TÜRKİYE’DE FAİZSİZ FİNANSIN TARİHÇESİ
Türkiye’de İslami finansın veya ülkemizde daha çok kullanılan adıyla faizsiz finansın gelişimi modern İslami finansın gelişmeye başladığı 1980’li yıllara tekâbül eder. O yıllarda açık ekonomiye geçiş yapan Türkiye’de de petrol sermayesinden pay almak hedeflenmiş, aynı zamanda yurtiçi tasarruf sorununa çözüm bulmak istenmiştir.
FAİZSİZ FİNANSIN TARİHÇESİ
Türkiye’de faizsiz finans faaliyetleri ilk faizsiz finans kurumlarının “Özel Finans Kurumu” adıyla 1985 yılında kurulmasıyla başlamıştır. Bu kurumların yasal dayanağını 1983 yılında yayınlanan “Özel Finans Kurumlarının Kurulması (ÖFK) Hakkında 83/7506 Sayılı Kararname Eki Karara İlişkin Tebliğ” ile oluşturulmuştur. Resmî Gazete’nin 19 Aralık 1983 tarih ve 18256 sayılı mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren 15 Aralık 1983 tarih ve 83/7506 sayılı kararname, Türk Parası Kıymetini Koruma hakkında 1567 sayılı Kanun’a dayanılarak faizsiz finans faaliyetlerinin önünü açmıştır. Bankalar hakkında 70 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 90. maddesi, bankalar dışındaki mali kuruluşların, kuruluş ve faaliyetlerinin söz konusu KHK’ye tabi olmayacağını ve uyulacak esasların Bakanlar Kurulu’nca tespit edileceğini hükme bağlamıştır.
O dönemdeki adıyla Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı ve T.C. Merkez Bankası ÖFK’larını denetleme ve düzenlemeye yetkili kılınmıştır.
ÖFK’larının kurulmasında iki önemli faktör rol oynamıştır. 1974 yılından itibaren petrol fiyatlarında devamlı ve hızlı artışlar petrol üreticisi Müslüman ülkelerin döviz rezervlerini önemli ölçüde artırmıştır. Bu sermaye birikimi söz konusu ülkeleri yoğun kalkınma programları uygulamalarına zemin hazırlamıştır. Bu sermaye akışından pay almak isteği birinci nedendir. İkincisi yurtiçinde faize duyarlı bir kesimin tasarruflarını yastık altı olarak tabir edilen kayıt dışı şekilde tutulan fonların üretim sürecine sokulmak istenmesidir. Bu yasal düzenleme tasarruf açığı olan Türkiye’de önemli bir adım teşkil etmiştir.
Yasal altyapının oluşturulmasının akabinde 1985 yılında Albaraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş. ile Faisal Finans Kurumu A.Ş. ilk kurulan ÖFK’ları olmuştur. 1989 yılında ise Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu A.Ş. kurulmuştur. 1991 yılından itibaren ise yerli sermayeli Anadolu Finans Kurumu A.Ş., İhlas Finans Kurumu A.Ş. ve Asya Finans Kurumu A.Ş. sisteme girmiştir.
1999 yılında Türk Bankacılık Sektöründe önemli bir hamle daha yapılmış ve üst bir denetim ve düzenleme kurumu olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), kurulmuştur. Bu kurum, 18.06.1999 tarihinde 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile oluşturulmuştur. 17.12.1999 tarihinde 4491 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerle bankacılık mevzuatı güncellenmiştir. Bu Kanun değişikliği ile Avrupa Birliği normlarına büyük ölçüde uyum sağlanmış, Basel düzenlemelerine tabi olarak sermaye yeterlilik kriterleri benimsenmiş ve uluslararası standartlarda bir yapıya kavuşturulmuştur.
ÖFK’ların 2000’li yıllara değin bankacılık sektöründen aldıkları pay oldukça cılız seviyelerdedir. Bu kurumların faaliyetleri siyasi erkin gözetim ve denetiminde olması gelişimlerinin önünden engel ve belirsizlik yaratmıştır. Bir banka statüsü taşımayan ÖFK’larının uzun süre dahil olması geren yasal çerçeve tartışılmıştır. Bu tartışmalarda genel olarak üç farklı görüş ortaya çıkmıştır. Bunlar;
- Yalnız ÖFK’larını düzenleyen ayrı bir kanunun çıkarılması,
- ÖFK’larının mevcut konumlarını koruyacak şekilde Bankalar Kanunu kapsamı içerisine alınması,
- ÖFK’ların Bankalar Kanunu kapsamına alınması ancak diğer bankaların da bir pencere açarak ÖFK faaliyetlerini yapar hale gelmelerinin sağlanması şeklindedir.
Yapılan hukuki çalışmalar neticesinde ikinci seçenek uygun görülerek ÖFK’larının hukuki altyapılarını güçlendirmek esas amacıyla 4389 sayılı Bankalar Kanunu kapsamına 17.12.1999 tarih ve 4491 sayılı Bankalar Kanunu’nun 20. Maddesine ilave edilen 6 no’lu fıkra ile alınmışlardır. Bu kanun, 19.12.1999 tarihinde 23911 sayılı Resmî Gazete ‘de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu değişiklikle 83/7506 sayılı kararname ve bu kararnameye istinaden çıkarılmış olan bütün mevzuat yürürlükten kaldırılmıştır. Öte yandan yeni düzenleme yapılıncaya kadar yürüklükten kaldırılan mevzuatın Bankalar Kanunu’na aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlanmıştır. İlaveten iki yıllık bir geçiş süreci öngörülmüş, bu süre sonunda durumlarını Bankalar Kanunu’na uyarlayamayan tasfiyeye tabi tutulacağı karara bağlanmıştır (Yahşi, 2001).
ÖFK’lar Tasarruf Sigorta Mevduat Fonu (TMSF) ile Türkiye Bankalar Birliği’ne (TBB) ilişkin hükümlere bağlı tutulmamışlardır. 1999 yılında ÖFK’ların Bankalar Kanunu Kapsamına alınması gelişim ve büyümeleri için önemli bir dönüm noktası olmuştur.
ÖFK’larının tasfiye süreci Özel Finans Kurumları Birliğince yürütülmekteydi. Bu birlik tarafından tayin edilen beş kişilik tasfiye kurulu bu süreci yürütmekteydi. 12.5.2001 tarihli Bankalar Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 4672 sayılı Kanun ile kurulan Güvence Fonu tasfiye edilerek bu fonun varlıkları TMSF’na aktarılmıştır.
2005 yılına gelindiğinde ÖFK ile ilgili çok önemli bir düzenleme hayata geçmiştir. 19.10.2005 tarihinde 5411 sayılı Bankacılık Kanunu hayata geçirilmiştir. ÖFK’ları bu kanun ile Katılım Bankasına dönüştürülmüştür. Bu önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu dönüşümle birlikte katılım bankaları asli işlevlerine biraz daha yakınlaşarak kurumsal dönüşüm ve büyüme sürecine girmişlerdir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile katılım bankalarının tasfiye sürecinin takibi TMSF’ye devredilmiştir. Tasfiye süreci artık TMSF Tasfiye Kurulunca takip edilmeye başlanmıştır. Katılım Bankaları da diğer bankalar gibi faaliyet izni kaldırılmadan önce, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilebilecektir. İlaveten ÖFK’larının isimlerinin Katılım Bankası olarak değiştirilirken “Özel Finans Kurumları Birliği” de “Türkiye Katılım Bankaları Birliği” olarak değiştirilmiştir.
Katılım Bankası niteliğini haiz olan bu kurumlar 2000’li yıllarda özellikle sermaye piyasalarında büyümelerini sürdürmüşlerdir. Halka açılmaların yaşandığı bu yıllarından ardından 2010’ndan sonra katılım endeksleri, katılım portföyleri ve katılım emeklilik kurumlarının oluşturulduğu, devlet tarafından kurulan yeni katılım bankalarının sisteme girdiği görülmektedir. Halihazırda üçü özel sermayeli, üçü de devlet sermayeli olmak üzere altı adet katılım bankası faaliyet göstermektedir.
Türkiye’de 1985 yılında faaliyet göstermeye başlayan faizsiz finans kuruluşlarının sektör payı 2000’li yıllara kadar çok düşük düzeylerde seyretmiştir. 2005 yılından sonra ise hızlı bir büyüme sürecine girmişlerdir. Öte yandan 2022’de yüzde 7,5 civarında olan sektör payları halen istenilen seviyelerde değildir. 2022 yılında yayınlanan faizsiz finans strateji belgesinde, katılım bankalarının ayrı bir faizsiz finans kanunu altına alınması hedefi gerçekleştiğinde sektör için yine önemli bir dönüm noktası olacaktır.
KAYNAKÇA
Türker, H. (2010). İslami Finans Sisteminde Finansal Aracılık. Içinde Sermaye Piyasası Kurulu Aracılık Faaliyetleri Dairesi. Sermaye Piyasası Kurulu Aracılık Faaliyetleri Dairesi.
Yahşi, F. (2001). Özel Finans Kurumlarının Mevzuat Serüveni. Al Baraka Türk Bereket Dergisi. https://tkbbegitim.org.tr/Documents/KoseYazilari/20130724152628.pdf
Ouendi, L. (2015). La Finance İslamique Face Aux Défis de la Globalisation Financière. Yüksek Lisans Tezi, Université Mouloud Mammeri de Tizi-Ouzou.