uluslararası ticaret

ULUSLARARASI TİCARET NEDİR? ÖNEMİ, TARİHİ VE TEMEL YÖNTEMLER

Giriş

Uluslararası ticaret, tüm dünya ülkeleri arasında, mal ve hizmet alışverişinin uluslararası sınırlar veya bölgeler arasında değişimini ifade eden ekonomik faaliyettir. Uluslararası ticaret yeni pazarlara girmek (ihracat) veya daha düşük bir maliyet ile malları elde etmek (ithalat) için işletmeler tarafından kullanılan bir yöntemdir. Firma sermayesinin bir bölümünü hiçbir zaman riskli alanlara yatırmak istemeyeceğinden bu yöntem minimum risk içermektedir. Uluslararası ticaret, farklı para birimlerinde ve ödeme şekillerinde mal ve hizmetlerin satın alınması, satılması veya değiş tokuşunu içerir. Ortaya çıkışındaki temel dinamik ise bir ekonominin gelişmesi için ihtiyaç duyduğu her şeyi üretememekten gelmektedir (Petrol).

Uluslararası ticaretin temel nedeni, hiçbir ülkenin tüm ihtiyaçlarını kendi başına karşılayamamasıdır. Örneğin, bir ülke petrol üretiminde güçlü olabilirken, bir diğeri teknolojik ürünlerde uzmanlaşmıştır. Bu farklılıklar, ülkeler arasında karşılıklı bir alışveriş ihtiyacı doğurur.

Uluslararası Ticaretin Tarihi: Geçmişten Günümüze

Uluslararası ticaret tarih boyunca var olsa da ekonomik, sosyal ve politik önemi son iki yüz yıldır daha da artmıştır. Adam Smith, 1776’da yayınlanan Ulusların Zenginliği adlı çalışmasında uluslararası ticaretin önemini anlatmış, ekonomik kalkınmanın anahtarlarından birinin diğer uluslarla ticaret yapmak olduğunu belirtmiştir. Dış ticaretin kazananı ve kaybedeni olan bir faaliyet olarak görülmemesi gerektiğini, iş bölümü ve uzmanlaşma ile dünyanın zenginliğinin büyütülebileceğini ve dış ticaretten herkesin kazançlı çıkabileceğini söylemiştir. Bu düşünce etkileri günümüze değin devam eden dış ticarete bakış açısını büyük oranda belirlemiştir. Adam Smith, Mutlak Üstünlükler Yasası diye anılacak dış ticaret teorisini kurgulamıştır.

Aynı dönemlerde İngiliz şirketi East India Company, Kraliçe’den Hint Okyanusu bölgesinde ticaret yapmak için ayrıcalık alabilen deniz tüccarları tarafından 31 Aralık 1600’de kurulan bir İngiliz anonim şirketiydi ve bu şirket pamuk, boya veya baharat gibi mallarla ticareti ile o günlerin dünya ticaretinin neredeyse yarısını temsil etmekte idi.

Ulaşım (lojistik), finans ve yasal düzenlemeler gibi alanlardaki gelişmeler, yirminci yüzyılda uluslararası ticaretin daha hızlı ve verimli bir şekilde gelişmesini mümkün kılmıştır. Küreselleşme, sanayileşme, dış kaynak kullanımı ve uluslararası ticaret sistemi üzerinde büyük etkileri bulunmaktadır.

Uluslararası ticaret, küresel ekonomik büyümenin önemli bir bileşenidir. Çoğu ülkede bu tür ticaret, (GSYİH) önemli bir bölümünü oluşturabilmektedir. Uluslararası düzeyde ticaret yapmak, iç ticaretle kıyaslandığında daha karmaşık bir süreçtir. Ticaret iki veya daha fazla ülke arasında gerçekleştiğinde para birimi, hükümet politikaları, ekonomi, yargı sistemi, yasalar ve piyasalar gibi pek çok faktör bu ticareti etkilemektedir.

Farklı ülkeler veya farklı coğrafi alanlar arasındaki alışverişler, ticaretin serbestleştirilmesi ve tarife ve tarife dışı engellerin ortadan kaldırılması sayesinde artmaktadır. Modern çağda farklı ekonomik konumdaki ülkeler arasındaki ticaret sürecini kolaylaştırmak ve düzenlemek için Dünya Ticaret Örgütü gibi bazı uluslararası kuruluşlar kurulmuştur. Bu kuruluşlar, uluslararası ticaretin kolaylaştırılması ve büyümesi için çalışmaktadır.

Uluslararası Ticaretin Önemi: Küresel Ekonomiye Etkileri

Uluslararası ticaretin ekonomik gelişim açısından birçok önemi vardır:

  • Kaynakların Etkin Kullanımı: Her ülke, üretimde avantajlı olduğu alanlara odaklanır.
  • İstihdam Artışı: Dış ticaret sayesinde yeni iş alanları doğar.
  • Teknoloji Transferi: Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere bilgi ve teknoloji akışı sağlanır.
  • Tüketici Seçenekleri: Tüketiciler, farklı ülkelerden gelen ürünlere erişebilir.

Dünya Ticaret Örgütü ve GATT

Dünya Ticaret Örgütü (WTO), 1 Ocak 1995’te, uluslararası ticaretin en etkin kurumu olarak, Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması’nın (GATT) yerine kurulmuştur. Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması, (General Agreement on Tariffs and Trade) uluslararası ticareti, haklar ve sorumluluklar açısından düzenleyen çok taraflı bir anlaşmadır. 1947’de 23 ülke tarafından imzalanan bir anlaşma ile kurulmuştur. 1 Ocak 1948’de de yürürlüğe girmiştir. GATT’ın kuruluş amacı, ithalat vergilerini azaltmak, uluslararası ticaretin önündeki tüm engelleri kaldırmak ve ticarette ayırımcı uygulamalara son vermek olarak belirlenmiştir. Arthur Dunkel kuruluşun mimarı olarak bilinir. 23 kurucu üye, 45 bin kalem malın gümrük tarifinde karşılıklı taviz vermiştir.

GATT’ın amaçlarına bakıldığında;

  • Ticari ve ekonomik alandaki ilişkilerin arttırılması,
  • Tam istihdamın gerçekleştirilmesi,
  • Dünyadaki üretim kaynaklarının etkin kullanımı.

Anlaşmada belirtilmemiş olan temel düşünce ise; Uluslararası rekabet sistemini kurabilmek için üye ülkeleri korumacı politikalardan uzaklaştırarak uluslararası ticareti serbestleştirme, dış ticarette liberalizmi teşvik etme olarak belirlenmiştir.

Açık ve Kapalı Ekonomi Nedir?

Uluslararası ticarette yer alan ekonomiler açık ekonomi olarak isimlendirilebilir. Açık ekonomiler, ticareti dışa açık olan bölgeler veya uluslardır. Açık ekonomilerde değişen derecelerde korumacılık vardır. Tarifeleri daha düşük olanlar serbest ticarete daha yakındır. Aksine, yüksek tarife uygulayan ekonomiler ise korumacı ekonomiler olarak bilinmektedir. Bu kapalı ekonomiler döviz alışverişinde bulunmazlar ve uluslararası ticarete katılmazlar. Kapalı ekonomiye bir örnek otarşidir. Otarşi terimi, genellikle siyasal veya ekonomik sistemler için kullanılır. Otarşi, ekonomik yapının dış yardım almadan ya da uluslararası ticaret yapmadan hayatta kalabildiği ya da faaliyetlerini sürdürebildiği durumlarda geçerlidir. Kendi kendine yeterli ekonomik yapı, dış dünyayla bütün ticaretini durdurursa buna kapalı ekonomi denmektedir.

Uluslararası Ticaretin Teorileri

İşletmelerin faaliyetlerini uluslararası alanda genişletmelerinde motivasyon sağlayan nedenler hakkında kabul gören teoriler;

  1. Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi
  2. Aksak Piyasalar Teorisi
  3. Ürün Dönemleri Teorisidir.

Ülkeler üretim etkinliklerinde birtakım avantajlara sahiptirler. Kimi ülkeler Japonya ve ABD gibi teknolojik üstünlüklere sahip iken Çin, Hindistan gibi ülkeler temel iş gücü maliyetlerinde birtakım avantaja sahiptirler. Meksika, Brezilya, Ukrayna ve Türkiye gibi ülkeler tarımsal ürünlerde büyük üretici konumundadırlar. Bir ülke bazı ürünlerde uzmanlaştığı zaman diğer ürünleri üretmeyebilmektedir. Bu nedenle ülkeler arasında ticaret zorunlu hale gelmektedir. Bu durum Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi ile açıklanmaktadır.

İş gücü ve diğer kaynakların talebin olduğu herhangi bir yere kolay taşınabilmesi, üretim faktörlerinin (Bu faktörler, üretimi gerçekleştirmek için kullanılan Doğal Kaynaklar (Hammadde ve Toprak), Emek (İşgücü), Sermaye (Milli Servet) ve Girişim (Teşebbüs)’dir) sınırsız hareketliliği maliyetlerde ve getirilerde eşitlik yaratacak ve uluslararası ticaret ve yatırım için karşılaştırmalı maliyet avantajını ortadan kaldıracaktır. Fakat gerçek dünya üretim faktörlerinin bir dereceye kadar hareketsiz olduğu aksak rekabet durumu içerisindedir. İş gücü ve diğer kaynakların transferinde önemli maliyetler ve kısıtlamalar söz konusudur. Üretim maliyetlerinde piyasalar “aksak” veya “eksik” olduğu için bu durum işletmeler için yabancı fırsatları arayıp bulmalarında bir teşvik sağlamaktadır.

Bir işletmenin ürünlerine yönelik dış talebin artmasıyla, dış dünyadaki rekabet avantajını korumak için işletmenin yabancı piyasalarda üretim yapma yoluna gitmesi Ürün Dönemleri Teorisi ile açıklanmaktadır. Lojistik maliyetlerin düşürülmesi en büyük avantajdır. Rekabet avantajını elinde tutmak isteyen işletmede genel yaklaşım diğer rakiplerin tamamen aynı ürünü sunamamaları nedeniyle üründe farklılaştırmaya gitmektedir.

İşletmeler Uluslararası Pazarlara Nasıl Açılır?

1. Dış Ticaret Yöntemleri (İhracat ve İthalat), En temel yöntemdir. İhracat ve ithalat faaliyetleri doğrudan yatırım gerektirmez.

2. Lisans ve Marka Kullanım Anlaşmaları, Bir işletmenin, markasını veya teknolojisini başka bir ülkedeki işletmeye belirli bir ücret karşılığında kullandırmasıdır.

3. Franchising: Marka Gücüyle Yabancı Pazarlar, Bir markanın işletme modelini, başka ülkelerde faaliyet göstermek isteyen girişimcilere sunmasıdır. McDonald’s gibi zincirler bu yöntemi sıkça kullanır.

4. Ortak Girişim (Joint Venture) Modelleri, İki veya daha fazla şirketin belirli bir hedef için iş birliği yapmasıdır.

5. Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY)

  • Mevcut İşletmelerin Devralınması, Yabancı ülkelerdeki işletmeleri satın alarak pazara giriş yapılır.
  • Yeni Yabancı Şubelerin Kurulması, Doğrudan yatırım yoluyla yeni üretim tesisleri veya satış ofisleri açılır.

Yabancı ülkelerdeki faaliyetlere doğrudan bir yatırım gerektiren uluslararası faaliyetleri artırmaya yönelik yöntemler Doğrudan Yabancı Yatırım olarak adlandırılabilir. Uluslararası ticaret ve lisanslama yabancı ülkelere doğrudan yatırım içermediği için DYY olarak dikkate alınmazlar. Franchising ve ortak girişim yabancı faaliyetlerde sınırlı da olsa yatırımı gerektirmektedir. Yabancı satın almalar ve yeni yabancı şubelerin kurulması yabancı ülkelerde önemli yatırımları gerektirmekte ve DYY’nin en büyük kısmını teşkil etmektedir.

Sonuç: Küresel Ekonominin Motoru

Uluslararası ticaret; küresel ekonomik büyümenin en önemli unsurlarından biridir. Ülkeler arası mal ve hizmet akışı sayesinde kaynaklar daha etkin kullanılır, istihdam artar, ekonomik kalkınma hızlanır. Günümüz dünyasında dijitalleşme, lojistik imkanların gelişmesi ve serbest ticaret anlaşmaları sayesinde uluslararası ticaret her geçen gün büyümeye devam etmektedir.

KAYNAKLAR

Jeff Madura. (2012). Uluslararası Finansal Yönetim (H. Doğukanlı, Ed.; 10th ed.). Nobel Yayınevi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir