Hazine, FED, FDIC) sistemik riskin yayılmasını önlemek amacıyla hızla harekete geçmiştir. “Sistemik risk istisnası” (systemic risk exception) invoked edilerek, SVB ve Signature Bank’taki tüm mevduatlar (sigortalı ve sigortasız dahil) garanti altına alınmıştır. FDIC’nin bu adımı, diğer sigortalı ABD bankalarına yaklaşık 35 milyar dolara mal olmuştur. FED, bankalara acil finansman sağlamak için yeni bir Banka Vadeli Finansman Programı (Bank Term Funding Program- BTFP) oluşturmuştur. Bu adımlar, bir kurtarma paketi (bailout) olarak tanımlanmamış, mevduat sahiplerinin korunmasına odaklanıldığı vurgulanmıştır. FDIC, iflas eden bankaların varlıklarının veya bölümlerinin satışını organize etmiştir. Örneğin, SVB’nin Birleşik Krallık birimi HSBC tarafından devralınmıştır.

Çıkarılması Gereken Dersler ve Geleceğe Yönelik Öneriler

SVB’nin çöküşü, finansal istikrarın sağlanması ve gelecekte benzer krizlerin önlenmesi için önemli dersler sunmaktadır.

  1. Banka Yönetimi ve Risk Yönetimi: SVB vakası, etkili risk yönetimi uygulamalarının banka sağlığı için ne kadar kritik olduğunu bir kez daha göstermiştir. Özellikle faiz oranı riski ve likidite riskinin doğru bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir.
  2. Banka Sermaye Yapısı: Mevcut analizler, bankaların finansal sıkıntıya düşme olasılığını azaltmak için şu anda finanse edilenden çok daha fazla özsermayeye ihtiyaç duyduğunu öne sürmektedir. Daha fazla özsermayeye sahip bankaların finansal sıkıntıya girme eğiliminde olmadıkları belirtilmiştir. Yazarlar, banka sermayesinin maddi özsermaye ve piyasa değeri kullanılarak kalibre edilmesi ve toplam varlıkların en az %20’si olması gerektiğini önermektedir (mevcut düzenlemedeki risk temelli varlıklar yerine). Bu öneri, bankanın özsermaye değerinin sıfıra yaklaşması durumunda yöneticilerin aşırı risk alma eğiliminden kaynaklanan ahlaki tehlikeyi (moral hazard) azaltmaya yardımcı olabilir.
  3. Yönetici Ücret Yapısı ve Teşvikler: Banka yöneticilerinin ücret programlarının, özellikle teşviklerin aşırı risk almaya yol açıp açmadığı küresel finans krizinden bu yana tartışılan bir konudur. SVB’nin CEO’larının, banka zor duruma düşmeden önce önemli miktarda özsermaye hissesi sattığı ortaya çıkmıştır. Yazarlar, üst düzey banka yöneticileri için teşvik tazminatının yalnızca kısıtlı hisse senedi ve kısıtlı hisse senedi opsiyonlarından oluşmasını ve yöneticinin görevden ayrıldıktan sonra hisseleri veya opsiyonları belirli bir süre (örneğin 1-3 yıl) satamamasını veya kullanamamasını önererek “Kısıtlanmış Özsermaye” (Restricted Equity) adı verilen bir yapıyı savunmaktadır. Bu yapının, yöneticilerin dikkatini uzun vadeli performansa odaklayacağı ve yüksek riskli yatırımlardan caydıracağı iddia edilmektedir.
  4. Düzenleyici Gözetim ve Çerçeve: SVB vakası, orta ölçekli bankalara yönelik kuralların yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Gevşetilen Dodd-Frank düzenlemelerinin rolü üzerindeki tartışma devam etmektedir. Bazı görüşler, düzenleyici otoritelerin bankacılık sisteminin daha kırılgan hale gelmesine izin verdiğini belirtmektedir. İflas, post-2008 düzenleyici reformların etkinliğindeki yetersizlikleri de göstermiştir.
  5. Mevduat Sigortası Sınırları: SVB’deki yüksek oranda sigortasız mevduat, banka çöküşünün hızlanmasında kritik rol oynamıştır. Sigortasız mevduatların gelecekteki çekişini önlemek için “sınırsız mevduat sigortası” önerileri getirilmiş olsa da bu yaklaşımın hükümet için sınırsız risk ve bankalar için daha yüksek prim gibi maliyetleri bulunmaktadır. Kaynaklar, bankaların daha fazla özsermaye finansmanı ve uygun yönetici ücret yapısının, banka hücumu olasılığını son derece düşük hale getirerek sınırsız mevduat sigortası ihtiyacını ortadan kaldırabileceğini öne sürmektedir.

Sonuç

Silikon Vadisi Bankası’nın çöküşü, modern bankacılık sisteminin karmaşıklığını ve potansiyel zayıflıklarını gözler önüne seren önemli bir olaydır. Aşırı odaklanmış bir iş modeli, yüksek oranda sigortasız mevduat, artan faiz oranlarının varlık değerleri üzerindeki olumsuz etkisi ve yetersiz risk yönetimi uygulamaları gibi faktörlerin bir araya gelmesi, hızla yayılan bir banka hücumunu tetiklemiş ve bankanın iflasına yol açmıştır. Bu iflasın etkileri, finansal sistemde bulaşıcılığa neden olmuş, diğer bankaları etkilemiş ve dünya genelindeki piyasalarda endişeleri artırmıştır.

ABD otoriteleri, sistemik riskin yayılmasını önlemek için mevduatları garanti altına almak ve acil likidite sağlamak gibi kararlı adımlar atmıştır. Ancak, SVB vakası, post-2008 düzenlemelerinin etkinliği ve özellikle orta ölçekli bankaların gözetimi konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirmiştir.

Bu krizden çıkarılması gereken temel dersler arasında, banka sermayesinin güçlendirilmesi, yönetici teşviklerinin uzun vadeli performansı ve hissedar çıkarlarını yansıtacak şekilde yeniden yapılandırılması ve bankaların risk yönetimi mekanizmalarının derinlemesine gözden geçirilmesi yer almaktadır. Gevşetilmiş düzenlemelerin rolü üzerindeki devam eden analizler, gelecekteki finansal istikrar için daha sağlam bir düzenleyici çerçeve oluşturulmasına rehberlik edecektir. SVB vakası, finansal aktörler ve düzenleyiciler için, beklenmedik piyasa hareketleri ve kurumsal zayıflıkların potansiyel olarak geniş çaplı sistemik risklere yol açabileceği gerçeğini hatırlatan kritik bir uyarı niteliğindedir. Bu vaka, bankacılık sektöründeki risklerin sürekli olarak izlenmesi, değerlendirilmesi ve yönetilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir