ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ

ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNDE YATIRIM TAAHHÜTLERİ VE KAMULAŞTIRMA RİSKİ: HUKUKİ VE STRATEJİK YAKLAŞIM

Giriş

Bu blog, Türkiye’deki Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB) yatırım yapan 500’den fazla yatırımcının karşı karşıya olduğu kritik hukuki ve ekonomik durumu analiz etmektedir. Yatırımlarını öngörülen sürede tamamlayamayan bu yatırımcıların ek süre talepleri reddedilmiş ve kendilerine tahsis edilen arazilerin kamulaştırılması riskiyle yüz yüze kalmışlardır. Bu gelişme, münferit bir idari işlem olmanın ötesinde, Türkiye’nin sanayi politikalarında verimliliği ve üretkenliği önceliklendiren köklü bir paradigma değişiminin en somut göstergesidir. Rapor, bu durumu tetikleyen yasal altyapıyı, yatırım uzatma süreçlerinin idari mantığını, kamulaştırma mekanizmasının işleyişini ve yatırımcıların başvurabileceği hukuki yolları kapsamlı bir şekilde incelemektedir.

Analizin merkezinde, yatırımcıların maruz kaldığı ikili bir hukuki tehlike bulunmaktadır: Bir yanda, arazilerini kamulaştırma yoluyla kaybetme riski; diğer yanda ise, yatırımı tamamlayamamaları nedeniyle Yatırım Teşvik Belgelerinin (YTB) iptali ve bunun sonucunda daha önce yararlandıkları tüm mali teşviklerin faiz ve cezalarıyla birlikte geri ödenmesi yükümlülüğü. Bu durum, yatırımcıları hem gelecekteki bir varlığın (fabrika ve arazi) kaybı hem de geçmişe dönük büyük bir mali borcun doğması tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktadır.

Bölüm 1: Düzenleyici Pota: Organize Sanayi Bölgelerindeki Yatırım Yükümlülükleri

Mevcut kriz, keyfi bir idari yaptırım dalgasının ürünü değildir. Aksine, sanayi arazilerinin âtıl kalmasını önlemek ve endüstriyel verimliliği en üst düzeye çıkarmak amacıyla son dönemde bilinçli olarak sıkılaştırılan düzenleyici çerçevenin bir sonucudur. Bu bölüm, yatırımcıların karşı karşıya olduğu durumun hukuki temelini ve bu temeli güçlendiren son yasal değişiklikleri ortaya koymaktadır.

1.1. Hukuki Temel: “Yatırım Taahhüdü”

Yatırımcıların yükümlülüklerinin özü, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’ndan kaynaklanmaktadır. Bu kanun, OSB’lerde tahsis edilen sanayi parsellerinin spekülatif amaçlarla elde tutulmasını engellemek ve bu bölgelerin endüstriyel büyümenin motoru olma işlevini yerine getirmesini sağlamak amacıyla, arazilerin belirli bir zaman dilimi içinde üretken yatırımlar için kullanılmasını zorunlu kılar.

Yatırımcılar, bir arazi tahsisi aldıklarında, yatırımlarını belirlenen bir tarihe kadar tamamlayacaklarına dair noter tasdikli bir taahhütname (taahhütname) sunarlar. Bu belge, basit bir sözleşme olmanın ötesinde, yatırımcıyı yasal olarak bir performans takvimine bağlayan ve daha sonraki idari yaptırımların hukuki dayanağını oluşturan temel bir vesikadır. Bu taahhüdün yerine getirilmemesi, idarenin müdahalesini meşru kılan birincil koşuldur.

1.2. Yaptırım Katalizörü: Nisan 2023 Yasası ve Eylül 2024 Yönetmeliği

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile OSB yönetimlerini harekete geçiren ve onlara net yetkiler veren yasal düzenlemeler yakın zamanda yapılmıştır. Nisan 2023’te çıkarılan yasa, taahhüdünü yerine getirmeyen yatırımcıların parsellerinin geri alınmasını açıkça hüküm altına almıştır. Bu yasanın uygulama esaslarını belirleyen 5 Eylül 2024 tarihli OSB Uygulama Yönetmeliği ise sürecin idari mekanizmasını detaylandırmıştır.

Bu düzenlemeler, özellikle yönetmeliğin Geçici 12. Maddesi, gecikmiş yatırımlar için tek seferlik bir ek süre başvuru süreci tanımlamıştır. Bu süreç, fiilen bir triyaj sistemi işlevi görmüş; taahhüdüne sadık kalma niyetinde olan ve belirli şartları yerine getiren yatırımcıları, bunu yapamayan veya yapmak istemeyenlerden ayırmıştır. Sonuç olarak, yaklaşık 4.700 yatırımcıya ek süre tanınırken, 500’den fazla yatırımcının talebinin reddedilmesi, bu yeni ve kararlı uygulama döneminin başlangıcı olmuştur. Bu durum, geçmişteki esnek ve genellikle yaptırımsız bırakılan yaklaşımın terk edildiğini ve devletin âtıl sanayi arazilerini ekonomiye yeniden kazandırma konusundaki kararlılığını göstermektedir. OSB’lerde tahsis edilmiş ancak henüz üretime geçmemiş 12.000’den fazla parselin varlığı, önceki dönemlerdeki gevşek denetim politikasını ortaya koyarken, yeni mevzuat bu duruma son vermeyi amaçlayan radikal bir politika değişikliğine işaret etmektedir.

1.3. Yasal Engeller Olarak Zaman Çizelgeleri: Uygunluk Kronolojisi

Yatırımcıların yasal olarak uymakla yükümlü oldukları standart yatırım takvimi, birden fazla kritik son tarihten oluşmaktadır. Bu takvimin ihlali, mevcut yaptırımların temelini oluşturur.

  • Yapı Ruhsatı Alma Süresi: Tahsis tarihinden itibaren genellikle bir yıl içinde yapı ruhsatının alınması gerekmektedir. OSB yönetim kurulu, geçerli sebeplerin varlığı halinde bu süreyi bir yıl daha uzatabilir.
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı Alma Süresi: Yapı ruhsatı alındığı tarihten itibaren iki yıl içinde yatırımın tamamlanarak “işyeri açma ve çalışma ruhsatı” alınması zorunludur. Bu süre de OSB yönetimi tarafından bir yıl uzatılabilir.
  • Bakanlık Tarafından Ek Süre: Bu sürelerin sonunda hala ruhsat alamamış yatırımcılara, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından toplamda üç yılı geçmeyecek şekilde ilave süre tanınabilir.

Tüm bu uzatma imkanları kullanıldığında, bir yatırımcının projesini tamamlaması için sahip olabileceği toplam süre sekiz yıla kadar çıkabilmektedir. Bu durum, şu anda kamulaştırma riskiyle karşı karşıya olan yatırımcıların, oldukça cömert bir şekilde tanınan birden fazla yasal süreyi ihlal etmiş olduklarını göstermektedir.

Aşağıdaki tablo, OSB yatırımcıları için kritik olan bu yasal takvimi özetlemektedir.

AşamaStandart SürePotansiyel Uzatmaİlgili DüzenlemeUyumsuzluk Sonucu
Yapı Ruhsatı AlınmasıTahsis tarihinden itibaren 1 yılOSB Yönetim Kurulu tarafından 1 yılOSB Uygulama Yönetmeliği Md. 60Tahsisin iptali
İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı AlınmasıYapı ruhsatı tarihinden itibaren 2 yılOSB Yönetim Kurulu tarafından 1 yıl, Bakanlık tarafından 3 yıla kadarOSB Uygulama Yönetmeliği Md. 60Tahsisin iptali
YTB Tamamlama VizesiYTB’de belirtilen süre + ek süre bitiminden itibaren 3 ayYokYatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar Md. 29YTB’nin re’sen iptali ve teşviklerin geri alınması

Bölüm 2: Yol Ayrımı: Yatırım Uzatma Sürecinin Analizi

Bu bölüm, yaklaşık 4.700 yatırımcının ek süre almasını sağlayan faktörlerle, 500’den fazla yatırımcının talebinin reddedilmesine yol açan nedenleri karşılaştırmalı olarak analiz ederek, idari uzatma sürecinin işleyişini ve mantığını derinlemesine incelemektedir.

2.1. “Ek Süre” Talebinin Yasal Dayanağı

Ek süre talep etme hakkı, hem Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’da hem de OSB mevzuatında düzenlenmiştir.

Standart prosedür, yatırıma başlanmış olması koşuluyla, YTB’de kayıtlı orijinal sürenin yarısı kadar bir ek süre verilmesini öngörür. Ancak bu ilk uzatmanın ötesinde ek süreler, yalnızca kanunda açıkça tanımlanmış ve belgelendirilmiş istisnai durumlarda mümkündür. Bu durumlar, esasen “mücbir sebep” (force majeure) veya “fevkalade hâl” (olağanüstü durum) olarak tanımlanır. Mevzuat, mücbir sebep hallerini; kamu kurumlarından kaynaklanan gecikmeler (örneğin, gerekli izin veya ruhsatların verilememesi), doğal afetler, savaş, devlet tarafından konulan yasaklar gibi yatırımcının kontrolü dışındaki olaylar olarak sınırlandırmıştır.

2.2. İdari Süreç: Başvuru ve Değerlendirme

Ek süre başvuru süreci, son derece şekilci ve prosedüre dayalıdır. OSB’lerdeki gecikmiş yatırımlar için son dönemde açılan başvuru süreci, Bakanlığın MEYDİP sistemi üzerinden yürütülmüştür. YTB ile ilgili genel ek süre talepleri ise E-TUYS (Elektronik Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Bilgi Sistemi) üzerinden yapılmaktadır.

Başvuru, gecikmenin nedenlerini ayrıntılı bir şekilde açıklayan gerekçeli bir dilekçe (dilekçe) içermelidir. Bakanlık, bu talebi değerlendirirken projenin ilerleme durumunu, sunulan gerekçelerin geçerliliğini (mücbir sebep tanımına uyup uymadığını) ve talep edilen yeni süre içinde projenin tamamlanma fizibilitesini dikkate alır.

Özellikle OSB Uygulama Yönetmeliği’nin Geçici 12. Maddesi kapsamında yapılan son başvurularda, sürece önemli bir mali unsur eklenmiştir: “döner sermaye harcı” ödenmesi zorunluluğu. Bu harcın miktarı önemli olabilmekte ve hatta taksitlendirme imkânı sunulsa dahi, yatırımcının mali gücünü ve projeye devam etme niyetinin ciddiyetini test eden bir nitelik taşımaktadır. Bu sürecin, sadece bürokratik bir formalite olmadığı, aynı zamanda devletin kaynaklarını ve sanayi arazilerini en verimli şekilde kullanma kararlılığının bir yansıması olduğu açıktır. Devlet, bu mekanizma ile devam etme potansiyeli olan projeleri, kaynak israfına yol açan atıl projelerden ayırmayı hedeflemiştir.

2.3. Ayırt Edici Faktörler: 500’den Fazla Yatırımcı Neden Reddedildi?

Ek süre taleplerinin reddedilmesi, büyük olasılıkla aşağıdaki bir veya birkaç faktörün birleşiminden kaynaklanmıştır. Bu faktörlerin analizi, idarenin karar verme mantığını anlamak için kritik öneme sahiptir.

Onayı Muhtemel Kılan FaktörlerReddi Muhtemel Kılan Faktörler
Geçerli ve Belgelendirilmiş Mücbir Sebep: Kamu kurumlarından kaynaklanan gecikmeler, doğal afetler gibi yasal tanıma uyan ve resmî belgelerle kanıtlanmış gerekçeler.Zayıf Gerekçe: Finansman zorlukları, piyasa koşullarındaki bozulma, kur dalgalanmaları gibi standart ticari risklerin mücbir sebep olarak sunulması.
Anlamlı Yatırım İlerlemesi: Projenin önemli bir kısmının (örneğin, inşaatın ileri bir aşamada olması) tamamlandığının kanıtlanması. Ek süre talebi için yatırıma başlanmış olması genellikle bir ön koşuldur.Asgari İlerleme: Arazide hiçbir somut faaliyetin başlamamış olması veya projenin çok erken bir aşamada terk edilmiş görünmesi.
Tam Prosedürel Uyum: Başvurunun yasal süreler içinde yapılması, istenen tüm belgelerin eksiksiz sunulması ve döner sermaye harcının zamanında ödenmesi.Prosedürel Hatalar: Başvuru tarihlerinin kaçırılması, eksik veya hatalı belge sunulması, döner sermaye harcının ödenmemesi.
Gerçekçi Tamamlama Planı: Sunulan yeni iş takviminin makul ve projenin kalan kısmının tamamlanabilir olduğuna dair idareyi ikna etmesi.Stratejik Hatalar: Teşvik belgesi alınmadan yatırıma başlamak, teşvik kapsamı dışındaki harcamaları bildirmek gibi idare nezdinde yatırımcının ciddiyetini ve güvenilirliğini zedeleyen hatalar.

Sonuç olarak, ek süre süreci, yatırımcıları ayıklamak için tasarlanmış bilinçli bir filtre mekanizması olarak işlemiştir. Özellikle döner sermaye harcı gibi mali yükümlülükler, yatırımcının projeyi tamamlama konusundaki finansal kapasitesini ve ciddiyetini ölçen bir turnusol kâğıdı görevi görmüştür. Bu filtreleme sonucunda, projesini kurtarma potansiyeli ve niyeti olanlar ile atıl durumda kalanlar etkin bir şekilde ayrıştırılmıştır.

Bölüm 3: Kamulaştırma: Nihai Yaptırım

Bu bölüm, yatırım taahhüdünü yerine getirmeyen yatırımcılara yönelik nihai yaptırım olan kamulaştırma sürecini, Türkiye’nin kamulaştırma hukukunun temel ilkeleri ve bu özel duruma uygulanışı çerçevesinde adım adım açıklamaktadır. Bu süreç, kamu sanayi politikasını uygulamak için kullanılan son çare niteliğindedir.

3.1. 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun İlkeleri

Kamulaştırma, Anayasa’nın 46. maddesi ile güvence altına alınmış, devletin kamu yararı amacıyla özel mülkiyetteki bir taşınmaza, bedelini peşin ödemek kaydıyla el koyma yetkisidir. Bu sürecin işletilebilmesi için mutlak ön koşul, resmi bir “kamu yararı kararı” alınmasıdır.

OSB’ler bağlamında bu karar, OSB yönetiminin başvurusu üzerine Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından verilir. Bu karar, âtıl durumdaki bir sanayi parselinin geri alınarak yeniden üretime kazandırılmasının kamu yararına hizmet ettiğini yasal olarak tescil eder. Anayasa Mahkemesi de verdiği kararlarda, OSB’lerin özel hukuk tüzel kişiliği olmalarına rağmen, planlı sanayileşme gibi bir kamu fonksiyonu icra ettikleri için bu kamu yararı kararına dayanarak kamulaştırma işlemlerini başlatabileceklerini teyit etmiştir.

Bu noktada, “kamu yararı” kavramının geleneksel (yol, hastane, okul yapımı gibi) kullanımından farklı bir boyuta taşındığı görülmektedir. Burada kamu yararı, âtıl bir ekonomik varlığın (boş arsa) üretken bir varlığa (faal fabrika) dönüştürülmesi olarak tanımlanmaktadır. Yatırım yapmama eylemi, kamu kaynaklarının ve stratejik sanayi arazilerinin israfı olarak değerlendirilmekte ve bu durumun kendisi kamu yararına aykırı bir durum olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla, arazinin geri alınarak üretime kazandırılması, bu kamu zararını ortadan kaldıran ve kamu yararını tesis eden bir eylem olarak meşrulaştırılmaktadır.

3.2. Uyumsuz Yatırımcılar İçin Kamulaştırma Süreci: Adım Adım Yol Haritası

Yatırım taahhüdünü ihlal eden ve ek süre alamayan bir yatırımcının arazisinin kamulaştırılması süreci aşağıdaki adımları izleyecektir:

  1. Tetikleyici Durum: Yatırımcının yatırım taahhüdünü süresi içinde yerine getirmemesi ve ek süre talebinin idare tarafından kesin olarak reddedilmesi.
  2. Kamu Yararı Kararı: OSB yönetimi, durumu belgeleyerek Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na başvurur. Bakanlık, arazinin geri alınmasının kamu yararına olduğuna dair resmi kararı verir.
  3. İdari Şerh: İdare (OSB), tapu sicil müdürlüğüne bildirimde bulunarak taşınmazın tapu kaydına kamulaştırma şerhi konulmasını sağlar. Bu şerh, bildirim tarihinden itibaren taşınmazın üçüncü kişilere satışını veya devrini engeller.
  4. Satın Alma Usulünün Denenmesi: 2942 sayılı Kanun, kamulaştırmadan önce idarenin taşınmazı pazarlık yoluyla satın almayı denemesini zorunlu kılar. Ancak mevcut ihtilaflı durum göz önüne alındığında, bu aşamanın genellikle anlaşmazlıkla sonuçlanacak bir formalite olması beklenir.
  5. Dava Açılması: Pazarlık görüşmelerinin başarısız olması üzerine OSB, taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi’ne “Kamulaştırma Bedelinin Tespiti ve Tescil Davası” açar. Bu dava ile mahkemeden kamulaştırma bedelini belirlemesini ve tapunun OSB adına tescil edilmesini talep eder.
  6. Değer Tespiti ve Ödeme: Mahkeme, arazi ve üzerindeki yapıların (varsa) adil piyasa değerini belirlemek üzere bir bilirkişi heyeti atar. Bilirkişi raporu doğrultusunda mahkemenin belirlediği kamulaştırma bedeli, OSB tarafından mahkemenin belirleyeceği bir banka hesabına bloke edilir.
  7. Mülkiyetin Devri: Bedelin bankaya yatırıldığının mahkemeye tevsik edilmesi üzerine, mahkeme tapunun OSB adına tesciline karar verir. Bu kararla birlikte taşınmazın mülkiyeti hukuken OSB’ye geçer. Bloke edilen bedel, eski malik olan yatırımcıya ödenmek üzere serbest bırakılır.

3.3. Değerleme Çıkmazı: Adil Bedelin Hesaplanması

Kamulaştırma davalarındaki en önemli ve çekişmeli konu, “adil bedelin” tespitidir. Mahkeme tarafından atanan bilirkişiler, değeri belirlerken çeşitli kriterleri dikkate alacaktır:

  • Arazinin cinsi, yüzölçümü ve emsal satış bedelleri.
  • Taşınmazın vergi beyan değeri.
  • Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri.
  • Yarım kalmış inşaat veya altyapı yatırımları varsa, bunların resmi birim fiyatlar üzerinden hesaplanan maliyet değeri (yıpranma payı düşülerek).

Bu süreçte yatırımcının, gelecekteki kar kaybı veya iş potansiyeli gibi soyut değerler üzerinden bir tazminat talep etme hakkı bulunmamaktadır. Değerleme, yalnızca mevcut fiziki varlıkların piyasa değeri üzerinden yapılır. Tüm kamulaştırma masrafları ve belirlenen arazi bedeli, kamulaştırmayı yapan idare olan OSB tarafından karşılanır.

Bölüm 4: Başvuru Yolları: Etkilenen Yatırımcılar İçin Stratejik Hukuk Rehberi

Bu bölüm, raporun en eyleme dönük kısmını oluşturmaktadır. Süre uzatım talebi reddedilen ve arazisi kamulaştırma tehdidi altında olan yatırımcılar için mevcut hukuki yolları, bu yolların gerektirdiği stratejileri ve kritik zamanlamaları detaylandırmaktadır. Başarılı bir strateji, birden fazla hukuki cephede eş zamanlı ve koordineli bir mücadeleyi gerektirir.

4.1. İki Cepheli Savaş: İdari ve Adli Yargı

Yatırımcıların içinde bulunduğu hukuki durum, iki ayrı yargı kolunda eş zamanlı olarak mücadele etmelerini zorunlu kılmaktadır. Bu iki cephe birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısıdır.

  1. İdare Mahkemesi: Bu cephede, devletin (Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve OSB yönetimi) idari işlemlerinin hukuka uygunluğu sorgulanır. Amaç, hukuka aykırı olduğu iddia edilen idari kararları (ek süre talebinin reddi, kamulaştırma kararı vb.) iptal ettirmektir.
  2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Adli Yargı): Bu cephede ise, kamulaştırma işleminin kendisi değil, bu işlem sonucunda ödenecek olan tazminatın miktarı tartışılır. Amaç, arazinin ve üzerindeki yapıların değerinin adil bir şekilde tespit edilmesini sağlamaktır.

4.2. Birinci Cephe: İdare Mahkemesinde Devletin Eylemlerine İtiraz

Bu cephedeki mücadele, kamulaştırma sürecini durdurma veya geri çevirme potansiyeli taşıyan en önemli adımdır.

  • A Eylemi: Ek Süre Reddi Kararının İptali Davası: Yatırımcının atması gereken ilk adım, ek süre talebini reddeden Bakanlık kararına karşı İdare Mahkemesi’nde “iptal davası” açmaktır. Bu davanın hukuki dayanağı, kararın hukuka aykırı olduğu iddiasıdır. Örneğin, yatırımcının sunduğu geçerli mücbir sebep delillerinin dikkate alınmadığı, kararın keyfi olduğu veya usul kurallarına uyulmadığı iddia edilebilir.
  • B Eylemi: Kamu Yararı Kararı ve Kamulaştırma İşleminin İptali Davası: İkinci olarak, kamulaştırma işleminin kendisine karşı da bir “iptal davası” açılmalıdır. Bu davanın açılması için yasal süre, kamulaştırma kararının yatırımcıya resmi olarak tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gündür. Bu sürenin kaçırılması, dava hakkının kaybına yol açar. Davanın gerekçeleri daha sınırlı olmakla birlikte, idarenin işlem sırasında usul hataları yapması veya kamulaştırma yetkisini “yetki saptırması” (amacından farklı bir şekilde kullanması) gibi iddialara dayanabilir. Ancak mevcut yasal çerçeve ve Anayasa Mahkemesi kararları ışığında, bu son iddianın ispatı oldukça zordur.

4.3. İkinci Cephe: Asliye Hukuk Mahkemesinde Adil Değerin Sağlanması

OSB tarafından açılan “Bedel Tespiti ve Tescil Davası’nda yatırımcının rolü, proaktif bir savunma yapmaktır. Bu davanın amacı kamulaştırmayı durdurmak değil, mülkün değerinin eksik hesaplanmasını önlemektir.

Yatırımcının hukuk ekibi, mahkeme sürecine aktif olarak katılmalı, mahkemenin atadığı bilirkişi raporuna karşı kendi uzman görüşlerini ve karşı raporlarını sunmalı, emsal arazi satış verileriyle değerlemenin yükseltilmesi gerektiğini savunmalıdır. Genellikle yatırımcıların en somut mali kazancı elde edebildikleri alan bu davadır.

4.4. İkincil Hasarı Azaltma: YTB İptali ve Mali Sonuçları

Yatırımcıların karşılaştığı en büyük tehditlerden biri, genellikle gözden kaçırılan ancak mali açıdan yıkıcı olabilen YTB iptalidir. Yatırımın tamamlanamaması, Bakanlığın Yatırım Teşvik Belgesi’ni re’sen (kendiliğinden) iptal etmesi için yeterli ve en temel sebeptir.

  • Sonuç: YTB’nin iptali, yatırımcının belge kapsamında yararlandığı tüm mali avantajların (KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, vergi indirimi, SGK prim desteği vb.) geri istenmesi anlamına gelir. Bu geri ödeme, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca gecikme zammı ve cezalarla birlikte talep edilir. Bu durum, yatırımcıyı bir anda devasa bir kamu borcuyla karşı karşıya bırakır.
  • Potansiyel Çözüm: Yatırımcı, Bakanlığa başvurarak “iptal kaldırma” talebinde bulunabilir. Bu, iptal kararının geri alınması için yapılan idari bir başvurudur. Ancak bu sürecin başarılı olması zordur ve genellikle iptale neden olan sorunun (örneğin, yatırımın tamamlanmaması) ortadan kaldırıldığını kanıtlamayı gerektirir. Arazisi kamulaştırılan bir yatırımcı için bu neredeyse imkansızdır. Zamanlama kritiktir; zira cezalar tahsil edildikten sonra geri alınması mümkün değildir.

Bu ikili tehdit, yani hem arazi kaybı hem de teşviklerin geri alınması, yatırımcıyı bir kıskaç manevrasıyla karşı karşıya bırakır. Stratejik bir hukuki savunma, sadece kamulaştırmaya odaklanmak yerine, bu iki tehdidi de eş zamanlı olarak yönetmelidir.

Aşağıdaki matris, etkilenen yatırımcılar için mevcut hukuki başvuru yollarını ve stratejik unsurları özetlemektedir.

Hukuki EylemAmaçYetkili MahkemeHukuki DayanakKritik SüreStratejik Değerlendirme
Ek Süre Reddi Kararının İptaliİdari kararın hukuka aykırılığını tespit ettirerek kamulaştırma sürecinin dayanağını ortadan kaldırmak.İdare Mahkemesiİdari Yargılama Usulü Kanunu, keyfilik, usul hatası, mücbir sebep iddiası.Kararın tebliğinden itibaren 60 gün.Kamulaştırmayı temelden engelleme potansiyeli olan en önemli dava.
Kamulaştırma Kararının İptaliKamulaştırma işleminin hukuka aykırılığını (usul hatası vb.) ispat ederek işlemi durdurmak.İdare MahkemesiKamulaştırma Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu.Kararın tebliğinden itibaren 30 gün.Kazanma olasılığı daha düşük ancak tüm hakları korumak için açılması zorunlu bir dava.
Kamulaştırma Bedeline İtirazKamulaştırılan arazi ve yapılar için adil ve en yüksek piyasa değerinin tespitini sağlamak.Asliye Hukuk MahkemesiKamulaştırma Kanunu Md. 10, 11.OSB’nin açtığı davaya müdahil olma.Mali kaybı en aza indirmek için en etkili hukuki yol.
YTB İptalinin KaldırılmasıYTB iptalini geri çevirerek teşviklerin geri ödenmesi ve cezai yaptırımlardan kurtulmak.Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (İdari Başvuru)Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar.İptal kararının tebliğinden sonra mümkün olan en kısa sürede.Başarı şansı düşük ancak mali yükümlülüğü ortadan kaldırmak için denenmesi gereken bir idari yol.

Bölüm 5: Sonuç: Politika Değişimleri ve Yatırımların Geleceğe Hazırlanması

Bu son bölüm, mevcut yaptırım dalgasını Türkiye’nin gelişen ekonomik stratejisi bağlamına oturtarak genel bir sentez sunmakta ve hem mevcut durumda etkilenen hem de gelecekte yatırım yapacak olan tüm yatırımcılar için ileriye dönük stratejik tavsiyelerde bulunmaktadır.

5.1. Sentez: Yeni Sıkı Denetim Paradigması

OSB’lerde âtıl arazi tutma dönemi sona ermiştir. 500’den fazla yatırımcıya yönelik başlatılan işlemler, sanayi verimliliğini, üretkenliği ve stratejik sektörlere odaklanmayı önceliklendiren yeni bir politika paradigmasının en net işaretidir. Bu yaptırımlar, tesadüfi değil, bilinçli bir ekonomik yönelimin sonucudur.

Bu sıkı denetim ve yaptırım süreci, 30 Mayıs 2025’te yürürlüğe giren yeni ve daha seçici yatırım teşvik sistemiyle doğrudan ilişkilidir. Hükümet, bir yandan atıl ve verimsiz arazileri temizleyerek, diğer yandan bu arazileri yeni teşvik sisteminin odaklandığı “Hedef Sektörlere“(yüksek teknoloji, yeşil ve dijital dönüşüm, stratejik üretim gibi) tahsis etmek için alan yaratmaktadır. Bu, kaynakların en verimli alanlara yönlendirilmesini amaçlayan bütüncül bir stratejinin parçasıdır.

5.2. Etkilenen 500’den Fazla Yatırımcı İçin Stratejik Tavsiyeler

Durumun aciliyeti göz önüne alındığında, etkilenen yatırımcıların derhal atması gereken adımlar şunlardır:

  1. Derhal Uzman Hukuki Destek Alın: Özellikle idari davalar için geçerli olan 30 ve 60 günlük dava açma süreleri gibi kritik zaman aşımları nedeniyle vakit kaybetmeden, idare ve kamulaştırma hukukunda uzman bir hukuk bürosuyla çalışmaya başlanmalıdır.
  2. İptal Davalarını Açın: Tüm yasal hakları korumak ve müzakere pozisyonunu güçlendirmek için hem ek süre reddi kararına hem de kamulaştırma kararına karşı idare mahkemelerinde derhal iptal davaları açılmalıdır.
  3. Değerleme Savaşına Hazırlanın: Eş zamanlı olarak, asliye hukuk mahkemesindeki bedel tespiti davası için arazi ve mevcut yapıların değerini en üst düzeye çıkaracak tüm kanıtlar (emsal satışlar, ekspertiz raporları, maliyet analizleri) toplanmalı ve güçlü bir savunma hazırlanmalıdır.
  4. YTB Tehdidini Yönetin: YTB’nin iptali ve daraus doğacak mali yükümlülükler konusunda proaktif bir yaklaşım benimsenmeli, Bakanlık ile olası bir uzlaşma veya hafifletme seçeneğini araştırmak üzere iletişime geçilmelidir.

5.3. Proaktif Risk Yönetimi: Tüm OSB Yatırımcıları İçin Bir Rehber

Mevcut durum, sadece etkilenen 500’den fazla yatırımcı için değil, Türkiye’deki tüm OSB yatırımcıları için önemli dersler içermektedir. Gelecekte benzer risklerden kaçınmak için aşağıdaki ilkeler benimsenmelidir:

  • Yasal Süreleri Mutlak Kabul Edin: Yeni denetim ortamı, mevzuatta belirtilen tüm sürelerin kesin ve bağlayıcı olduğu anlamına gelmektedir. Esneklik beklentisi artık gerçekçi değildir.
  • Titiz Belgelendirme Yapın: Projenin ilerleyişi, yapılan harcamalar ve idari makamlarla yapılan tüm yazışmalar eksiksiz ve düzenli bir şekilde belgelenmelidir. Bu belgeler, gelecekteki olası bir ek süre talebinin veya denetimin temelini oluşturacaktır.
  • Profesyonel Danışmanlık Bir Lüks Değil, Zorunluluktur: YTB/E-TUYS ve OSB mevzuatının karmaşıklığı, sürecin başından itibaren uzman danışmanlarla çalışmayı kritik bir risk yönetimi stratejisi haline getirmektedir.9
  • Politika Yönelimini Anlayın: Yeni yatırım planları, hükümetin yeni teşvik sisteminde açıkladığı öncelikli ve stratejik sektörlerle uyumlu hale getirilmelidir. Bu uyum hem maksimum devlet desteği alınmasını hem de idari süreçlerde düzenleyici iyi niyetin kazanılmasını sağlayacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir