KATILIM FİNANS: ETİK DEĞERLERLE GÜÇLENEN ALTERNATİF FİNANS MODELİ
Günümüzün küresel finansal sistemi, çeşitli ekonomik krizler, artan eşitsizlikler ve sürdürülebilirlik kaygılarıyla karşı karşıyayken, alternatif finans modelleri giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu bağlamda katılım finans, etik değerleri, risk paylaşımını ve reel ekonomiyle bütünleşmeyi ön plana çıkaran yapısıyla dikkat çekmektedir. Bu blog yazısında, akademik bir bakış açısıyla katılım finansın temel kavramlarını, potansiyelini, karşılaştığı zorlukları ve geleceğine yönelik stratejik yaklaşımları inceleyeceğiz. Yazımızda, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi tarafından hazırlanan “Katılım Finans Strateji Belgesi“nden elde edilen değerli bilgileri referans alacağız.
Katılım Finansın Temel Esasları ve Fıkhî Yönetişim
Katılım finans, İslami finans prensiplerine dayanan ve faiz (riba) yasağı başta olmak üzere belirli ekonomik ve finansal kısıtlamaları içeren bir sistemdir. İslam hukukunda ekonomik konulara ilişkin yasakların ictihadî (yoruma dayalı) ve ictihadî olmayan boyutları bulunmaktadır. Örneğin, faiz yasağı ictihadî olmayan kesin bir hükümdür. Bununla birlikte, çeşitli finansal sözleşmelerde faizin mahiyeti ve varlığı ictihadî tartışmalara konu olabilmektedir. Bu nedenle, katılım finans sisteminde bütüncül bir fıkhî yönetişim yapısının oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Merkezi danışma kurulları gibi uzman kişi veya kurumlar, bu esasların detaylarını ve çerçevesini belirleyerek uygulamalarda standardizasyon ve güven sağlanmasına katkıda bulunmalıdır.
Katılım finansın etik ve ahlaki değerlerle bütünleşmesi, sistemik risklerin oluşumu açısından konvansiyonel kredi odaklı uygulamalardan önemli ölçüde ayrışmaktadır. İslam hukukunun genel prensibi olan “eşyada asıl olan mübahlıktır” ilkesi, fıkhî uyumlu ürün ve hizmetlerin düzenleme ve denetleme ihtiyacını azaltırken, ahlaki riskleri de büyük oranda engellemektedir. Ancak bu durum, katılım finans esaslarına uyumun titizlikle tesis edilmesi ve etkin yönetişim yapılarının oluşturulmasını zorunlu kılmaktadır. Ayrıca, alkol, uyuşturucu, tütün ticareti gibi dinen yasaklanmış faaliyetlere katılım finans kuruluşlarının yatırım yapması prensip olarak yasaktır.
Katılım Finansın Kapsamı ve Potansiyeli
“Katılım Finans Strateji Belgesi”, katılım finansın helal değer zinciri ile bütünleşmesi, finansal teknolojiler perspektifinden gelişimi, fıkhî yönetişimi, beşerî sermayesi, algı ve okuryazarlığı gibi çeşitli tematik alanlara odaklanmaktadır. Belge, katılım finans sisteminin mevcut durumu, yapısal sorunları ve kısıtlarına ilişkin tespitler sunarken, bu sorunlara yönelik çözüm önerileri de içermektedir. Stratejik amaç ve hedeflere ulaşmaya yönelik detaylı eylem maddeleri belirlenmiş olup, bu maddelerin hayata geçirilmesiyle katılım finansın toplam finansal sistem içindeki payının 2025 yılına kadar sürdürülebilir şekilde artırılması hedeflenmektedir. Ayrıca, İstanbul Finans Merkezi’nin bölgesel ve küresel bir katılım finans merkezi haline dönüştürülmesi de önemli bir amaç olarak belirtilmektedir.
Katılım finansın potansiyeli, sadece faizsiz finans prensiplerine dayanmasından değil, aynı zamanda risk paylaşımına dayalı yapısından da kaynaklanmaktadır. Bu özellik, reel sektörün, özellikle de KOBİ’lerin finansmanına erişimini kolaylaştırma ve ekonomik büyümeyi destekleme konusunda önemli fırsatlar sunmaktadır. Geleneksel borçlanmaya dayalı finansmanın ekonomik büyüme üzerindeki uzun dönemli net etkisinin sınırlı olduğu değerlendirildiğinde, katılım finansın değer üretimini destekleyen ürün ve faaliyetlere ağırlık vermesi ve reel ekonomiyi doğrudan destekleyici nitelikte olması büyük önem taşımaktadır.
Karşılaşılan Zorluklar ve Yapısal Sorunlar
Katılım finans sistemi, sahip olduğu potansiyele rağmen çeşitli zorluklar ve yapısal sorunlarla karşı karşıyadır. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Mevcut iş modeli ve finansal ürün tercihlerinin etkisiyle kâr payı oranlarının piyasa faizleriyle hareket etmesi, müşteriler arasında olumsuz bir algı oluşturabilmektedir.
- Katılım bankalarının, özellikle mikro ve küçük ölçekli KOBİ’ler olmak üzere reel sektörü istenilen ölçüde destekleyememesi.
- Finansman tarafında ilgili düzenleme ve teşvik mekanizmalarının eksikliği nedeniyle risk paylaşımına dayalı ürünlerin kullanımının sınırlı olması,
- Faizsizlik vurgusu dışında, kurumsal değerler, risk paylaşımı, şeffaflık ve etik ilkeler gibi müşteri tercihlerini etkileyecek konulara ilişkin söylemlerin yeterince geliştirilmemesi.
- Yüksek oynaklık dönemlerinin kâr dağıtım mekanizmalarına olumsuz etkisi ve kâr payı oranlarında piyasa koşullarına hızlı adaptasyonun sağlanamaması.
- Katılım bankalarının fıkhî uygulamalarda önemli ölçüde farklılaşabilmesi ve bunun paydaşlar arasında tereddütlere yol açması.
- Katılım bankacılığı uygulamalarına ilişkin zaruret ve maslahata dayalı fıkhî kararların yoğun biçimde kullanılması ve fıkhen tartışmalı ürünlerin (teverruk gibi) kullanılması, paydaşlar arasında olumsuz algıya neden olabilmektedir.
- Katılım bankalarının doğrudan ve kolaylıkla erişebileceği, etkin ve fıkhen de kabul edilir likidite mekanizmalarının geliştirilememiş olması.
- Katılım bankası müşteri ve personelinde katılım finansa ilişkin düşük finansal okuryazarlık ve bilgi düzeyi.
- Katılım bankalarına yönelik müstakil muhasebe standartlarının bulunmaması.
- Borsa İstanbul’da katılım finansa ilişkin ayrı bir pazarın bulunmaması.
- Başta kira sertifikaları olmak üzere katılım sermaye piyasaları ürünlerinin fıkhî uygunluğunu ölçmeye dönük kapsayıcı bir derecelendirme mekanizmasının olmaması.
- Akademi ve sektörde sermaye piyasaları yanında fıkhî konulara hâkim insan kaynağının yetersiz olması.
- Başta kira sertifikaları olmak üzere katılım sermaye piyasalarında ürün ve hizmetler arasında standardizasyonun sağlanamamış olması.
- Kira sertifikası ihraçlarının büyük oranda borca dayalı tahvillere benzeyen yönetim sözleşmesine dayalı olması.
- Katılım sigorta şirketlerinin sayısının yetersiz olması ve sektörün rekabetçi bir yapıda olmaması.
- Katılım sigortacılığında toplanan fonların yatırım yapılabileceği finansal ürünlerin oldukça kısıtlı olması.
- Zekât dağıtımının etkin yapılamaması durumunda adaletsizliklerin ortaya çıkabilme ihtimali ve sosyal finans kurumlarına ilişkin yeterli akreditasyon mekanizmalarının bulunmaması.
- Katılım finans kuruluşlarının konvansiyonel bankacılığa çok benzediğine ilişkin olumsuz algı.
Finansal Teknolojiler (Fintech) ve Katılım Finansın Geleceği
Finansal teknolojiler, katılım finansın gelişiminde önemli bir katalizör rolü üstlenmektedir. Özellikle kitle fonlaması, jetonlaştırma (tokenize; herhangi bir ürün veya hizmetin dijital dünyada, dijital varlık olarak karşılığının alık-satım işlemlerine konu olmasını ifade eder) , robo danışmanlık, dijital ödemeler ve akıllı sözleşmeler gibi alanlardaki gelişmeler, katılım finansın daha geniş kitlelere ulaşmasını, maliyetlerin düşürülmesini ve verimliliğin artırılmasını sağlayabilir. Örneğin, Türkiye’de yayınlanan “Kitle Fonlaması Tebliği”, borçlanmaya dayalı ve paya dayalı kitle fonlamasını birlikte ele alarak bu alanda önemli bir adım atılmıştır.
Blokzinciri teknolojisi, katılım sigortacılığı işlemlerinde şeffaflığı artırma ve dolandırıcılığı azaltma potansiyeline sahipken, zekât ve sadaka gibi sosyal finans faaliyetlerinin daha düşük maliyetli, hızlı ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesine imkân tanıyabilir. Robo danışmanlık, katılım finans yatırımcılarına farklı getiri ve risk seçeneklerinde yatırım tavsiyeleri sunarak yatırım danışmanlığı hizmetinin tabana yayılmasına katkıda bulunabilir. Akıllı sözleşmelerin katılım finans sözleşmelerine uygulanması ise maliyetleri düşürebilir, bilgi asimetrisini azaltabilir ve fıkhî denetim mekanizmalarını daha etkin hale getirebilir.
Sermaye Piyasaları ve Katılım Finans Entegrasyonu
Katılım finansın büyümesi ve reel sektörün finansmanına daha fazla katkıda bulunabilmesi için sermaye piyasalarıyla entegrasyonun güçlendirilmesi gerekmektedir. Kira sertifikaları (sukuk), katılım finansın önemli sermaye piyasası araçlarından biridir. Ancak, bu alanda standardizasyonun sağlanamaması, fıkhî uygunluğu ölçmeye yönelik derecelendirme mekanizmalarının eksikliği ve bazı kira sertifikası modellerinin borca dayalı enstrümanlara benzemesi gibi sorunlar bulunmaktadır. BIST Katılım Endeksleri‘nin Borsa İstanbul bünyesine alınması ve sürdürülebilir/yeşil kira sertifikalarına yönelik rehberlerin yayınlanması gibi gelişmeler olumlu adımlar olsa da katılım sermaye piyasasına özel bir pazarın kurulması ve ortaklığa dayalı kira sertifikası ihraçlarındaki çifte vergilendirmenin ortadan kaldırılması gibi düzenlemeler sektörün gelişimini hızlandıracaktır.
Sosyal Finansın Katılım Finans İçindeki Rolü
Katılım finans, zekât, vakıf ve karz-ı hasen gibi sosyal finans kurumlarını da içermektedir. Bu kurumlar, toplumsal dayanışmayı güçlendirme ve kamu mali yükünü azaltma potansiyeline sahiptir. Finansal teknolojilerin sosyal finans alanında kullanımı, bu kurumların etkinliğini artırma ve daha geniş kitlelere ulaşma imkânı sunmaktadır. Ancak, sosyal finans kurumlarına özel yasal bir mevzuatın bulunmaması ve zekât dağıtımındaki etkinlik sorunları gibi yapısal eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. TOBB bünyesinde Karz-ı Hasen sandıklarının kurulması ve vakıfların katılım esaslarına uygun şekilde yönetilmesi için katılım finans kuruluşlarıyla iş birliği yapılması gibi öneriler, sosyal finansın katılım finans içindeki rolünü güçlendirecek adımlardır.
Beşerî Sermaye, Algı ve Okuryazarlığın Önemi
Katılım finansın sürdürülebilir gelişimi için nitelikli beşerî sermayenin yetiştirilmesi, kamuoyunda doğru algının oluşturulması ve finansal okuryazarlığın artırılması kritik öneme sahiptir. İslam ekonomisi ve finansı alanında akademik programların ve araştırma merkezlerinin sayısındaki artış olumlu bir gelişme olsa da sektörün ihtiyaçlarına yönelik uzmanlaşmış insan kaynağının yetiştirilmesi için daha fazla çaba gösterilmelidir. Katılım Finans Kuruluşları Birliği (KFKB)’nin kurulması ve akademi-sektör iş birliğini güçlendirecek platformların oluşturulması bu hedefe ulaşmada önemli rol oynayacaktır. Ayrıca, katılım finans terimlerinin standardize edilmesi ve kapsamlı bir sözlüğün hazırlanması, finansal okuryazarlığın artırılmasına katkı sağlayacaktır. Katılım finansın özellikle gençler arasında tanınırlığının artırılması için burs imkanlarının ve teşvik mekanizmalarının yaygınlaştırılması da gerekmektedir.
Uluslararası Tahkim ve Uyuşmazlık Çözümü
Uluslararası ticari uyuşmazlıkların çözümünde tahkimin önemi giderek artmaktadır. İstanbul Finans Merkezi’nin bölgesel ve küresel bir katılım finans merkezi olma vizyonu çerçevesinde, Uluslararası Katılım Finans Tahkim Merkezi’nin kurulması önemli bir adımdır. Bu merkezin, katılım finans prensiplerine uygun uyuşmazlık çözüm mekanizmaları sunması ve uluslararası iş birliği içinde olması, yatırımcıların güvenini artıracaktır. Tahkim kurallarının belirlenmesinde ve hakem seçiminde taraflara esneklik tanınması, İslami finans prensiplerinin uygulanabilirliğinin netleştirilmesi ve acil durum hakemliği gibi modern mekanizmaların sunulması, merkezin etkinliğini artıracaktır.
Stratejik Amaçlar ve Eylem Planları
“Katılım Finans Strateji Belgesi”, katılım finansın geliştirilmesi için bir dizi stratejik amaç ve hedef belirlemiştir. Bunlar arasında kurumsal dönüşümün gerçekleştirilmesi, destekleyici mekanizmaların tesis edilmesi, bütüncül fıkhî yönetişim yapısının oluşturulması, beşerî sermayenin geliştirilmesi ve olumlu algı, farkındalık ve katılım finans okuryazarlığının artırılması yer almaktadır. Bu amaçlara ulaşmak için mevzuat düzenlemeleri, teşvik mekanizmaları ve çeşitli eylem planları öngörülmektedir. Özellikle odak alanlara yönelik vergi indirimi teşvikleri ve sermaye yeterliliği rasyolarında özendirici düzenlemeler yapılması planlanmaktadır. Ayrıca, GSYH’ye dayalı kira sertifikası ihracı ve Kira Sertifikası Garanti Fonu’nun kurulması gibi yenilikçi yaklaşımlar da strateji belgesinde yer almaktadır.
Sonuç
Katılım finans, etik değerleri, risk paylaşımını ve reel ekonomiyle bütünleşmeyi hedefleyen önemli bir alternatif finans modelidir. “Katılım Finans Strateji Belgesi”nin ortaya koyduğu vizyon ve eylem planları, Türkiye’nin bu alanda bölgesel ve küresel bir merkez olma potansiyelini önemli ölçüde artırabilir. Ancak, mevcut yapısal sorunların çözülmesi, finansal teknolojilerden etkin bir şekilde faydalanılması, sermaye piyasalarıyla entegrasyonun güçlendirilmesi, beşerî sermayenin geliştirilmesi ve kamuoyunda doğru algının oluşturulması gibi alanlarda önemli adımlar atılması gerekmektedir. Akademik çalışmaların ve sektör iş birliğinin artırılması, bu hedeflere ulaşmada kritik bir rol oynayacaktır. Katılım finansın yükselen değeri, küresel finansal sistemin daha adil, sürdürülebilir ve dayanıklı bir yapıya kavuşmasına önemli katkılar sunma potansiyeline sahiptir.