zebur

ZEBUR NEDİR? DİNLER TARİHİNDE MEZMURLARIN KÖKENİ

Giriş

Zebur, bilinen adıyla Mezmurlar, hem tarihi derinliği hem de içerdiği evrensel insani duygular nedeniyle dünya üzerindeki pek çok inanç sistemi için büyük bir öneme sahiptir. İslamiyet, Musevilik ve Hıristiyanlık gibi büyük tek tanrılı dinlerin kutsal metinleri arasında yer alan Zebur, sadece bir ibadet metni olmanın ötesinde, edebi ve teolojik açıdan da zengin bir mirası temsil eder. Bu kapsamlı inceleme, Zebur’un kökenlerini, farklı dini geleneklerdeki konumunu ve içerdiği temel temaları ele almayı amaçlamaktadır. Özellikle Davut’un Mezmurları olarak da bilinen bu ilahi şiirler koleksiyonu, yüzyıllardır süregelen ruhani arayışlara ve insani deneyimlere ışık tutmaktadır.

I. Zebur‘un Tanımı ve Kökenleri

Zebur, İbranice’de “Mizmor” ve Yunanca’da “Psalmoi” olarak bilinen, Tanah’ın Ketuvim kısmında bulunan Teilim bölümüne Türkçe’de verilen isimdir. Hıristiyanlık’ta ise genellikle Davut’un Mezmurları veya sadece Mezmurlar olarak anılır ve Eski Ahit’te bulunur. Bu metinler, yaklaşık M.Ö. 560 yıllarında yazılmış, ilahi formunda 150 şiirden oluşmaktadır. Çoğu, Musevi geleneğinde büyük önem taşıyan David HaMeleh (Davut) ve Şlomo HaMeleh (Süleyman) tarafından yazılmıştır.

Zebur’un İbranice asıl metni manzum bir yapıya sahiptir. Temelde Allah’ın birliği (tevhid) temeline dayanan dinler döneminin ilk ilahi kitaplarından biridir. Bu kutsal metnin inançlılar için temel amacı, doğruluğu terk eden, ahlaki kaideleri tanımayan, kötülük ve günah içinde yüzen Yahudi kavmine Allah yolunu göstermek için nazil olmasıdır. Zebur ile müstakil bir şeriat (kanun) vaz’edilmemiş, bilakis Hz. Davut, Hz. Musa’nın şeriatı ile amel etmiştir. Başlangıçta İbranice ve İbranî-Ârâmî alfabesiyle yazılan Zebur, Hıristiyanlığın yayılmasının ardından Latinceye çevrilmiştir. Ancak, günümüzde orijinal bir Zebur nüshasının mevcut olduğunu söylemek mümkün değildir.

II. Zebur’un Farklı İnançlardaki Yeri ve Önemi

Zebur, üç büyük tek tanrılı din olan Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet’te farklı şekillerde kabul görmüştür:

  • Musevilik’teki Yeri: Musevilik’te “Teilim” olarak anılan Zebur, Tanah’ın önemli bir bölümüdür. Dinsel törenlerde okunması yaygın bir gelenektir ve her dindar Musevinin kitabı bir haftada tamamlayacak şekilde her gün bir bölümünü okuması teşvik edilir. Bu uygulama, metnin günlük ibadet ve ruhani yaşamdaki merkezi rolünü göstermektedir.
  • Hıristiyanlık’taki Yeri: Hıristiyanlarca da kutsal kabul edilen Zebur, Tanah’taki şekliyle Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit kısmında yer alır. Hıristiyan ve Yahudi gelenekleri arasında Zebur’a ilişkin önemli bir fark, 151. Bölümün varlığıdır; Zebur’a sonradan eklenmiş olan bu bölüm Hıristiyanlarca ve Yahudilerce kabul edilmez. Özellikle Hıristiyanların pazar ayinlerinde Mezmur’dan seçilmiş parçalar okumayı ihmal etmedikleri bilinmektedir. Bu, Zebur’un Hıristiyan ibadet yaşamında da aktif olarak kullanıldığını gösterir.
  • İslamiyet’teki Yeri: İslamiyet’e göre Zebur, Davut peygambere indirilmiş kutsal kitaba verilen addır. İslam inancında, Tevrat ve İncil gibi Zebur’un da zamanla tahrif edildiğine inanılır. Hz. Dâvud’a indirilmiş olan Zebur’da genellikle, O’nun Allah’a yakarışları ve ilâhileri yer almaktadır. Bu durum, Zebur’un özgün mesajının tevhid inancına vurgu yaptığını ve peygamberane bir yakarış ve övgü dili içerdiğini düşündürmektedir.

III. Mezmurlar’dan Tematik Örnekler ve İçerik Analizi

Zebur’un 150 mezmuru, insanlığın Tanrı ile olan ilişkisini, yaşamın zorluklarını, ahlaki ilkeleri ve ilahi adaleti ele alan geniş bir tema yelpazesine sahiptir. Aşağıda, kaynaklarda detayları verilen bazı mezmurların ana temaları incelenmiştir:

  • Mezmur 1: Doğruluğun ve Kötülüğün Yolu Mezmur 1, mutlu ve kutsanmış insanın tanımını yaparak başlar: o insan kötülerin öğüdüyle yürümez, günahkârların yolunda durmaz, alaycıların arasında oturmaz. Aksine, zevkini RAB’bin Yasası’ndan alır ve gece gündüz onun üzerinde derin derin düşünür. Böyle bir kişi, akarsu kıyılarına dikilmiş, meyvesini mevsiminde veren ve yaprağı hiç solmayan bir ağaca benzetilir; yaptığı her işi başarır. Kötüler ise rüzgârın savurduğu saman çöpüne benzer, yargılanınca aklanamaz ve doğrular topluluğunda yer bulamazlar. Çünkü RAB doğruların yolunu gözetir, kötülerin yolu ise ölüme götürür. Bu mezmur, ahlaki bir ikiliği ve ilahi yargının kesinliğini vurgular.
  • Mezmur 2: RAB’bin Egemenliği ve Meshettiği Kral Mezmur 2, uluslar arasındaki kargaşayı ve boş düzenleri sorgulayarak başlar. Dünyanın kralları ve hükümdarları, RAB’be ve O’nun meshettiği krala karşı birleşmiş, “Koparalım onların kayışlarını, atalım üzerimizden bağlarını” derler. Ancak göklerde oturan Rab onlara güler ve eğlenir, sonra öfkeyle uyarır ve gazabıyla dehşete düşürür. RAB, kralını Kutsal dağı Siyon’a oturttuğunu ilan eder ve meshettiği krala miras olarak ulusları, mülk olarak yeryüzünün dört bucağını vaat eder. Bu mezmur, ilahi egemenliğin mutlakiyetini ve Tanrı’nın seçtiği yöneticinin nihai zaferini vurgular.
  • Mezmur 23: RAB Benim Çobanımdır En bilinen mezmurlardan biri olan Mezmur 23, RAB’bin bir çoban gibi kullarına rehberlik ettiğini ve onlara eksiklik bırakmadığını ifade eder. RAB, iman edeni yemyeşil çayırlarda yatırır, sakin suların kıyısına götürür ve içini tazeler. Karanlık ölüm vadisinden geçilse bile kötülükten korkulmayacağını, çünkü RAB’bin yanlarında olduğunu belirtir; O’nun çomağı ve değneği güven verir. Ayrıca RAB’bin düşmanlar önünde sofra kurduğu, başına yağ sürdüğü ve kâsesini taşırdığı söylenir. Mezmur, imanlı kişinin ömrü boyunca iyilik ve sevgiyle izleneceğini ve hep RAB’bin evinde oturacağını vurgular. Bu mezmur, ilahi koruma, rehberlik ve bolluk temasını işler.
  • Mezmur 51: Günah İtirafı ve Merhamet Dileği Mezmur 51, Davut’un Bat-Şeva ile işlediği günahtan sonra peygamber Natan’ın kendisine gelmesi üzerine yazdığı bir yakarıştır. Davut, Tanrı’dan sevgisi ve sınırsız merhameti uğruna kendisine lütfetmesini, isyanlarını silmesini ve suçundan arıtmasını diler. Günahını bildiğini ve sürekli karşısında olduğunu itiraf eder. “Temiz bir yürek yarat, yeniden kararlı bir ruh var et içimde” diyerek ruhsal yenilenme arayışını dile getirir. Bu mezmur, tövbe, ilahi merhamet ve ruhsal saflık arayışı gibi evrensel insani deneyimleri derinlemesine işler.
  • Mezmur 91: Tanrı’nın Koruyuculuğu Mezmur 91, Yüceler Yücesi’nin barınağında oturan ve Her Şeye Gücü Yeten’in gölgesinde barınan kişilerin güvenliğini vurgular. Tanrı’nın avcı tuzağından ve ölümcül hastalıklardan kurtarıcı olduğu belirtilir. İnsanların kanatlarının altına sığınması ve Tanrı’nın sadakatinin bir kalkan olması teması işlenir. Gecenin dehşetinden, gündüz uçan oktan, karanlıkta dolaşan hastalıktan veya öğle kırgınlığından korkulmayacağı vaat edilir. Yanında binlerce kişi düşse bile, imanlı kişiye dokunulmayacağı ve kötülerin cezasını göreceği ifade edilir. Bu mezmur, mutlak ilahi koruma ve güven temasını ele alır.
  • Mezmur 119: Yasanın Yüceliği Zebur’un en uzun mezmuru olan Mezmur 119, Tanrı’nın yasasına, buyruklarına, kurallarına ve öğütlerine duyulan sevgiyi ve bağlılığı detaylı bir şekilde işler. Her bir İbrani alfabesi harfiyle başlayan sekizer mısralık bölümler halinde, yasanın yaşam için bir rehber, bir ışık olduğu vurgulanır. “Sözün adımlarım için çıra, yolum için ışıktır” ifadesi, bu mezmurun temel mesajını özetler. Metin, yasanın bilgeliği, doğruluğu, sevinci, güveni ve kurtarışı nasıl getirdiğini sürekli tekrar ederek, imanın merkezi bir unsuru olarak yasanın önemini pekiştirir.
  • Mezmur 145: RAB’bin Övgüsü Davut’un övgü ilahisi olan Mezmur 145, RAB’bin büyüklüğünü, lütfunu, sevecenliğini ve adaletini yücelten bir metindir. RAB’bin her gün övülmesi gerektiği ve büyüklüğüne akıl ermeyeceği belirtilir. O’nun yaptıkları kuşaktan kuşağa şükranla anılır ve güçlü işleri duyurulur. RAB’bin lütufkâr, sevecen, tez öfkelenmeyen ve sevgisi engin olduğu vurgulanır. Mezmur, RAB’bin düşkünlere destek olduğu, tüm canlıları doyurduğu, davranışlarında adil olduğu ve kendisine yakaran herkese yakın olduğu gibi özelliklerini sıralar. Bu mezmur, Tanrı’nın mutlak yüceliğini ve kullarına karşı gösterdiği sonsuz lütfu över.

Bu mezmurlar, Zebur’un geniş yelpazesini yansıtır; kişisel yakarışlardan toplumsal adalet çağrılarına, ilahi övgülerden tarihi olaylara değin birçok konuyu işler. Mezmur başlıklarındaki “Müzik şefi için”, “Telli sazlarla”, “Ney için”, “Sekiz telli sazlarla”, “Gittit üzerine”, “Şigayon”, “Miktam”, “Maskil”, “Zambaklar makamında” gibi ifadeler, Zebur’un aynı zamanda müzikle icra edilmek üzere yazılmış liturgik bir metin olduğunu göstermektedir.

Bazı mezmurların ise “Didaktik şiir” anlamına gelebilen “Maskil” gibi terimlerle anılması, onların öğretici niteliğini vurgular. Ayrıca, Mezmur 9 ve 10’un, Mezmur 42 ve 43’ün, Mezmur 14 ve 53’ün, Mezmur 40 ve 70’in, Mezmur 31 ve 71’in, Mezmur 57 ve 108’in, Mezmur 96 ve 1Ta.16:23-33’ün, Mezmur 105 ve 1Ta.16:8-22’nin ve Mezmur 106 ve 1Ta.16:34-36’nın benzer veya birleşik olarak anılması, bu metinlerin çeşitli derlemelerde ve farklı zamanlarda farklı bağlamlarda kullanıldığını gösterir.

IV. Günümüz Toplumları İçin Anlamı ve Evrenselliği

Günümüzde Zebur’a tabi bir millet bulunmamakla beraber gerek Yahudiler gerek Hıristiyanlar ibadet ve ayinlerinde dua niyetiyle Zebur’dan parçalar okumaya devam etmektedirler. Bu durum, Zebur’un zaman ve mekânı aşan bir ruhani değer taşıdığını göstermektedir.

Zebur’un sunduğu temel kavramlar, modern toplumlar için de derin anlamlar taşır:

  • Adalet ve Doğruluk Arayışı: Mezmurlar, ilahi adaletin tecellisine olan inancı ve dürüst yaşamın önemini sürekli vurgular. Kötülük yapanların sonunda cezalarını bulacağı ve doğruların yüceltileceği teması sıkça işlenir. Bu, günümüzdeki adalet sistemleri ve etik değerler için hala geçerli bir referans noktasıdır.
  • İlahi Koruma ve Güven: Pek çok mezmur, Tanrı’ya sığınmanın getirdiği güveni ve O’nun her türlü sıkıntıdan kurtarıcı olduğunu ifade eder. Bu, kişisel krizler ve küresel belirsizlikler karşısında ruhsal bir dayanak arayan insanlar için evrensel bir teselli kaynağıdır.
  • Şükran ve Övgü: Mezmurlar, Tanrı’nın yaratıcı gücünü, lütfunu ve mucizevi işlerini sürekli öven metinlerdir. Bu, bireyin ve toplumun yaşamdaki nimetlere karşı şükran duyma ve pozitif bir bakış açısı geliştirme ihtiyacına karşılık gelir.
  • İnsanlığın Yeri ve Değeri: Mezmur 8 gibi metinler, insanın Tanrı karşısındaki konumunu ve O’nun yaratılışındaki özel yerini vurgular. Bu, modern çağda insanın doğa ve evrenle ilişkisini yeniden tanımlama çabalarında rehberlik edebilir.
  • Günah ve Tövbe: Mezmur 51 gibi derin tövbe duaları, insan doğasındaki kusurluluğu kabul etme ve ilahi bağışlanma arayışının evrensel bir ihtiyacı olduğunu gösterir.

Sonuç

Zebur, farklı inançların ortak mirasında önemli bir yer tutan, edebi ve teolojik açıdan zengin bir kutsal kitap bölümüdür. Davut’un Mezmurları olarak da anılan bu ilahi şiirler, insanın Tanrı ile olan derin bağını, yaşamın iniş ve çıkışlarını, adalet ve merhamet arayışlarını sanatsal bir dille ifade eder. Musevilik’ten Hıristiyanlık’a ve İslamiyet’e uzanan geniş bir dini yelpazede kabul görmesi, Zebur’un evrensel mesajının ve ruhani derinliğinin bir kanıtıdır. İçerdiği manzum yapılar, tevhid teması ve ahlaki öğretiler, Zebur’u sadece geçmişin bir yadigârı değil, aynı zamanda günümüz insanı için de rehberlik ve ilham kaynağı kılan bir dini metin konumuna yerleştirmektedir.

Her ne kadar orijinal bir nüshası günümüze ulaşamamış olsa da Zebur’un mesajları, çağlar boyunca inançlıların yüreklerinde yankı bulmaya ve ibadetlerinde yer almaya devam etmektedir. Bu nedenle, Zebur’un incelenmesi, dinler arası anlayışı artırmak ve insanlık ailesinin ortak ruhani köklerini keşfetmek adına büyük bir öneme sahiptir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir