Etik ve Etik Finans

ETİK VE ETİK FİNANS

Etik finans kavramının tarihi, finansın tarihi kadar eskidir. Toplumsal dinamikler finansal ilişkilerin ahlâki temellere dayalı olması için baskı yapmıştır. Bu dinamikler içinde dinin rolü büyüktür. 20. yüzyılda daha çetrefil hale gelen finans enstrümanları etik finansman kavramının daha çok gündeme gelmesine sebep olmuştur. Geçen yüzyılın ikinci yarısından sonra, sanayi devriminin insan unsurunu hiçe sayan çalışma biçimi yerini insan odaklı, çevre ve doğaya saygılı, sosyal refah ve adaletin daha çok konuşulduğu bir sürece bırakmış, finans dünyasında etik olmayan ilişki biçimi gerek akademik gerekse iş dünyasının dikkatini çekmiştir.

Dünya, para ve sermaye piyasalarının ve finansal sistemlerin hızlı geliştiği 20. yüzyılda birçok ekonomik ve finansal kriz yaşamıştır. Bu krizler 21. yy. ‘ın da başında ABD’nde kendini gösteren ve bütün dünyaya yayılan 2008 Global Krizi ile günümüzde etkilerini hâlâ devam ettirmektedir. Yaşanan bütün finansal krizler her seferinde yeni ekonomik ve finansal sistemler, finansal hizmetler ve ürünler için birtakım arayışlar başlatmıştır. Öte yandan kullanılan tekniklerin ve takas süreçlerinin karmaşıklığı, mevcut piyasa ve oyuncuların çeşitliliği finans dünyasını sürekli bir gelişim ve değişime itmektedir (Pellerin ve Casimiro, 2009, s. 16).

Büyüme/gelişme dönemleri ve kriz/çöküş dönemleri arasında kesişen bir alan olarak değerlendirilebilen finans dünyası, ekonomik koşulların elverişli olduğu büyüme/gelişme dönemlerinde ekonomik birimler için daha istikrarlı çalışma ortamı sunmakta, öte yandan, olumsuz ekonomik koşullar, yüksek istikrarsızlık ve güven kaybı ile karakterize edilen kriz dönemleri yaşamakta ve etik olmayan hâl ve koşullara maruz kalabilmektedir (De Courcelles, 2008, s. 21). Bu koşullar altında gündeme gelen “Etik Finansın” ne anlama geldiğini ve finans dünyasındaki rolünü, finansal piyasalarda “etik” eksikliği olup olmadığı ve finansal piyasaların çökmesine yol açan “etik olmayan” uygulamaların baskın olup olmadığını ortaya koymak gerekliliği ortaya çıkmaktadır (Khamlichi, 2012, s. 1).

Finans ve etik kavramları tarihin ilk dönemlerinden bu yana yan yana kullanılmıştır. İslam dini de önerdiği adil, sosyal, eşitlik ve paylaşım temelli toplumsal yapısıyla bireyler arasındaki ticari ilişkileri de düzenlemiştir. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar insan unsurunu göz ardı eden kapitalizm, 1950’li yıllardan sonra insan odaklı olarak değişmeye başlamış, sosyal sorumluluğu olan, çevreye ve doğaya saygılı insan modeli ile sosyal adalet ve eşit gelir dağılımı gibi konular daha çok konuşulmaya başlanmıştır. Bu dönem aynı zamanda İslami Finansın dünya üzerinde büyümeye başladığı dönemlerdir.

Günümüze kadar çok büyük bir hızla gelişim gösteren İslami Finans ekosistemi özellikle kriz dönemlerindeki başarısı ve insan odaklı, paylaşımcı, sosyal adalet ve refaha dayalı adil düzenlemeler getirmesi ile konvansiyonel sisteme karşı önemli bir finans sistemi haline gelmiştir. Batı dünyasının etik, yeşil, sosyal veya ahlâki olarak nitelendirdiği bütün sermaye biçim ve hareketleri İslami finansın tamamen içinde barındırdığı kavramlardır. Sürdürülebilir Kalkınmanın bütün işlev ve unsurlarını kapsayan yine İslami finansın ta kendisidir. Sosyal sorumlu yatırımların ve inanç temelli yatırımların dünyadaki örnekleri incelendiğinde yapıları itibariyle birbirine çok benzedikleri, esasları arasında tam bir ayırım olmadığı görülmektedir.

Örneğin, ABD’nde faaliyet gösteren LKCM Aquinas Fonları bir sosyal sorumlu yatırım fonu olmasına rağmen ABD Katolik Piskoposlar Konferansı tarafından belirlenen Sosyal Sorumluluk Sahibi Yatırım Kılavuzlarına tabidir. İlaveten, Ava Maria Yatırım Fonları, Roma Katolik Kilisesi’nin öğretilerine bağlı olarak oluşturulmuş “Katolik Danışma Kurulu” rehberliğinde “ahlaki olarak sorumlu yatırım” kriterlerini uygular, fakat sosyal sorumlu yatırım olarak tesis edilmiştir (“İnanç Temelli Yatırım Kılavuzu”, 2021). Dolayısıyla adı etik, yeşil, inanç bazlı, sosyal sorumlu olsun beslendikleri kaynak dini kural ve kaidelerdir.

Etik Nedir

Türk Dil Kurumu sözlüğünde Etik, töre bilimi, ahlâki ve çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davranışlar olarak tanımlanır (TDK Sözlük, 2020). “Etik” sözcüğü Yunancadan “ethos” sözcüğünden gelmekte olup karakter anlamına gelir. Etik, insan davranışlarında ahlâki olanın temeline inerek onun özünü araştıran felsefe disiplini olarak tanımlanır. Etik, ahlâk felsefesidir ve insanın bütün davranış ve eylemlerinin temelini araştırır (“Meslek Etiği”, 2016, s. 3).

Etik sözcüğünün iki farklı kullanımı vardır. İlk kullanımı; alışkanlık, töre ve gelenek anlamlarını taşır. İkinci kullanımı ise eylemde bulunan kişinin, aktarılan eylem kurallarını ve değer ölçülerini sorgulaması, kavraması ve üzerinde düşünerek iyi ve doğru olanı gerçekleştirmek için bu süreci alışkanlığa dönüştürmesine denir. Alışkanlık, töre ve gelenek böylelikle karakter anlamını da almakta, erdemli olmanın temel tavrı olarak pekişmektedir (Güçlü, Uzun, Uzun ve Yolsal, 2002, ss. 501–502).

İlk çağlardan bu yana etik kavramının birçok tanımı yapılmış, eski çağlardan itibaren üzerinde düşünülüp tartışılan bir felsefe disiplini olmuş, felsefi, psikolojik ve sosyolojik açılardan ele alınmıştır. Bu bağlamda etik kavramının anlamı ve etik davranışı belirleyen önemli öğeler olan kültür, değer, norm kavramları, görgü kuralları olmuştur (“Meslek Etiği”, 2016, s. 2).

Aristotales, etiği kuramsal felsefeden ayırarak kendi başına bir felsefe alanı olarak ele alan ilk filozoftur. Anglo-Sakson anlayışta ise “etik” kavramı, hem etiği hem de ahlâkı bir araya getiren daha geniş bir anlama sahiptir (Khamlichi, 2012, s. 1).

Etik, “eylem ve davranışların düzenleyici ilkeleriyle ilgilenen felsefe disiplinidir. Bu kavram, özgürlükler ve kısıtlar ile belirlenen ilkeler çerçevesinde bir eylemin düzenlenmesini amaçlar. Etik, doğru ve yanlış davranış teorisi ahlâk ise onun pratiğidir. İlkeler söz konusu olduğunda etik kavramı kullanılırken, davranış söz konusu olduğunda ahlâk kavramı kullanılır (Khamlichi, 2012, s. 1).

Frank Navran’a göre etik değerler, sahip olduğumuz temel inançlardır. İyi, doğru ve adil olanı tanımlamak için kullandığımız ilkelerdir. Bunlar bize doğruyla yanlışı, iyiyle kötüyü birbirinden ayırt etmemizde yol gösterirler ve davranış standartlarımızı oluştururlar. Etik, bizim davranışlarımızı düzenlerken seçimlerimizi yansıtan ancak yasal yaptırımı olmayan ilkelerdir (Navran, 2004).

Etik ve ahlâk birbirinden farklı kavramlardır ve onları ayırt etmemiz gerekmektedir. Ancak pek çok yazar iki kavramı karıştırmaktadır. Etik ile ahlâkın farklı olmasının nedeni, etiğin ahlâk felsefesi olması, ahlâkın ise etiğin araştırma konusu olmasındandır (Altınırmak Gökbel, 2007, s. 160). Etik, emredici olmayan bir söylemdir, ahlâk ise zorunlu bir söylemdir, yükümlülüktür (Guéranger, 2009, s. 9). Etik, eylem, davranış ve yargıları ilgilendiren bir disiplin olarak felsefenin önemli bir parçası ve sistematik bir çalışma alanı olmuştur. Ahlâk felsefesi ya da etik, ahlâkı konu edinen felsefe disiplinidir. Etik tartışmasının temel konusu, insanın eylemlerini ahlâki bakımdan değerli ya da değersiz kılanın ne olduğudur. Günümüzde ise etik kavramı, daha çok iş hayatı içerisindeki davranış biçimlerini irdeleyen, düzenleyen bir disiplin olarak görülmektedir (“Etik Kavramı”, 2020).

Etik, İslam’ın bütün temel ilke ve kurallarının içine yerleşik durumdadır. Her bir kuralın, temel değerlere ve erdemlere bağlılığını yansıtan açık veya örtük etik boyutları vardır. İslam ahlâkı; karakter, eğilim ve tabiat anlamına gelen ve “ḫulḳ” kelimesinin çoğulu olarak tanımlanır. İslam’da, etik anlamı olan veya etik nitelik taşıyan anlayış ve uygulamalar İslam ahlâkı olarak değerlendirilir. “İslâm ahlâkı” sözünden, özellikle Kur’an ve Sünnet ‘in ortaya koyduğu ahlâk anlaşılır.

Kitap ve Sünnet ‘in hükümleri ve kanunları İslâm ahlâkının esasını teşkil eder ve bütün ahlâk nazariyelerinin “İslâm ahlâkı” ile ilişkisi de bu iki temel kaynağın ahlâkî hükümleri ve prensipleri ile uyumları ölçüsündedir (“İslam Ahlâkının Temel Kaynakları Nelerdir”, 2019). İslam ahlâkı, aynı zamanda ilm-i ahlak adıyla bir bilim dalıdır. İslam ahlâk anlayışında ahlâk genel olarak ferdi ahlâk, aile ahlâkı, devlet ahlâkı şeklinde bölümlere ayrılır.

İslam ahlâkının başlıca iki kaynağı Kur’an ve Hz. Muhammed’in (sav) sünnetidir. Kur’an, Allah tarafından insan için gönderilen ve insan davranışlarıyla ilgili en önemli kaynaktır. Hz. Muhammed’in (sav) sünneti ise, O’nun bütün hayatının insanlığa örnek teşkil etmesi ve ayrıca Kur’an’ın tanımladığı örnek insanın tezahürü olarak diğer en önemli kaynaktır (Rahim, 2013, s. 239) .

İslam ahlâkının diğer önemli kaynakları ise İslam kelamı ve İslam Felsefesidir. Kelam alimleri ahlaki bilginin kaynağı, ahlâkî yükümlülüğün temeli ve ahlâkî terimlerin anlamı üzerinde tartışmışlar, Fârâbî, İbn Miskeveyh, Nasîrüddin Tûsî ve Celâleddin ed-Devvânî gibi Müslüman filozoflar ise fazilet problemiyle yakından ilgilenmişlerdir. Yunan etiğine benzer şekilde bu filozoflar nihaî iyilik veya mutluluk ya da saadet olan bizzat iyiliğin araştırılmasıyla ilgilenmişlerdir (Rahim, 2013, s. 241).

Literatürde İslami finans ile etiği ilişkilendiren birçok çalışma bulunmaktadır. Batı’da yapılan çalışmaları İslami finansın toplum içindeki popülaritesini konu eden çalışmalar, kriz ile ilişkilendirip geleneksel finansa göre daha etik olduğunu anlatan çalışmalar, sürdürülebilir finans ile ortak özelliklerini ortaya koyan çalışmalar, davranışsal finansın konusu olan rasyonel olamayan insanın etik homo İslamicus ile ilgisini konu alan çalışmalar ve etik veya İslami yatırımların performanslarını ölçen çalışmalar olarak sıralamak mümkündür. Aynı zamanda genel düşünce İslami finans’ın bir etik yatırım türü olduğudur.

Etik Finans

Finansın, geniş anlamda parasal kaynakların yaratılması, tahsisi, değişimi ve yönetimi olarak tanımladığımız ana hatlarını; bireylerin özel hayatlarını sürdürmek için biriktirdikleri, yatırım yaptıkları ve borç- alacak ilişkisine girdikleri kişisel finans, ticari kuruluşların menkul kıymet ihracı yoluyla sermaye artırdığı ve bunu en verimli kullanımlarına tahsis ettiği kurumsal finansman ve hükümetin vergilendirme ve borçlanma yoluyla gelir yarattığı ve vatandaşlarına hizmet sağlamak için harcadığı kamu maliyesi alanları olarak tasnif edebiliriz. Ek olarak, finans, finans adı verilen akademik konuyu da içerir (Boatright, 2018, s. 2). Bu faaliyetlere, menkul kıymetler ve emtia borsaları, ticari ve yatırım bankaları, sigorta şirketleri, emeklilik fonları ve benzerleri gibi çeşitli mali piyasalar ve mali kurumlar tarafından kolaylaştırılarak aracılık edilir.

Etik ve finans arasındaki bağlantı filozofların, ekonomistlerin, finansörlerin, sosyologların ve teologların ilgisini çekmiştir ve hâlâ çekmeye devam etmektedir. Tarih, ekonomi ve finansın uzun zaman önce “etik” ile ilişkilendirildiğini ve finans ve etiğin tarihsel ilişkisinin antik çağlardan başladığını göstermektedir. Antik çağ, finansal faaliyetlerde aşırı ahlâki bir çerçevenin ve sınırların olduğu bir dönemdir (Khamlichi, 2012, s. 1). Yunan filozofları finansal konularda etik olmayan uygulamaları hep kınamışlardır.

Aristoteles, “Nikomakhos’a Etik” adlı eserinde tefeciliği etik bulmamış bencil ve onursuz bir davranış olarak görmüştür. Lüksü onaylamış fakat israfı ve faizi kınamıştır. Atinalı devlet adamı olan Solon ise o dönemde bir ekonomik ve sosyal krize neden olan her türlü borç köleliğini yani borçlunun, borçlu olduğu kişiye ödeme yapmadığı zaman onun kölesi olduğunu belirten yasayı ve çiftçi borçlarının ve şahsi hürriyetin ipotek için kısıtlanmasını kaldırmıştır (Guéranger, 2009, s. 7)

İnsanlık tarihi, toplumların ve mekânların değişmesine rağmen değerlerin değişmediğine şahitlik eder. Bu durum, değerlerin ya da ahlâk ilkelerinin aynı kaynaktan geldiğine işaret eder. İlahi dinlerin kutsal kitapları bu açıdan incelendiğinde ahlâki esaslarda hemen hiçbir değişikliğin olmadığı görülür. Bu çerçevede doğru sözlü olmak, adaletli davranmak, iyilik yapmak, cana kıymamak, faizden kaçınmak, kul hakkı yememek gibi hususların insanlığın üzerinde ittifak ettiği ortak değerlerden olduğu anlaşılmaktadır (Bulut, 2015, s. 65).

Semavi ve beşerî dinler olarak dünya nüfusunun %85’ini temsil eden Hinduizm, Budizm, Konfüçyanizm, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm dini, inanç ve ibadet sistemlerinin yanında ahlâki sistem üzerine bina edilmiştir. Örneğin, dini metinler araştırıldığında diğergamlıkla ilgili benzer ifadeler göze çarpmıştır. Hinduizm “Bir kişi kendisini incitecek şeyi kesinlikle diğerine yapmasın. Bu Dharma’nın kuralıdır” der. Gandi, bütün dinler aynı okyanusa akan ırmaklar, hatta aynı ağacın dalları benzetmesini yapar (Karataş, 2018, s. 293). Beşerî hayatın bir parçası olan alış-veriş, ticaret gibi konulara da bu inanç sistemlerinde değinilen ahlâk kuralları çerçeve oluşturmuştur.

Etik finansman modeli olarak İslami Finans, özellikle son elli yılda giderek artan bir şekilde akademik çalışmaların konusu olmuştur. Mevdudi’nin bir ekonomik model olarak ele alıp ortaya koyduğu çalışmasının ardından Sadr’ın İslam ekonomisinin bir doktrin olduğunu savunmasıyla gelişen literatür, günümüzde Batı dünyasından birçok gayrimüslim akademisyenin de ilgi sahasına girmektedir. İslam alimlerinden fikir adamı Âyetullah el-Uzmâ Seyyid Muhammed Bâkır es-Sadr (1935-1980) ekonomiyi adalet ve ahlâk ile temellendiren ve bu konularda ilk teorik çalışmayı yapanlardan birisidir. Sadr’a göre ahlâklı olmak önemlidir. Sadr, faiz haksız ve gayri ahlâkidir diyerek finans teorisine de bu gözle bakar ve faiz yasağını merkeze koyar. İslam ekonomisini “ahlâki ve gerçekçi” olarak tanımlar. Bencillik, inkâr edilemez bir insani niteliktir. Dolayısıyla, ahlâki davranış biçimi geliştirilmeli ve teşvik edilmelidir (Wilson, 1998).

Finans etiği genel olarak finansal faaliyete uygulanan ahlâki normlardan oluşur (Boatright, 2018, s. 2) ve finans etiğinin konusu finansal piyasalar, finansal yönetim, finans teorisi ve finansal hizmetler olarak dört kısma ayrılabilir. Finansmanın ahlâki normlara göre yürütülmesi, yalnızca finansal faaliyetin kişisel, ekonomik, politik ve sosyal alanlarda oynadığı kritik rol nedeniyle değil, aynı zamanda insanları teşvik edebilecek büyük finansal kazanç fırsatları nedeniyle de büyük önem taşımaktadır (Boatright, 2018, s. 3). Finans etiği akademik çalışması nispeten yeni olsa da bu konuların ve normların incelenmesi, finansal piyasaların ve kurumların düzenlemelerinin çoğunun temelini oluşturduğu için uzun süredir devam etmektedir.

İlkel finansal faaliyetlerin başlangıcından itibaren insanlar, piyasalarda neyin adil olduğu ve bu piyasalardaki katılımcıların hakları ve görevleri hakkında sorular sormuşlardır. Finans kurumlarının boyutları ve önemi arttıkça, faaliyetleriyle ilgili adalet, haklar ve görevler hakkında etik kaygılar ortaya çıkmıştır. Finansta etik olmadığına dair popüler alaycı görüşe rağmen, finansın etik ilkelerden ari olamayacağı açıktır.

Adaletin teminatı olan temel haklara ve görevlere uyulmadan, hiç kimse bir piyasada takas yapamaz veya varlıklarını finansal kuruluşlara kanalize edemez. Dolayısıyla, akademik bir çalışma alanı olarak finans etiği görece yeni olsa bile, finanstaki etik konuların dikkate alınması uzun ve zengin bir tarihe sahiptir (Boatright, 2018, s. 3). “Finans etiği” ya da “etik finans” dan bahsetmek, insanın hizmetindeki bir finansın hayalini kurmak değil, iyi düzenlenmiş bir finans sisteminin hayalidir (Pellerin ve Casimiro, 2009, s. 17)

Finansta etik olmayan uygulama ve davranışların nedenlerini aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz;

Kaynakların adaletsiz tahsisi; Etik finansman, finansal sisteme düzen getirmeyi amaçlayan tüm girişimleri kapsar dolayısıyla finansın en önemli işlevi olan kaynakların en başarılı projelere kanalize edilmesi için en iyi şekilde organize edilmesini ve iyi düzenlenmesini gerektirir. Piyasadaki çeşitli oyuncuların faaliyetlerini çerçeveleyebilecek bir organizasyon biçimi sağlar ve yatırımcıların finansal kararlarını yatırım kararlarına entegre etmeye teşvik eder. (Pellerin ve Casimiro, 2009, s. 17).

Yaratılan kaynakların adil tahsisi, yine elde edilen kârın adil paylaşımı ve sürdürülebilir kılınması, yeni kaynaklar ortaya çıkaracak projeler için kaynak sağlamak hedefi olan finansın ahlâki bir boyutu olduğunu göstermektedir. Finansal piyasaların düzgün işlemesi, bu pazardaki aracılar ve paydaşlar tarafından etik davranışların benimsenmesine bağlıdır (Khamlichi, 2012, s. 10). Finansal sistemlerin gelişimine paralel daha sık ve karmaşık yaşamaya başladığımız finansal krizlerin temelinde de kredi hacminin aşırı miktarda büyümesi ve bunun adaletsiz biçimde dağılımı yatmaktadır (Chapra, 2018, s. 5).

Kâr maksimizasyonu ; Çok çeşitli ülkelerden birçok düşünce okulu, kârı maksimize etme anlayışı ile sürdürülen bir ekonomik hayatın değerlere saygıyı ihmal etmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu vizyon, son yıllarda etik finans ve sosyal olarak sorumlu ekonomi kavramlarına önem kazandırmıştır (Guéranger, 2009, s. 14). Firmaların finansal amacı yakın tarihe kadar kâr maksimizasyonu olmuştur. Ancak yaşanan gelişmeler firmaların finansal amaçlarının sorgulanmasına neden olmuş, kâr maksimizasyonunun rasyonel olmayan kararların alınmasında etkili olduğu görülmüştür. Günümüzde firmalar, işletmelerin cari değerini maksimum yapma nihai amacını benimsemektedirler.

Bazı bilim adamlarının ise paydaşların korunmasının firmaların nihai amacı olması gerektiği konusunda görüşleri vardır. Finans etiği konusu tartışılırken firmaların kârı maksimize etme amacı ve hissedarlarının servetlerini maksimize etme amacı ve paydaşların korunması amacının etik açıdan kıyaslanması gerekli görülmüştür. Konvansiyonel sistem, açığa satış ve spekülasyon, kaldıraçlı finansal işlemler, menkul kıymetleştirme ve krediler eliyle artan borçlanma gibi yollarla bankacılık faaliyetlerinde ve daha geniş çerçevede finans dünyasında etik bozulmaya yol açmış ve açmaya devam etmektedir (Altınırmak Gökbel, 2007, s. 160).

İstikrarsızlık ve güven kaybı; Genişleme ve kriz dönemlerinin sürekli yaşandığı finans dünyasında kullanılan tekniklerin karmaşıklığı, para ve veri akışlarının önemi ve mevcut kuruluşların ve aktörlerin çokluğu, kaynaklar ve projeler arasındaki akışın etik sürdürülmesini gerekli kılmaktadır (Pellerin ve Casimiro, 2009, s. 18). Genişleme dönemlerinde ekonomik durum genelde olumludur ve aktörler, kâr elde etmeye izin veren istikrarlı bir çerçeve içinde faaliyetlerini yürütürler. Zaman zaman ise iş dünyası, olumsuz ekonomik koşullar, güçlü istikrarsızlık ve güven kaybıyla karakterize kriz dönemleri yaşar ve doğal olarak “ahlâk dışı” spekülasyonlara elverişli hale gelir (Khamlichi, 2012, s. 1). Kriz koşulları altında, bazı finansal aktörler finansal zorluk ve adaletsizliğe yol açan ve aracılık rolünün yerine getirilmesini engelleyen şeyin “etik” eksikliği ve “etik olmayan” uygulamaların egemenliği olduğunu ileri sürmektedirler.

Açgözlülük, yolsuzluk ve bilgi asimetrisi, 2008 yılında ABD ‘nde görülen ve bütün dünyada etkisini gösteren ve hala süregelen Mortgage krizi geleneksel finans ve bankacılık sisteminin karmaşıklığını ve kırılganlığını yeniden ortaya çıkarmıştır. 1980’ler de Wall Street’in önemli yatırım bankalarından ve ABD’nin en büyük 5. yatırım bankası olan Drexel Burnham Lambert’ın skandalları ve yolsuzlukları, 2000’li yılların başında ABD finans piyasalarında Enron, Worldcom ve bunları denetleyen Arthur Anderson gibi uluslararası işletmelerin bilgi asimetrisine sebep olan muhasebe yolsuzlukları, 2003 yılında Mortgage-Finans devi Freddie Mac’in 5 milyar dolarlık kazancını yanlış beyanda bulunarak yaptığı şirket yolsuzlukları, 2008 krizinin de en büyük etkenlerinden biri olarak gösterilen Lehman Brothers Skandalı finans tarihinin en büyük açgözlülük, bilgi asimetrisi ile yolsuzluk örnekleridir.

Kendisiyle birlikte tüm Amerikan ekonomisini de iflasa götüren Lehman Brothers tarihin en büyük iflasını yaşamıştır (Ali Cem Gülmen, 2018). Yaşanan büyük yolsuzluklarda etik ve ahlâki sorunların yanı sıra ekonomik birimlerin finansman sistemiyle bağlantılı eksiklikleri de gözlemlenmiştir. Açgözlülük, yolsuzluk ve bilgi asimetrisi gibi etik olmayan uygulamalar, finansal kurumların ve piyasa katılımcılarının davranışlarını karakterize etmiştir ve etmektedir. Sermaye piyasasında gözlemlenen başarısızlıklar ve çarpıklıklar, reel yatırım operasyonlarına karşı spekülatif hareketleri artırmış, disiplinsizlik, şeffaflık ve finansal aracılık rolünde etik eksiklik ve bilgi asimetrisi sorunu finans dünyasını kaplamıştır (Hamza ve Guermazi-Bouassida, 2013, s. 161).

Bu yaşananlar, yıllar boyunca geliştirilen bireylerin rasyonel davrandıkları ve karar alma süreçlerinde mevcut tüm bilgileri dikkate aldıkları esasına dayanan ekonomi ve finans teorilerinin birçok durumda piyasaya uymadığını ortaya çıkarmıştır. Bu noktada davranışsal finans gelişerek boşluğu doldurmuş ve insanların rasyonel değil “normal” kabul edilmesi gerektiğini, yatırımcıların, yatırım kararlarını alırken risk ve getiri dışında başka değişkenleri de dikkate aldıklarını ve alınan kararların, faydayı maksimize eden değil, en iyi ihtimalle karar alıcının tatmin olduğu kararlar olduğu varsayımlarını geliştirmiştir (Yörükoğlu, 2007, s. 1).

1980’li yıllardan itibaren başlayan finansal serbestleşme ve finansal piyasalarda deregülasyon, finansal piyasalarda küresel ölçekte de volatiliteyi arttırmıştır. Giderek bütünleşen finansal piyasalardaki bu volatilitenin yarattığı krizler bireysel veya kurumsal yatırımcıların neden kötü kararlar aldıklarının sorgulanmasına yol açmıştır. Bu kararların altında yatan sorunlar duygular, önyargılar, psikolojik tahliller, bilişsel hatalar gibi geleneksel finansta çokça sözkonusu olmayan davranışsal finans unsurlarıdır (Bayar ve Kılıç, 2012, s. 177)

18. ve 19. yüzyıllarda ‘Homo economicus” iktisadi denklemlerin oluşturulması amacıyla temel insan modeli olarak ortaya konulmuştur (Yörükoğlu, 2007, s. 1). Küreselleşmeyle yaygınlaşan neoliberal anlayışa uygun olan insan tipi Homo-economicustur (Cantekin, 2015, s. 43). Homo economicus, sınırsız ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklarla yoğun rekabet ortamı içinde karşılayan, fayda maksimizasyonunu amaçlayan ve bu doğrultuda rasyonel karar vermek durumunda olan bencil bir bireydir (Güngör, 2009, s. 217). Aynı zamanda farklı iktisadı konularda bilgisi olan, ticari süreçlere hakim, piyasaları takip eden, aza kanaat etmeyip çoğu isteyen, tercihlerinde akıl ve mantığıyla davranan ve çelişmeyen kişidir (Kartal, 2016, s. 307).

Bu tip birey, kararlarını fayda ve maliyet düzleminde analiz eden, mutluluğunu materyalist dünyada arayan, kendi çıkarlarının önemseyen, mal düşkünü bireydir (Cünedioğlu, 2010). İslam ekonomisi etik ve ahlâki değerler üzerine bina edilmiş bir disiplindir. Bireysel çıkarlar toplumun kolektif çıkarlarından daha çok önemli değildir. Bu nedenle İslam’ın kolektif sosyal ve dini normları Müslüman bireyin iktisadi davranışına rehberlik eder. Homo-islamicus, homo-economicus ile karşılaştırıldığında etik ve ahlâki değerleri önemseyen, kendisi kadar içinde bulunduğu toplumun diğer fertlerinin de ihtiyaçlarını önemseyen örnek birey olmaktadır (Cünedioğlu, 2010).

Finans ve etik kavramları tarihin ilk dönemlerinden bu yana yana kullanılmıştır. İslam dini de getirdiği adil, sosyal, eşitlik ve paylaşım temelli toplumsal yapısıyla bireyler arasındaki ticari faaliyetleri de düzenlemiştir. İnsan unsurunu hiçe sayan ve özellikle 20 yüzyılın ikinci yarısında değişmeye başlayan vahşi kapitalizm dönemi aynı zamanda İslami Finansın dünya üzerinde büyümeye başladığı dönemlere rast gelir. Bunun altında yatan özellikle İslami finansın kriz dönemlerindeki başarısı ve insan odaklı adil düzenlemeler getirmesidir.

Günümüzde ise Batı dünyasının etik, yeşil, sosyal veya ahlaki olarak nitelendirdiği bütün sermaye hareketleri İslami finansın kavrayıp kapsadığı kavramlardır. Sürdürülebilir Kalkınmanın bütün işlev ve unsurlarını kapsayan yine İslami finansın ta kendisidir. Dünyada sosyal sorumlu ve din/inanç temelli yatırım fonları ve endekslerinin yapıları incelendiğinde aslında girift oldukları, aralarında tam bir ayırım olmadığı görülmektedir. Örneğin, ABD’nde faaliyet gösteren LKCM Aquinas Fonları, ABD Katolik Piskoposlar Konferansı tarafından belirlenen Sosyal Sorumluluk Sahibi Yatırım Kılavuzlarına tabidir. İlaveten, Ava Maria Yatırım Fonları, Roma Katolik Kilisesi’nin öğretilerine bağlı olarak oluşturulmuş “Katolik Danışma Kurulu” rehberliğinde “ahlaki olarak sorumlu yatırım” kriterlerini uygular, fakat sosyal sorumlu yatırım olarak tesis edilmiştir.

Dolasıyla adı etik, yeşil, inanç bazlı, sosyal sorumlu olsun beslendikleri kaynak dini kural ve kaidelerdir. İslam, bireysel değil toplumsal refahı, sosyal adalet ve düzeni, ihtiyaçtan fazlasının infak edilmesini tavsiye eden düşünce sistemi, güzel ahlâk üzerine tesis edilmesi o’nu sadece bir inanç temelli yatırım sistemi yapmamaktadır. Özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra artan kapitalist ekonomik ve finansal sisteme alternatif arayışları batı dünyasında sosyal sorumlu, çevreye duyarlı, iyi yönetişim gibi kavramlar çevresinde sarmalanan finansal sistem, ürün ve yöntemler oluştura dursun, İslami finans bütün bunları içinde barındıran bir finans doktrinidir.

KAYNAKÇA

Ali Cem Gülmen. (2018). Yolsuzluklar Tarihinde Kısa Bir Gezinti. 8 Mayıs 2021 tarihinde https://www.etikblog.com/yolsuzluklar-tarihinde-kisa-bir-gezinti-puslu-isler-atlasi adresinden erişildi.

Altınırmak Gökbel, S. (2007). Finans Etiği. Öneri Dergisi, 7(27), 159–164. doi:10.14783/maruoneri.684946

Boatright, J. R. (2018). Ethics in Finance. R. W. Kolb (Ed.), Finance Ethics: Critical Issues in Theory and Practice içinde (ss. 1396–1402). Thousand Oaks: SAGE Publications, Inc. doi:10.1002/9781118266298.ch1

Bulut, H. İ. (2015). Semavi Dinlerin Ortak Ahlâk İlkeleri ya da Evrensel Değerler. Yakın Doğu Üniversİtesİ İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1(1), 65–81.

Crifo, P. ve Mottis, N. (2016). Socially Responsible Investment in France. Business and Society, 55(4), 576–593. doi:10.1177/0007650313500216

Cünedioğlu, E. (2010). Bir İktisadi Sistem Olarak İslam. İktisadi Hayat. 9 Kasım 2020 tarihinde http://www.iktisadiyat.com/2010/09/12/bir-iktisadi-sistem-olarak-islam/ adresinden erişildi.

De Courcelles, D. (2008). La Finance Islamique est-elle aujourd’hui une chance pour l’éthique ? Techniques financières et développement, (90), 19–24. https://halshs.archives-ouvertes.fr/halshs-00423242 adresinden erişildi.

Etik Kavramı. (2020). 9 Mayıs 2021 tarihinde https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/21984/mod_resource/content/1/Meslek Etiği 1. Hafta.pdf adresinden erişildi.

Gamaleldin, F. (2015). Shariah-Compliant Stocks Screening and Purification. Doktora Tezi, University of Liverpool.

Guéranger, F. (2009). Finance islamique: Une illustration de la finance éthique. https://books.google.com/books?hl=fr&lr=&id=SGHlLESIY6sC&pgis=1 adresinden erişildi.

Khamlichi, A. El. (2012). Éthique et Performance : Le Cas des İndices Boursiers et des Fonds d’İnvestissement en Finance İslamique. Université d‘Auvergne.

Meslek Etiği. (2016). T.C. Milli Eğitim Bakanlığı. 5 Eylül 2020 tarihinde https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/21984/mod_resource/content/1/Meslek Etiği 1. Hafta.pdf adresinden erişildi.

Mtiraoui, A. (2018). Déceloppement Financier İslamique entre L’investissement et La Croissance Economique dans la région MENA et L’Asie de l’Est et Pacifique, 1–26.

Navran, F. (2004). What is the difference between ethics, morals and values. 6 Eylül 2020 tarihinde http://www.navran.com/article-values-morals-ethics.html%0A adresinden erişildi.

Peillex, J. ve Ureche-Rangau, L. (2009). Création d’un İndice Boursier İslamique Sur la Place Financière de Paris. Revue D’Économie Financière.

Pellerin, E. ve Casimiro, M. (2009). Du Bon Usage de l’Ordre Dans le Désordre de la Finance. Distribution Electronique Cairn.info Pour De Boeck Supérieur, (33), 16–25. https://www.cairn.info/revue-finance-et-bien-commun-2009-1-page-16.htm adresinden erişildi.

Rahim, A. B. A. (2013). İslam Ahlâkı ve Onun Karakter İnşasındaki Önemini Anlamak. International Journal of Social Science and Humanity, 3(6), 508–513.

TDK Sözlük. (2020). Etik. 6 Eylül 2020 tarihinde https://sozluk.gov.tr/ adresinden erişildi.

Wilson, R. (1998). Muhammed Bakır Es-Sadr’ın Günümüz İslam Ekonomi Düşüncesine Katkısı. 17 Eylül 2020 tarihinde https://www.haksozhaber.net/okul/muhammed-bakir-es-sadrin-gunumuz-islam-ekonomi-dusuncesine-katkisi-2180yy.htm adresinden erişildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir