KÜRESEL KRİZLERİN ANATOMİSİ: 1973 PETROL KRİZİ, BRETTON WOODS’UN ÇÖKÜŞÜ VE FİNANSAL RİSK YÖNETİMİ
Giriş
Küresel ekonomi, tarihi boyunca dönemsel krizlerle şekillenmiş ve bu krizler hem uluslararası ilişkileri hem de şirketlerin finansal stratejilerini kökten değiştirmiştir. 20. yüzyılın ikinci yarısına damgasını vuran en önemli olaylardan biri, şüphesiz 1973 Petrol Krizi’dir. Bu kriz, sadece enerji fiyatlarını altüst etmekle kalmamış, aynı zamanda Bretton Woods Sistemi‘nin çöküşüyle birleşerek küresel bir ekonomik durgunluğa ve yüksek enflasyona yol açmıştır. Sanayileşmiş ülkelerin petrole olan bağımlılığı, onları Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliği’nin (OAPEC) ilan ettiği ambargo karşısında savunmasız bırakmıştır. Bu tarihi dönemeç, şirketler ve finansal kurumlar için öngörülemeyen risklerin ne denli yıkıcı olabileceğini göstermiş ve etkin finansal risk yönetimi stratejilerinin bir seçenek değil, bir zorunluluk olduğunu kanıtlamıştır.
Bu blog yazısında, 1973 Petrol Krizi’nin kökenleri, ekonomik ve siyasi sonuçları akademik bir perspektifle incelenecektir. Krizin tetikleyicisi olan Yom Kippur Savaşı ve ABD’nin Bretton Woods sisteminden çekilmesinin etkileri ele alınacaktır. Ardından, bu tür makroekonomik şokların şirketler üzerinde yarattığı kur riski, faiz riski ve piyasa riski gibi temel finansal riskler tanımlanacaktır. Son olarak, günümüz dünyasında şirketlerin bu risklerden korunmak (hedging) amacıyla kullandığı forward, futures, swap ve opsiyon gibi türev araçlar detaylandırılarak, proaktif bir risk yönetim modelinin kurumsal sürdürülebilirlik için önemi vurgulanacaktır. Bu çerçevede, geçmiş krizlerden alınan derslerin, günümüzün karmaşık finansal yapılarında nasıl bir yol haritası sunduğu ortaya konulacaktır.
1. 1973 Petrol Krizi’nin Perde Arkası: Siyasi ve Ekonomik Tetikleyiciler
1973 Petrol Krizi, ani bir olaydan ziyade, birikmiş siyasi ve ekonomik gerilimlerin bir sonucudur. Krizi anlamak için üç temel arka plan dinamiğini incelemek gerekmektedir: OPEC’in kuruluşu, Bretton Woods sisteminin sonu ve Yom Kippur Savaşı.
1.1. OPEC’in Yükselişi ve Petrolün Silah Olarak Kullanılması
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), 1960 yılında ABD ve Hollanda merkezli petrol şirketlerinin baskılarına karşı birleşik bir cephe oluşturmak amacıyla kurulmuştur. 1970’lere gelindiğinde OPEC, petrol üretim seviyelerini belirleme ve Batılı şirketlerden daha yüksek pay talep etme gücüne ulaşarak küresel petrol piyasasında bir kartel haline gelmiştir. Bu güç, siyasi bir silah olarak kullanılmaya hazırdı. Nitekim 23 Ağustos 1973’te Suudi Kralı Faysal ve Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, yaklaşan silahlı mücadelede petrolün bir silah olarak kullanılacağına dair gizli bir antlaşma yapmışlardır.
1.2. Bretton Woods Sisteminin Sonu ve Parasal Belirsizlik
II. Dünya Savaşı sonrasında küresel ekonomik istikrarı sağlamak amacıyla kurulan Bretton Woods sistemi, ABD dolarını altına endeksli tek para birimi olarak tanımlıyordu. Ancak 15 Ağustos 1971’de ABD’nin bu sistemden çekildiğini açıklamasıyla doların değeri dalgalı hale gelmiş ve diğer para birimlerinin değeri düşmüştür. Petrol fiyatları dolar üzerinden belirlendiği için, petrol üreten ülkeler gelirlerinin reel olarak azaldığını gördüler. Buna karşılık OPEC, petrolün fiyatını artık dolara değil, altın değerine göre hesaplayacağını ilan ederek “Petrol Şoku” olarak bilinen sürecin fitilini ateşlemiştir.
1.3. Yom Kippur Savaşı: Krizin Ateşleyicisi
6 Ekim 1973’te Mısır ve Suriye’nin İsrail’e saldırmasıyla başlayan Yom Kippur Savaşı, krizi tetikleyen son olay oldu. Savaş sırasında ABD’nin Nickel Grass Operasyonu ile İsrail’e askeri destek vermesi, Arap ülkeleri için bardağı taşıran son damla oldu. 15 Ekim 1973’te Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliği (OAPEC), ABD ve İsrail’i destekleyen diğer ülkelere petrol ambargosu başlattığını duyurdu. Bu karar, petrol fiyatlarının dört kat artarak varil başına 12 dolara çıkmasına ve 1929’dan beri yaşanan en büyük küresel ekonomik krizlerden birinin başlamasına neden oldu. Ambargo, Batı Avrupa ve Japonya’yı da içerecek şekilde genişletilerek küresel bir enerji krizine dönüştü.
2. Finansal Risklerin Doğuşu: Kur, Faiz ve Piyasa Riski
1973 Petrol Krizi ve Bretton Woods sisteminin çöküşü, dalgalı döviz kurları ve istikrarsız faiz oranları dönemini başlatarak şirketleri daha önce karşılaşmadıkları risklerle yüzleşmek zorunda bıraktı. Bu dönemde ortaya çıkan ve günümüz ekonomisinin de temelini oluşturan üç ana finansal risk türü bulunmaktadır: kur riski, faiz riski ve piyasa riski.
2.1. Kur Riski ve Döviz Dalgalanmaları
Kur riski, döviz kurlarındaki dalgalanmaların bir şirketin mali tablolarını olumsuz etkileme potansiyelidir. Özellikle döviz cinsinden gelir elde eden (ihracatçı) veya gideri olan (ithalatçı) şirketler için bu risk kritik öneme sahiptir. Döviz dalgalanmaları, bir ülkenin faiz oranları, enflasyon oranı, ekonomik büyüme verileri gibi ekonomik göstergelerden, siyasi istikrarsızlık ve merkez bankası müdahaleleri gibi faktörlerden etkilenir. Örneğin, yerel para biriminin değer kaybetmesi ihracatçılar için rekabet avantajı sağlarken, ithalatçıların maliyetlerini artırır. Benzer şekilde, döviz cinsinden borçlanan şirketler, kur artışları karşısında ciddi finansal zorluklar yaşayabilirler.
2.2. Faiz Riski ve Politika Faizinin Rolü
Faiz riski, piyasa faiz oranlarındaki değişikliklerin, bir şirketin borçlanma maliyetlerini veya yatırımlarından elde ettiği gelirleri olumsuz etkilemesi durumudur. Bu risk, özellikle değişken faizli borçları olan veya faiz geliri elde eden şirketler için önemlidir. Merkez bankalarının belirlediği politika faizi, bu riski doğrudan etkileyen en önemli araçtır. Merkez bankaları, enflasyonu kontrol etmek, ekonomik büyümeyi desteklemek ve finansal istikrarı sağlamak için politika faizini kullanır. Politika faizindeki artışlar, kredi maliyetlerini yükselterek tüketim ve yatırım harcamalarını azaltırken; düşüşler ise borçlanmayı teşvik eder. Bu durum, şirketlerin yatırım kararlarından borçlanma stratejilerine kadar geniş bir yelpazede etkili olur.
2.3. Piyasa Riski ve Portföy Yönetimi
Piyasa riski, hisse senedi fiyatları, emtia fiyatları gibi genel piyasa koşullarındaki dalgalanmalar nedeniyle ortaya çıkan risktir. Şirketler, piyasa fiyatlarının beklenmedik şekilde değişmesi durumunda finansal kayıplarla karşılaşabilirler. Bu riskten korunmanın en temel yollarından biri portföy çeşitlendirmesidir. Farklı varlık sınıflarına (hisse senetleri, tahviller, emtialar) yatırım yaparak riski dağıtmak, piyasa riskinin etkisini azaltabilir. Ancak tek başına çeşitlendirme, sistematik riskleri ortadan kaldırmak için yeterli değildir. Bu noktada, daha sofistike korunma (hedging) araçlarına ihtiyaç duyulur.
3. Modern Kalkanlar: Türev Ürünler ile Riskten Korunma (Hedging)
Finansal piyasalardaki belirsizliklerin artması, şirketleri risklerini yönetmek için yenilikçi araçlar aramaya itmiştir. Türev ürünler, değeri başka bir finansal varlığa (dayanak varlık) bağlı olan ve temel olarak riskten korunma (hedging), spekülasyon ve arbitraj amacıyla kullanılan finansal sözleşmelerdir. Bu araçlar, gelecekteki fiyat belirsizliklerine karşı bir nevi sigorta işlevi görürler.
3.1. Vadeli İşlem Sözleşmeleri: Forward ve Futures
Forward (Alivre) sözleşmeleri, bir dayanak varlığın ileriki bir tarihte, bugünden belirlenmiş bir fiyattan alınıp satılmasını sağlayan, genellikle tezgâh üstü (OTC) piyasalarda işlem gören ve taraflara özel olarak düzenlenen anlaşmalardır. Bu sözleşmelerde, taraflardan birinin yükümlülüğünü yerine getirmemesi, yani temerrüt riski (karşı taraf riski) bulunur.
Futures (Vadeli İşlem) sözleşmeleri ise organize borsalarda (Türkiye’de Borsa İstanbul VİOP gibi) işlem gören, standartlaştırılmış forward sözleşmeleridir. Futures piyasalarında, teminatlandırma mekanizması (başlangıç teminatı, sürdürme teminatı) sayesinde temerrüt riski neredeyse tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bu yapı, piyasaların daha güvenli ve şeffaf olmasını sağlar. İthalatçı bir firma kur artışı riskine karşı futures sözleşmesinde uzun (alım) pozisyon alarak; ihracatçı bir firma ise kur düşüşü riskine karşı kısa (satım) pozisyon alarak kur riskini yönetebilir.
3.2. Swap (Takas) Sözleşmeleri
Swap (takas) sözleşmeleri, iki tarafın belirli bir anapara üzerinden, gelecekteki nakit akışlarını önceden belirlenmiş kurallara göre değiştirdiği anlaşmalardır. En yaygın türleri faiz ve döviz swaplarıdır. Örneğin, değişken faizli borcu olan bir şirket, faizlerin artma riskine karşı bir faiz swapı anlaşmasıyla sabit faiz ödemeyi tercih edebilir ve böylece faiz maliyetini sabitleyebilir. Döviz swapları ise farklı para birimleri üzerinden borçlanan şirketlerin karşılaştırmalı üstünlüklerinden faydalanarak daha düşük maliyetle fon sağlamalarına olanak tanır.
3.3. Opsiyon Sözleşmeleri: Hak Veren, Yükümlülük Getirmeyen Araçlar
Opsiyon sözleşmeleri, sahibine (alıcıya) belirli bir prim karşılığında, dayanak varlığı gelecekte belirli bir fiyattan (kullanım fiyatı) alma (call opsiyonu) veya satma (put opsiyonu) hakkı tanıyan, ancak bunu bir zorunluluk haline getirmeyen sözleşmelerdir. Opsiyonu satan taraf ise alıcının hakkını kullanması durumunda yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır. Bu “cayma hakkı” özelliği, opsiyonları forward ve futures sözleşmelerinden ayıran en temel farktır.
Portföy yöneticileri, piyasa düşüşlerine karşı korunmak için koruyucu satım (protective put) stratejisi uygulayabilirler. Bu stratejide, portföydeki dayanak varlık (örneğin hisse senedi) ile birlikte bir satım opsiyonu satın alınır. Bu sayede, dayanak varlığın fiyatı düşse bile kayıplar sınırlanırken, fiyat yükseldiğinde kar potansiyeli korunur. Opsiyonlar, yatırımcılara farklı piyasa beklentilerine (yükseliş, düşüş, durgunluk) yönelik karmaşık stratejiler (pergel, çanak, kelebek vb.) oluşturma esnekliği de sunar.
Sonuç
Tarihsel süreç, ekonomik krizlerin yalnızca yıkıcı değil, aynı zamanda dönüştürücü güçler olduğunu göstermektedir. 1973 Petrol Krizi, Bretton Woods sisteminin çöküşüyle birleşerek modern finansal sistemin temellerini atmış, dalgalı kur ve faiz oranlarının getirdiği belirsizlikleri küresel ekonominin kalıcı bir gerçeği haline getirmiştir. Bu kriz, petrole bağımlı sanayileşmiş ülkelerden bireysel şirketlere kadar her aktör için finansal risk yönetiminin ne kadar hayati olduğunu ortaya koymuştur. Krizin ardından gelişen finansal inovasyonlar, şirketlere bu risklere karşı kendilerini savunma imkânı sunan sofistike araçlar sağlamıştır.
Günümüzde, kur, faiz ve piyasa riskleri, küreselleşen dünyada faaliyet gösteren her işletmenin yüzleşmek zorunda olduğu temel zorluklardır. Bu risklerin etkin bir şekilde yönetilememesi, özellikle KOBİ’ler için yıkıcı sonuçlar doğurabilmektedir. Bu bağlamda, türev ürünler olan forward, futures, swap ve opsiyon sözleşmeleri, sadece spekülatif araçlar değil, aynı zamanda şirketlerin bilançolarını beklenmedik şoklara karşı koruyan stratejik kalkanlardır. Bir ihracatçının döviz kurunu sabitlemek için futures sözleşmesi kullanması, değişken faizli borcu olan bir firmanın swap anlaşması ile maliyetlerini öngörülebilir kılması veya bir portföy yöneticisinin opsiyonlarla piyasa düşüşlerine karşı sigortalama yapması, bu araçların risk yönetimi fonksiyonunun somut örnekleridir.
Sonuç olarak, 1973 Petrol Krizi gibi tarihi olaylardan çıkarılan en önemli ders, finansal geleceğin öngörülemez olduğudur. Ancak bu öngörülemezlik, pasif bir şekilde kabullenilmesi gereken bir kader değildir. Aksine, proaktif ve stratejik bir finansal risk yönetimi yaklaşımıyla, belirsizlikler yönetilebilir hale getirilebilir. Türev piyasalarının sağladığı esnek ve çeşitli korunma mekanizmaları, günümüz şirketlerine geçmişin krizlerinden daha donanımlı bir şekilde çıkma ve sürdürülebilir bir büyüme patikası izleme olanağı tanımaktadır. Bu nedenle, finansal risklerin tanımlanması, ölçülmesi ve yönetilmesi, artık sadece finans departmanlarının bir görevi değil, tüm organizasyonun kurumsal stratejisinin merkezinde yer alması gereken bir disiplindir.
Kaynakça
“1973 Petrol Krizi.” Vikipedi, Özgür Ansiklopedi. Alınma Tarihi: 26 Temmuz 2024. https://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=1973_Petrol_Krizi&oldid=34532339.
“Bretton Woods sistemi.” Vikipedi, Özgür Ansiklopedi. Alınma Tarihi: 26 Temmuz 2024. https://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Bretton_Woods_sistemi&oldid=35637140.
Çabuk, Leyla. Gelişmekte Olan Ülkelerin Finansal Risk Yönetiminde Türev Ürünlerin Kullanımı: Türkiye Örneği. Yüksek Lisans Tezi, Haliç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014.
Erçel, Gazi. Finansal Risk Yönetimi. 6. Yıllık “Global Finance Conference”, Bilgi Üniversitesi, İstanbul, 8 Nisan 1999.
Finrota. Finansal Risk Yönetimi Nedir? Şirketler İçin Uygulamalı Rehber 2025. 4 Nisan 2025. https://www.finrota.com/finansal-risk-yonetimi-nedir-sirketler-icin-uygulamali-rehber.
Saltoğlu, Burak. Türev Araçlar, Piyasalar ve Risk Yönetimi. Sermaye Piyasası Lisanslama Sicil ve Eğitim Kuruluşu A.Ş., 30 Haziran 2024