FEDEK MESELESİ VE MEZHEPSEL YANSIMALARI: SÜNNİ VE Şİİ PERSPEKTİFLER
Giriş
Hz. Peygamber’in vefatından kısa bir süre sonra İslam toplumunda ortaya çıkan fikri ve siyasi ihtilaflara yön veren en önemli hadiselerden biri, şüphesiz Fedek meselesi olmuştur. Vaktiyle Hz. Peygamber’in tasarrufunda bulunan Fedek arazisiyle ilgili olarak Hz. Ebubekir ile Hz. Fatıma arasında yaşanan tartışmalar, İslam dünyasının iki büyük ekolü olan Sünni ve Şii Müslümanlarca farklı şekillerde değerlendirilmiş ve tarih boyunca süregelen bir tartışma konusu haline gelmiştir. Bu tartışmalar günümüz Müslümanlarını dahi meşgul etmekte ve hala fikri ve siyasi ayrılıklara yol açabilmektedir.
Bu makale, Fedek hadisesinin detaylarını, Sünni ve Şii rivayetlerdeki farklılık ve ortak noktaları ele almayı amaçlamaktadır. Hz. Peygamber’in mirası bağlamında Fedek’in statüsü, Hz. Fatıma’nın miras ve hediye iddiaları, halifelerin Fedek üzerindeki tasarrufları ve bu arazinin mezhepsel ideolojiler açısından kazandığı anlam incelenecektir. Konunun, tarihi bir sorun olmaktan ziyade, erken dönem İslam toplumunun ayrışmasındaki ideolojik bir araç olarak nasıl sembolik bir anlam alanına dönüştüğü de ortaya konulacaktır.
Fedek Arazisinin Konumu ve Tarihsel Arka Planı
Fedek, günümüzde Hâit olarak bilinen, Medine’ye yaklaşık 150-160 km uzaklıkta, Medine ile Hayber arasında yer alan eski ve oldukça bereketli topraklara sahip bir Yahudi köyüdür. Hicretin yedinci yılında, Hayber’in fethinden sonra, Fedek halkı İslam ordusuyla savaşmak yerine Hz. Peygamber’e elçi göndererek barış yapmayı teklif etmiştir. Bu anlaşma sonucunda, Fedek topraklarının yarısı Hz. Peygamber’e bırakılmış, diğer yarısı ise Yahudilerde kalmıştır. Fedek’in savaş yapılmaksızın Müslümanların tasarrufuna girmiştir.
İslam savaş ve maliye hukukunda, savaşılmaksızın ve anlaşma sonucu elde edilen topraklara veya mallara “fey” denir. Haşr Suresi’nin 6. ve 7. ayetleri, fey kavramına dini anlamını ve kullanım alanını kazandırmıştır. Bu ayetlere göre, Allah’ın düşmanlardan Resulüne verdiği mallar (fey), Allah’a, Resul’e, ona akraba olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalan yolculara aittir. Bu nedenle, Fedek arazisi de Hz. Peygamber’in şahsi mülkü (safiyy) olarak kabul edilmiş ve mücahitler arasında taksim edilmemiştir.
Hz. Peygamber, Fedek arazisinden elde edilen gelirleri kendi ailesinin ve Haşimoğulları’nın geçimini sağlamanın yanı sıra, Müslüman fakirlerin, miskinlerin ve yolcuların ihtiyaçlarını gidermek için kullanmıştır. Bazı rivayetlere göre, Beni Nadîr’den edinilen malları acil ihtiyaçları için ayırırken, Fedek’i misafir ve yolculara tahsis etmişti. Hayber topraklarını ise üçe bölmüş; ikisini Müslümanlar arasında paylaştırmış, bir parçasını da kendisi ve ailesinin ihtiyaçlarına ayırmış, artanı ise Muhacirlerin fakirlerine vermiştir.
Fedek Hadisesi: Hz. Ebubekir ve Hz. Fatıma Arasındaki Tartışma
Hz. Peygamber’in vefatından sonra, Fedek arazisinin mülkiyeti ve geliri konusunda tartışmalar başlamıştır. Hz. Peygamber’in eşleri, Hz. Fatıma ve Hz. Abbas gibi varisleri, mirastan paylarını almak üzere ilk halife Hz. Ebubekir’e başvurmuşlardır.
Hz. Ebubekir’in Tutumu ve Dayanağı
Hz. Ebubekir, Hz. Fatıma ve Hz. Abbas’ın miras taleplerini, Hz. Peygamber’den işittiğini söylediği “Biz peygamberler miras bırakmayız, bizim bıraktıklarımız sadakadır” hadisine dayanarak reddetmiştir. Bu hadisin hükmü gereğince, Hz. Ebubekir, kendi kızı Hz. Aişe’ye ve Hz. Peygamber’in diğer eşlerine de Fedek arazisinden pay vermemiştir. Hz. Ebubekir, Peygamber’in vefatından sonra onun velisi olarak malların yönetimini devraldığını ve bu malları Hz. Peygamber’in sağlığındaki uygulamalarına uygun olarak kullanacağını belirtmiştir. Yani, bu malların gelirlerinin kamu yararı için harcanmaya devam edileceğini vurgulamıştır.
Hz. Fatıma’nın İddiaları ve Şahitleri
Hz. Fatıma’nın Fedek konusundaki talepleri iki ana iddia etrafında şekillenmiştir:
- Miras Hakkı İddiası: Hz. Fatıma, genel miras hükümlerine göre Hz. Peygamber’in mirasçılarına pay düşmesi gerektiğini savunmuştur. Bu bağlamda, Kur’an’daki Hz. Süleyman’ın Hz. Davud’a mirasçı kılındığı ve Hz. Zekeriyya’nın kendisine varis olacak bir evlat istediği ayetleri delil olarak sunulmuştur.
- Hediye İddiası: Hz. Fatıma, Hz. Peygamber’in Fedek’i hayattayken kendisine bağışladığını (hediye ettiğini) iddia etmiştir. Bu iddiayı desteklemek için İsra Suresi 26. ayeti (“Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya hakkını ver, fakat saçıp savurma.”) zikredilmiştir. Şii kaynakları, bu ayet nazil olduğunda Hz. Peygamber’in Fedek’i Hz. Fatıma’ya verdiğini belirtirler.
Hz. Fatıma, hediye iddiasını kanıtlamak için şahitler getirmiştir. Bazı rivayetlerde Hz. Ali ve Ümmü Eymen’in şahitlik ettiği belirtilir. Diğer kaynaklarda Ümmü Eymen ve Rabah (Hz. Peygamber’in azatlısı) zikredilirken, bazı Şii kaynaklarda Hz. Ali, Ümmü Eymen, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in şahitlik ettiği de geçer. Ancak Hz. Ebubekir, bu şahitlikleri yetersiz bularak iki erkek veya bir erkek iki kadın şahit gerektiğini söyleyerek talebi reddetmiştir. Şii kaynaklara göre, Hz. Ebubekir’in şahitlikleri kabul edip belge hazırladığı, ancak Ömer’in belgeyi yırtarak engellediği de rivayet edilmiştir.
Hz. Fatıma’nın Kırgınlığı ve Vefatı
Fedek meselesi, Hz. Fatıma’da ciddi bir kırgınlık oluşturmuştur. Sünni kaynakların bir kısmına göre Hz. Fatıma, Hz. Ebubekir’e gazaplanmış ve vefat edene kadar onunla konuşmamıştır. Hz. Fatıma’nın, Hz. Peygamber’in vefatından sonra altı ay yaşadığı ve geceleyin, Hz. Ebubekir’e haber verilmeden defnedildiği de aktarılır. Bu durum, Şii ve Sünni rivayetlerin çoğunluğunda ortak bir nokta olarak yer alır. Ancak, bazı Sünni rivayetlerde Hz. Fatıma’nın Hz. Ebubekir’in kararından razı olduğu ve konuyu bir daha gündeme getirmediği de iddia edilmiştir.
Sünni ve Şii Yaklaşımlarının Karşılaştırmalı Analizi
Fedek hadisesi, her iki mezhebin temel görüşlerini ve bu olaya yükledikleri anlamları açıkça ortaya koymaktadır:
Sünni Yaklaşım
Sünni kaynaklar, “Biz peygamberler miras bırakmayız, bizim bıraktığımız sadakadır” hadisinin sıhhatini kabul ederler. Bu hadisin sadece Hz. Ebubekir tarafından değil, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Aişe, Ebû Hüreyre ve diğer birçok sahabe tarafından da rivayet edildiği belirtilir. Bu nedenle, Hz. Ebubekir’in Fedek konusunda verdiği kararın, Hz. Peygamber’in talimatına uygun ve isabetli olduğu savunulur.
Sünni görüşe göre, Hz. Peygamber’in mal varlığı (Fey ve ganimetlerin beşte biri gibi) kamu malıydı ve gelirleri Müslümanların ihtiyaçlarına, yolculara ve ailesinin nafakasına harcanırdı. Hz. Ebubekir, bu uygulamayı sürdürmüş ve Hz. Fatıma da dahil olmak üzere Hz. Peygamber’in tüm yakınlarının ihtiyaçlarını devlet sorumluluğunda karşılamıştır. Hz. Peygamber’in miras bırakmaması, onun sıradan bir Müslüman ferdi gibi miras hukukuna tabi olmadığına, ona özgü özel bir uygulamanın gerektiğine inanılmasından kaynaklanır.
Önemli bir nokta, ilk dört halifenin (Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali) Fedek’in statüsünü değiştirmemiş olmasıdır. Hz. Ali’nin dahi kendi hilafeti döneminde Fedek’i Hz. Fatıma’nın çocuklarına iade etmemesi, Sünni görüşe göre, önceki halifelerin kararının isabetli olduğunun bir kanıtıdır.
Şii Yaklaşım
Şii ekolü, “Biz peygamberler miras bırakmayız” hadisinin geçerliliğini reddeder. Onlara göre bu hadis, Hz. Ebubekir tarafından uydurulmuş ve Hz. Fatıma’nın miras hakkını elinden almak, Hz. Ali’nin iktisadi gücünü zayıflatmak ve böylece hilafet makamı için mücadele etmesini engellemek amacıyla kullanılmıştır. Şia için Fedek, Hz. Peygamber’in mirasından ziyade, Hz. Fatıma’ya yapılan bir hediye olarak ele alınır. Onlar, Kur’an’da peygamberlerin (Hz. Davud ve Hz. Zekeriyya gibi) miras bıraktığına dair ayetlerin olduğunu ve bunun maddi miras olduğunu savunurlar.
Şii kaynaklar, Fedek’in gasp edilmesinin “Ehl-i Beyt’e zulüm edildi” söylemindeki mağduriyet edebiyatının önemli bir ögesi olduğunu ve Fedek’in siyasi ve ideolojik bir araç haline dönüştürüldüğünü vurgularlar. Onlar için Fedek, Hz. Peygamber’in vasisi ve imamı olarak görülen Hz. Ali’nin ailesine karşı yapılan bir haksızlığın sembolüdür. Hz. Ali’nin kendi hilafeti döneminde Fedek’i iade etmemesi ise, Şii rivayetlerde, “Ehl-i Beyt’in başkalarının haklarını almak için çalıştığı ancak kendilerinden zulümle alınan hakları geri almaya çalışmadığı” şeklinde yorumlanmıştır.
Fedek’in Sonraki Halifeler Dönemindeki Statüsü
Raşid Halifeler Dönemi: İlk halife Hz. Ebubekir döneminde kamulaştırılan Fedek, sonraki halifeler döneminde de büyük ölçüde bu statüsünü korumuştur. Hz. Ömer, Fedek Yahudilerini Suriye’ye göç ettirmiş ve kalan kısmı da değer biçerek kamulaştırmıştır. Gelirleri kamu giderleri ve Peygamber ailesinin ihtiyaçları için harcanmaya devam etmiştir. Hz. Osman döneminde Fedek arazisinin ikta (işletme hakkının belirli bir gelir karşılığında devredilmesi) olarak verildiği söylenmekle birlikte, bu bilgi net değildir. Hz. Ali döneminde ise Fedek’in statüsünde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.
Emevi ve Abbasi Dönemleri: Emeviler ve Abbasiler döneminde Fedek, siyasi bir araç olarak kullanılmıştır. Emevi halifesi Muaviye b. Ebu Süfyan, Fedek’i Mervan b. Hakem’e ikta olarak vermiş, bu durum Mervan’ın oğullarına ve torunlarına intikal etmiştir. Ancak, Ömer b. Abdülaziz, Fedek’i tekrar eski haline döndürerek Hz. Peygamber’in ailesine iade etmiştir. Bu, Ehl-i Beyt lehine atılan önemli bir adım olarak görülmüştür.
Abbasi halifesi Ma’mun döneminde ise Fedek, toplumsal barışı sağlamak ve Şii gruplarla siyasi bir ittifak kurmak amacıyla tekrar Fatıma’nın evlatlarına verilmiştir. Ma’mun, bu kararı bir emirname ile duyurmuş ve önceki halifelerin uygulamalarını zımnen itham etmiştir. Bu hamle, onun Şii grupların yükselen seslerini azaltma ve onları kendi iktidarı etrafında toplama çabasının bir parçası olarak değerlendirilmiştir.
Sonuç
Fedek hadisesi, Hz. Peygamber’in vefatından sonra ortaya çıkan ve İslam toplumunun erken dönemdeki siyasi, hukuki ve mezhepsel ayrışmasında etkili olan kritik bir dönüm noktasıdır. Bu olay, basit bir miras anlaşmazlığının ötesine geçerek, Hz. Peygamber’in mirasının statüsü ve bu mirasta kimin tasarruf sahibi olduğu konusunda derin tartışmalara yol açmıştır.
Tartışmasız ve doğruluğu kesin olan hususlar şunlardır: Fedek gibi fey niteliği taşıyan araziler ve gelirleri, Hz. Peygamber’in vefatından sonra iş başına gelen yöneticinin tasarrufunda olmuştur. Hz. Fatıma, Fedek arazisini Hz. Ebubekir’den miras olarak talep etmiş, ancak bu talebi kabul görmemiştir. Hz. Ebubekir, Hz. Fatıma dahil Hz. Peygamber’in yakınlarını mağdur etmemiş ve Fedek gelirlerinden onların ihtiyaçlarını karşılamıştır. Ayrıca, “Biz mirasçı olmayız, bizim bıraktığımız sadakadır” hadisi sadece Hz. Ebubekir tarafından değil, pek çok sahabe tarafından da nakledilmiştir. Hz. Ali de halife olduğunda Fedek’in statüsünü önceki halifelerin uygulamalarına uygun olarak aynen korumuştur.
Ancak, Fedek arazisinin Hz. Peygamber tarafından Hz. Fatıma’ya hediye edildiği iddiasının kesinliği yoktur; bu konudaki rivayetler çelişkilidir. Hz. Fatıma’nın Fedek meselesi nedeniyle Hz. Ebubekir’e darıldığı ve hayatının sonuna kadar onunla konuşmadığı yönündeki bilgiler de ihtilaflıdır.
Şia ekolü, Fedek meselesini, İmamet doktrinine meşruiyet zemini inşa etme ve Ehl-i Beyt’in mağduriyetini vurgulama çabasının bir parçası olarak kullanmıştır. Bu durum, Fedek’in maddi veya hukuki değerinin ötesinde, sembolik bir anlam kazanmasına neden olmuştur. Dolayısıyla, Fedek Hadisesi, erken dönem İslam tarihinde yaşanan liderlik ve miras tartışmalarının derin mezhepsel ayrılıkların katalizörü haline geldiğini gösteren önemli bir örnektir. Bugün dahi, Fedek’in tartışılıyor oluşu, onun tarihsel ve ekonomik öneminden ziyade, Şia’nın bu tartışmalardan sağladığı ideolojik enerjiden kaynaklanmaktadır.
Kaynakça
Çınar, Bayram. “İdeolojik Bir Araç Olarak Hz. Peygamber’in Mirası ‘Fedek’.” Academic Platform Journal of Islamic Researches (2020).
Tüysüz, Cem ve Hıra, Zehra. “Hz. Muhammed Döneminde Medine’de İktisadî Hayat.” Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı 63 (2018): 447-484.
Diyanet Hadislerle İslam. Hadislerle İslâm Cilt 7, Sayfa 177.
Vikipedi. “Fatıma.”
Wikishia. “Fedek Hadisesi.”
Sorularla İslamiyet. “Hz. Ebu Bekir’in Resulullah’ın mirası olan Fedek arazisini Hz. Fatıma’ya vermemesinin sebebi nedir?”
Altun, İsmail. “Hz. Ebû Bekir ile Hz. Fâtıma Arasında Yaşanan Fedek Meselesine Sünnî ve Şiî Yaklaşımların Analizi.” İslâm Araştırmaları Dergisi, Sayı 27 (2012): 1-27.
Diyanet Haber. “Hz. Peygamber’in Mirası ve Vasiyeti.”
Alevisesi Ehl-i Beyt Forumları. “Resulullah’ın mirası olan Fedek arazisi.”
Hacak, Hasan. “İslâm Hukuk Düşüncesinde Özel Mülkiyet Anlayõşõ.” M.Ü. İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 29 (2005/2): 99-120.

