FAİZSİZ BANKACILIKTA YENİ BİR MODEL: JAK MEDLEMS BANK VE TÜRKİYE İÇİN POTANSİYELİ
Giriş
Günümüz küresel ekonomisinde bankacılık sistemi, fon arz eden ve fon talep eden taraflar arasında köprü görevi görerek yatırım ve tasarruf işlevlerinin merkezinde yer almaktadır. Ancak, 2008 yılındaki küresel finansal kriz gibi olaylar, geleneksel bankacılık sisteminin bazı eksikliklerini ve yanlış uygulamalarını gözler önüne sermiş, bu da finansal sistemin daha kapsayıcı, adaletli ve sürdürülebilir alternatifler arayışını hızlandırmıştır. Bu arayışta, faizsiz bankacılık modelleri öne çıkmaktadır. Faiz, insanlık tarihi boyunca birçok ilahi dinde yasaklanmış ve felsefi akımlar tarafından reddedilmiş olmasına rağmen, bankacılıkta farklı ahlaki değerler ve ekonomik sonuçlar açısından tartışma konusu olmaya devam etmektedir.
Türkiye’de ve dünya genelinde faizsiz bankacılık dendiğinde akla ilk gelen model Katılım Bankacılığı olsa da faizsiz finans sektörünün mikro finans kuruluşları, faizsiz sigorta kurumları ve kooperatifler gibi farklı bileşenleri de mevcuttur. Bu modeller arasında İsveç’te faaliyet gösteren JAK Medlems Bank, kâr amacı gütmeyen kooperatif yapısı ve yalnızca kredi ile tasarruflara odaklanmasıyla dikkat çekici bir alternatiftir. Bu çalışma, JAK Medlems Bank’ın tarihçesini, ideolojisini, işleyişini ve bu modelin Türkiye’deki uygulanabilirlik potansiyelini derinlemesine incelemeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamlı analiz, faizsiz bankacılık literatürüne yeni bir boyut kazandırarak, Türkiye’nin finansal ekosistemine sunabileceği katkıları değerlendirecektir.
Bankacılık Sisteminin Evrimi ve Faizsiz Yaklaşımlar
Bankacılık, tarihin ilk çağlarından bu yana, insanların maddi kazançlarını sürdürme ve değerlendirme gayretlerinin bir yansıması olarak ortaya çıkmıştır. İlk bankacılık hizmetlerinin M.Ö. 3500’lerde Sümerlere kadar uzandığı, bu dönemde rahiplerin ilk borç verenler olduğu ve fiziki ya da parasal kredi açtığı bilinmektedir. Bankacılık, paranın güvenli dolaşımını, transferini ve değerlenmesini sağlayan önemli bir aracıdır. Konvansiyonel bankacılıkta, paranın zaman değeri olan “faiz” birincil amaç olarak benimsenmiştir.
Türkiye’de bankacılık sistemi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlayan ve Cumhuriyet ile birlikte hız kazanan bir gelişme seyri izlemiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında İş Bankası ve Ziraat Bankası gibi milli bankaların kurulmasıyla bankacılık faaliyetleri daha rekabetçi bir yapıya bürünmüştür. Günümüzde Türkiye’de 34 mevduat bankası, 13 kalkınma ve yatırım bankası ve 6 katılım bankası olmak üzere toplamda 53 banka faaliyet göstermektedir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB) gibi kurumlar, sektörün düzenlenmesi ve denetlenmesinde önemli roller üstlenmektedir. Bankaların dürüstlük, tarafsızlık, güvenilirlik, saydamlık, toplumsal yararın gözetilmesi ve çevreye saygı gibi etik ilkelere bağlı kalması, sektörün saygınlığı ve güvenilirliği açısından hayati öneme sahiptir.
Faize duyarlı bireylerin sistem dışında kalması, birikimlerinin yatırıma dönüşmemesi ve ekonomik etkinliğin azalması gibi sonuçlar doğurmuştur. Bu durum, faizsiz bankacılığın ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır. Faizsiz bankacılıkta, paranın değerlendirilmesi sonucunda elde edilen gelir “kâr payı” veya “getiri oranı” gibi kavramlarla adlandırılmakta, faiz yerine kar ve zarara katılma esası (kar ve zarar ortaklığı) benimsenmektedir. Katılım bankaları, fonları doğrudan nakit olarak kullandırmak yerine, ticaret ve ortaklık esasına göre fon kullandıran bir bankacılık türüdür. Bu bankalar, müşterilerine kar ve zarar ortaklığı sunarak faizli işlemlerden uzak durmayı hedefler. Katılım bankacılığı, sadece Müslüman nüfusu değil, faizden çeşitli sebeplerle uzak duran herkesin ilgisini çekmektedir.
JAK Medlems Bank: Faizsiz Ekonominin Öncüsü
JAK Medlems Bank, faizsiz bankacılığa farklı bir boyut getiren, kâr amacı gütmeyen bir kooperatif bankasıdır ve yalnızca kredi ve tasarruflara odaklanmaktadır. JAK adı, klasik ekonominin üç üretim faktörü olan Jord (Toprak), Arbejde (Emek), Kapital (Sermaye) kelimelerinin baş harflerinden gelmektedir.
Tarihsel Süreç ve İdeoloji
JAK Bank ilk kez 1930’lu yıllarda Büyük Buhran döneminde Danimarka’da faaliyetlerine başlamıştır. Yüksek işsizlik ve reel faiz oranları karşısında çiftçilerin bir araya gelerek 1931’de bir kooperatif kurmasıyla doğmuştur. JAK’ın temel inancı, faizin ekonomik istikrarsızlığın, enflasyonun ve işsizliğin temel nedeni olduğudur. Onlara göre, faizsiz, adil ve sürdürülebilir bir ekonomi uzun vadede herkesin refahını artıracaktır. JAK, toplumu ve doğayı sömürmeyen faizsiz bir ekonomiyi yükseltmek için çalışmaktadır.
1965 yılında bu fikir Danimarka’dan İsveç’e taşınmış ve 1967’de İsveçli JAK ilk mevduatlarını toplamış, üç yıl sonra ise ilk kredisini vermiştir. Özellikle 1980-1990 yılları arasındaki yüksek faiz oranları ve resesyon, JAK organizasyonunun üye sayısında büyük bir artışa yol açmıştır. 1997 yılında İsveç hükümeti tarafından tam bankacılık lisansı alan JAK, mevduatlarının belli bir miktara kadar devlet güvencesi altına alınmasıyla daha güvenilir hale gelmiştir. Bu model son yıllarda Birleşik Krallık, Finlandiya, Belçika, Almanya, Kanada, Hollanda, İspanya ve İtalya gibi birçok ülkenin ilgisini çekmiştir.
İşleyiş Mekanizması: Tasarruf ve Kredi Sistemi
JAK’ın temel işleyişi, üyelerin tasarruflarının bir havuzda toplanması ve bu likidite ile faizsiz ev, araba, okul kredisi gibi kolaylıklar sağlanmasına dayanır. Sistem, karşılıklı fayda ve dayanışma prensipleri üzerine kurulmuştur.
JAK sistemi, konvansiyonel bankalardan önemli ölçüde farklıdır:
- Faizsiz Çalışma: JAK, tasarruflara faiz ödemez ve verdiği kredilerden faiz almaz. Geleneksel bankalar ise mevduatlara faiz verir ve kredilerden faiz alarak kar elde eder.
- Kar Amacı Gütmeme: JAK’ın birincil amacı kar elde etmek değil, faizsiz bankacılık düşüncesini yaymak, ekonomik dayanışmayı güçlendirmek, adil ve çevreye duyarlı bir düzen sağlamaktır. Geleneksel bankalar ise kar maksimizasyonunu hedefler.
- Tam Rezerv Sistemi: JAK, tüm kredilerini üyelerin mevduatları ve bankanın öz sermayesi ile finanse eder ve tam rezerv sistemiyle çalışır. Konvansiyonel bankalar ise kısmi rezerv sistemiyle çalışır ve para yaratma mekanizmasına sahiptir.
- Mülkiyet Yapısı: JAK’ta bankanın mülkiyeti üyelere aittir ve yönetim kademesi üyelerin oylarıyla belirlenir; her üye bir oya sahiptir, bu da eşitlik ve katılımcılığı sağlar. Geleneksel bankaların sahibi sermayedarlardır.
- Kredi Ücreti: JAK, bankanın işlem maliyetlerini ve yönetim giderlerini karşılamak üzere üyelerden “kredi ücreti” alır. Bu ücret, alınan kredinin hacmine göre değişir ve kredi taksitlerine yayılır. Örneğin, %8,05 faiz oranıyla çalışan bir konvansiyonel banka kredisine kıyasla, JAK’tan alınan 20.000 dolarlık bir kredi 6668 dolar daha az maliyetli olabilmektedir.
- Tasarruf Puanları: Üyeler, JAK’a yaptıkları birikimler karşılığında faiz ya da kâr payı elde etmezler; bunun yerine “tasarruf puanları” kazanırlar. Bu puanlar, üyelerin faizsiz borç alma imkanını belirler. Üyeler, kredi almadan önce veya aldıktan sonra belli bir süre tasarruf yaparak (pre-savings / after-savings) kullandıkları tasarruf puanlarını dengelemek zorundadır.
- Hedef Kitle ve Pazarlama: JAK, İsveç’teki Müslümanlar, dindar Hristiyanlar, Yahudiler ve hatta komünistler gibi farklı kesimlerden insanları bünyesine çekebilen geniş bir hedef kitleye sahiptir, çünkü ortak payda faize karşı alınan tavırdır. JAK, sermayesini reklam ve pazarlamaya yatırmak yerine, aktif gönüllü üyelerini finanse ederek ve eğitim seminerleri düzenleyerek tanınırlığını artırır.
JAK Bank ve Katılım Bankaları Arasındaki Farklar
JAK Bank ile Katılım bankaları arasında benzerlikler olmakla birlikte, önemli farklar da mevcuttur. Her iki bankacılık türü de faizi dışlar. Ancak Katılım bankalarının faize karşı tavrı dini sebeplerden kaynaklanırken, JAK’ın faiz karşıtlığı ekonomik özgürlük, adalet, demokrasi ve dayanışma gibi daha geniş sebeplere dayanmaktadır. Katılım bankacılığının temelini oluşturan kar-zarar ortaklığı, risk sermayesi ve leasing gibi finansal yöntemler JAK’ta yer almaz; JAK sadece tasarruf ve krediye odaklıdır. Katılım bankaları kar elde etmeyi amaçlarken, JAK’ın temel amacı faizsiz bankacılık düşüncesini yaymak ve ekonomik dayanışmayı güçlendirmektir. Ayrıca, Katılım bankalarında yatırılan anaparanın garantisi yoktur ve belirli bir getiri vaat edilmezken, JAK’ta üyelerin tasarruflarının %20’si İsveç hazine bonolarına yatırılarak potansiyel bank-run durumlarına karşı bir sigorta görevi görür.
JAK Medlems Bank’ın Türkiye’de Uygulanabilirliği Üzerine Bir Araştırma
JAK modelinin İtalya gibi Müslüman olmayan bir ülkede bile kriz dönemlerinde ilgi görmesi ve JAK Bank Kültür Derneği’nin kurulması, modelin uluslararası uygulanabilirliğine işaret etmektedir. Türkiye’de faizsiz bankacılığa ilgi artmaktadır ancak istenen düzeye tam olarak ulaşamamıştır. Bunun nedenleri arasında, faizsiz sistemin işleyiş yapısının bazı yönleri açısından konvansiyonel sisteme benzemesi ve bankacılık kanununda Katılım bankalarının konvansiyonel bankalara benzer şekilde tanımlanması yer almaktadır. Ayrıca, Katılım bankalarının kar oranları açıklamaları, kredi kartları, altın hesapları ve konut/taşıt kredilerindeki bazı benzerlikler, bireylerin gözünde olumsuz algıyı artırmaktadır.
Yapılan derinlemesine mülakatlar, JAK Bank modelinin Türkiye’de uygulanabilirliği konusunda karışık görüşler sunmaktadır.
Uygulanabilirliğin Önündeki Engeller:
- Mevzuatsal Uyumsuzluk: Türkiye’deki bankacılık kanununda JAK Bank gibi kooperatif banka türleri için resmi bir yer bulunmaması. Uzmanlar, kooperatif bankacılığı için ayrı bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini belirtmektedir.
- Yüksek Enflasyon ve Volatilite: Türkiye’nin yüksek enflasyon ve volatiliteye sahip bir ülke olması, paranın zaman değerinin önemini artırmakta ve kar/faiz getirisi olmayan bir modelde havuzdaki paranın satın alma gücünün azalmasına neden olmaktadır.
- Sert Regülasyonlar: Mevcut bankacılık regülasyonları (munzam karşılık, sermaye yeterliliği, likidite oranları, TMSF ve BDDK primleri) kar getirisi hesabı yapılmadığında JAK modelinin maliyetlerini karşılamayı güçleştirebilir.
- Algı Sorunları: Katılım bankalarının mevcut algı sorunları (faizli sisteme benzediği eleştirileri) düşünüldüğünde, JAK gibi farklı bir modelin de benzer tartışmalara yol açabileceği endişesi bulunmaktadır.
Uygulanabilirlik Fırsatları ve Potansiyel Katkılar:
- Yeni Bir Kooperatif Bankacılığı Türü: Modelin Türkiye’de uygulanması için yeni bir kooperatif bankacılığı türü olarak yasal zeminin oluşturulması önerilmektedir.
- Mevcut “Elbirliği” Sistemlerine Benzerlik: Türkiye’de konut ve araba alımında tasarrufa dayalı “EminEvim” gibi mevcut yapıların JAK modeline benzerlikleri olduğu, bu uygulamaların yasal düzenlemelerle JAK modeline dönüştürülebileceği belirtilmektedir.
- Mikro Finansa Katkı: JAK modelinin, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansmana erişimini kolaylaştırarak mikro finans alanında önemli katkılar sunabileceği düşünülmektedir.
- Daha Geniş Kitleye Hitap Etme: JAK’ın kâr amacı gütmeyen, faizsiz ve dayanışmaya dayalı yapısı, sadece dini hassasiyeti olanları değil, faize karşı farklı saiklerle tavır alan daha geniş bir kitleyi bünyesine çekerek Türkiye’de faizsiz finansın pazar payını artırabilir.
- Güven ve Enflasyonla Mücadele: JAK sisteminin Türkiye’de uygulanması, verilen kredilere ve alınan tasarruflara fiyatlandırma yapılmayacağı için konvansiyonel sistemden çok farklı ve daha güvenilir bir yapı ortaya çıkaracaktır. Ayrıca, verilen kredilerin enflasyon üretici etkiye sahip olmayacağı, dolayısıyla Türkiye ekonomisinin en büyük sorunlarından biri olan enflasyonu azaltabileceği öngörülmektedir.
- Yapısal Öneriler: JAK Türkiye modeli, bir yönetim kurulu, yürütme komitesi ve denetçiler kurulu ile şeffaf bir yönetim yapısı önermektedir. Operasyonel olarak az sayıda gönüllü ve profesyonel personel ile (bir genel müdür, yönetim, risk kontrol, tasarruf ve kredi, bilgi teknolojileri yöneticileri) etkin bir şekilde çalışması hedeflenmektedir.
Sonuç
JAK Medlems Bank, kâr amacı gütmeyen, faizsiz, kooperatif temelli ve toplumsal faydayı önceliklendiren eşsiz bir bankacılık modeli sunmaktadır. Bu model, geleneksel bankacılığın neden olduğu finansal istikrarsızlık ve gelir adaletsizliği gibi sorunlara karşı sürdürülebilir ve adil bir alternatif olarak konumlanmaktadır.
Türkiye’de faizsiz bankacılık sisteminin gelişimi için önemli bir potansiyel barındıran JAK modeli, mevcut Katılım bankacılığı dışındaki faizsiz finans modellerinin çeşitlendirilmesi açısından kritik bir rol oynayabilir. Modelin Türkiye’ye uyarlanması, belirli hukuksal ve mevzuatsal düzenlemeler gerektirse de özellikle mikro finans ve bölgesel kalkınma alanlarında kayda değer katkılar sağlayabilir. Türkiye’deki “elbirliği” sistemi gibi tasarrufa dayalı mevcut uygulamalarla benzerlikleri, JAK modelinin entegrasyonu için bir zemin sunmaktadır.
JAK Bank Türkiye’nin temel hedefi, ekonomik ve finansal sürdürülebilirliği minimum kar ile sağlamak, ailelere, mikro ve küçük girişimlere odaklanmak, yerel kaynakları artırmak ve halka daha düşük maliyetlerle faizsiz kredi imkânı sunmak olacaktır. Bu yaklaşım, faiz hassasiyeti olan ve mevcut Katılım bankacılığına mesafeli duran geniş bir kitleyi finansal sisteme dahil etme potansiyeline sahiptir. Böylelikle, JAK modeli Türkiye’de daha kapsayıcı, enflasyon üretmeyen ve yatırımları teşvik eden bir finansal ekosistemin inşasına önemli bir katkı sunabilir. Bu, aynı zamanda, finans sektörünün sadece kar odaklı değil, aynı zamanda toplumsal refahı ve adaleti gözeten bir yapıya evrilmesine de yardımcı olacaktır.

