ABD bölgesel bankacılık krizi

ABD BÖLGESEL BANKACILIK SEKTÖRÜNDE SÜREGELEN KRİZ: FİTCH VE MOODY’S UYARILARI IŞIĞINDA BİR DEĞERLENDİRME

Giriş

2008 küresel ekonomik krizi, dünya finans tarihine kara bir leke olarak kazınmış, başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere pek çok ülkenin finansal sistemlerinde derin yaralar açmıştır. Özellikle ABD konut piyasasında ortaya çıkan mortgage krizi, kısa sürede küresel bir finansal krize dönüşerek, bankacılık sektöründe büyük çalkantılara ve iflaslara neden olmuştur. Aradan geçen yıllara rağmen, ABD bankacılık sektörü tam anlamıyla bu travmayı atlatabilmiş değildir. Nitekim, 2023 yılının mart ayında Silikon Vadisi Bankası (SVB), Signature Bank ve First Republic Bank‘ın iflasları, sektördeki kırılganlıkların hala devam ettiğini acı bir şekilde gözler önüne sermiştir.

Bu son gelişmelerin ardından, kredi derecelendirme kuruluşları Moody’s ve Fitch’in ABD bankalarının notlarını düşürmesi veya potansiyel düşüşlere yönelik uyarıları, sektördeki endişeleri daha da artırmış ve olası sonuçlarına dair tartışmaları alevlendirmiştir. Bu bağlamda, bu blog yazısı, söz konusu endişelerin temel nedenlerini, kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmelerini ve bu durumun potansiyel sonuçlarını analiz etmeyi amaçlamaktadır.

ABD Bölgesel Bankacılık Sektöründeki Endişelerin Kaynakları

ABD bölgesel bankacılık sektöründe süregelen endişelerin pek çok temel nedeni bulunmaktadır. Bu nedenlerin başında, artan mevduat maliyetleri ve riskli ticari gayrimenkul kredileri gelmektedir. Yüksek enflasyonla mücadele kapsamında ABD Merkez Bankası (FED) tarafından uygulanan faiz artışları, bankaların mevduat toplama maliyetlerini yükseltirken, aynı zamanda ticari gayrimenkul sektöründe değer kayıplarına ve kredi geri ödeme zorluklarına yol açmaktadır. Özellikle portföylerinde yoğun miktarda ticari gayrimenkul kredisi bulunan bankalar, bu durumdan daha fazla etkilenme potansiyeline sahiptir.

Buna ek olarak, yüksek faiz oranlarının ve olası bir resesyon beklentisinin bankacılık sektörü üzerindeki baskısı da önemli bir endişe kaynağıdır. Faiz oranlarındaki hızlı ve büyük artışlar, bazı finansal kurumların uzun süredir devam eden düşük faiz ortamına hazırlıksız yakalanmasına neden olmuş ve faiz oranı ile likidite risklerini yeterince yönetememelerine yol açmıştır. SVB’nin iflası, bu durumun en çarpıcı örneklerinden birini teşkil etmektedir. Yüksek faiz ortamında gerçekleşmemiş zararların artması ve büyük miktarlarda sigortasız mevduatın bulunması, bankaların kırılganlığını artıran diğer faktörlerdir.

Teknolojik gelişmelerin de bankacılık sektöründeki endişeleri artırabileceği gözlemlenmektedir. Bilgilerin sosyal medya aracılığıyla hızla yayılması, mevduat çıkışlarının beklenenden çok daha hızlı gerçekleşmesine katkıda bulunabilir. SVB örneğinde görüldüğü gibi, likidite krizi yaşayan bir banka hakkındaki olumsuz haberlerin hızla yayılması, panik satışlarına ve bankanın kısa sürede iflasına yol açabilir. Ayrıca, bazı ABD’li bankaların iş modellerindeki yapısal zorluklar da sektördeki kırılganlığı artıran unsurlar arasında sayılabilir.

Düzenleyici Kurumların Tepkisi ve Etkileri

2023 Mart ayındaki banka iflaslarının ardından, ABD’deki düzenleyici kurumlar, özellikle Fed, bankacılık sektöründeki stresin yayılmasını önlemek amacıyla bir dizi önlem almıştır. Bu kapsamda, acil likidite sağlamaya ve mevduat sahiplerini korumaya yönelik adımlar atılmıştır. FED’in oluşturduğu Banka Vadeli Finansman Programı (BTFP), mevduat kurumlarına bir yıla kadar kredi sağlayarak bankacılık sistemine olan güvenin yeniden tesis edilmesine katkıda bulunmuştur.

Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yapılan değerlendirmeler, SVB’nin iflasının küresel sistemik öneme sahip olmayan bir kurumun bile finansal istikrara yönelik ciddi riskler oluşturabileceğini gösterdiğini vurgulamaktadır. Bu durum, ABD’de bankacılık sektörüne yönelik denetim ve düzenlemenin güçlendirilmesine ilişkin tartışmaları yeniden gündeme getirmiştir. Ancak, alınan önlemlere rağmen, özellikle ticari gayrimenkul kredileri ve yüksek faiz oranlarının potansiyel etkileri nedeniyle, sektördeki endişeler sürmeye devam etmektedir.

Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının Değerlendirmeleri ve Uyarıları

ABD bölgesel bankacılık sektöründeki süregelen endişelerin önemli bir göstergesi de kredi derecelendirme kuruluşlarının yaptığı değerlendirmeler ve yayınladığı uyarılardır. Moody’s, Ağustos 2023’te ABD’deki 10 küçük ve orta ölçekli bankanın kredi notunu düşürmüş ve aralarında U.S. Bancorp, Bank of New York Mellon Corp., State Street Corp. ve Truist Financial Corp. gibi büyük ölçekli bazı bankalar için de benzer bir karar alabileceğini belirtmiştir.

Moody’s, not indirimlerine gerekçe olarak yükselen borçlanma maliyetlerini, düzenlemelere bağlı oluşabilecek sermaye sıkıntılarını ve ofis alanı talebindeki zayıflama ile birlikte ticari gayrimenkul kredilerine bağlı artan riskleri göstermiştir. Kurum, toplu olarak bu üç gelişmenin bir dizi ABD bankasının kredi profilini olumsuz etkilediğini, ancak tüm bankaların eşit derecede etkilenmediğini ifade etmiştir. Moody’s ayrıca, New York Community Bank’ın kredi notunu bir ay içinde ikinci kez düşürerek, bankanın portföyündeki ticari gayrimenkul kredilerinin yoğunluğuna ve dahili risk yönetimine ilişkin zayıflıklara dikkat çekmiştir.

Fitch Ratings de ABD bankacılık sektörüne yönelik önemli uyarılarda bulunmuştur. Fitch analisti Chris Wolfe, Ağustos 2023’te yaptığı açıklamada, ABD bankacılık sektörünün yeni bir türbülansa daha yaklaştığını belirtmiştir. Wolfe, Fitch’in haziran ayında sektörün “faaliyet ortamı” puanını AA’dan AA-‘ye düşürmesinin ardından, bu puanın A+’ya bir kez daha düşürülmesinin, Fitch’in kapsadığı 70’ten fazla ABD bankasının notlarının yeniden değerlendirilmesine ve muhtemelen negatif derecelendirme eylemlerine yol açacağını ifade etmiştir.

Sektörün notunun A+’ya düşmesi durumunda, JPMorgan Chase ve Bank of America gibi en büyük bankaların notları da faaliyet gösterdikleri ortamdan daha yüksek olamayacağı için düşürülebilecektir. Wolfe’a göre, üst düzey kuruluşların notlarının düşürülmesi, Fitch’in en azından tüm benzerlerinin notlarını düşürmeyi düşünmesine neden olacak ve bu durum potansiyel olarak bazı zayıf kreditörleri yatırım yapılamaz statüsüne yaklaştırabilecektir. Fitch de Moody’s gibi New York Community Bank ve iştiraki Flagstar Bank’ın uzun ve kısa vadeli kredi notlarını düşürerek not görünümünü “negatif” olarak belirlemiştir.

Örnek Vaka: New York Community Bank

New York Community Bank (NYCB), ABD bölgesel bankacılık sektöründeki süregelen endişeleri somutlaştıran önemli bir örnek teşkil etmektedir. Ocak 2024 sonunda yayımladığı bilançosunda sürpriz bir zarar açıklaması sonrasında NYCB’nin hisselerinde sert bir düşüş yaşanmıştır. Bankanın kar beklentilerinin aksine sorunlu gayrimenkul kredileri kaynaklı zarar açıklaması ve temettü kesintisine gitmesi, sektördeki endişeleri yeniden alevlendirmiştir. NYCB’nin hisseleri, bilanço açıklamasından sonra önemli ölçüde değer kaybetmiştir.

Banka yönetimi daha sonra üst yönetici değişikliğine gitmiş ve dördüncü çeyrek finansal sonuçlarında değişikliğe giderek, dahili risk yönetimine ilişkin bir açıklama eklemiştir. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) yapılan bildirimde, iç kredi incelemesine dair iç kontrollerde etkin olmayan gözetim, risk değerlendirme ve izleme faaliyetlerinden kaynaklanan zayıflıkların tespit edildiği belirtilmiştir. Bu gelişmelerin ardından Moody’s ve Fitch’in kredi notlarını düşürmesi, bankanın karşı karşıya olduğu zorlukları teyit etmiştir.

NYCB, şubat ayından bu yana mevduatlarının yaklaşık yüzde 7 azaldığını bildirmiş ve bu yıl ikinci kez temettü kesintisine gitmiştir. Bankanın zor durumdaki görünümü, nakit desteği aradığı ve olası öz sermaye artırımı konusunda yatırım şirketleriyle temasa geçtiğine dair haberlere yol açmıştır. Nihayetinde banka, 1 milyar dolardan fazla sermaye artırdığını ve yönetim kurulunun yeniden yapılandırıldığını duyurmuştur. NYCB’nin geçen yıl iflas eden Signature Bank’ın varlıklarını satın almış olması ve Signature Bank’ın kredi portföyünün öncelikle ticari gayrimenkul ve ticari kredilerden oluşması, NYCB’nin risk profilini daha da karmaşık hale getirmektedir. NYCB örneği, ticari gayrimenkul kredilerine olan yoğunlaşmanın ve yetersiz risk yönetiminin bölgesel bankalar için ne denli ciddi sonuçlar doğurabileceğini açıkça göstermektedir.

Süregelen Endişelerin Potansiyel Sonuçları ve Geniş Çaplı Etkileri

ABD bölgesel bankacılık sektöründeki süregelen endişelerin ve kredi derecelendirme kuruluşlarının uyarılarının bir dizi potansiyel sonucu ve geniş çaplı etkisi olabilir. İlk olarak, bu durum piyasa belirsizliğini ve oynaklığını artırabilir. Bankacılık sektörüne yönelik güvensizlik, yatırımcıların riskten kaçınmasına ve hisse senedi piyasalarında değer kayıplarına neden olabilir.

İkinci olarak, bankaların kredi verme iştahı azalabilir. Sektördeki belirsizlikler ve potansiyel not düşüşleri, bankaları daha temkinli hale getirebilir ve bu da kredi koşullarının sıkılaşmasına ve ekonomik aktivitenin yavaşlamasına yol açabilir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin kredi erişimi zorlaşabilir.

Üçüncü olarak, kredi derecelendirme kuruluşlarının not düşüşleri, bankaların borçlanma maliyetlerini artırabilir. Daha düşük kredi notları, bankaların piyasalardan fon toplamasını zorlaştırabilir ve mevcut borçlarını daha yüksek faiz oranlarıyla yenilemelerine neden olabilir. Bu durum, bankaların karlılıklarını olumsuz etkileyebilir.

Dördüncü olarak, bölgesel bankalardaki olası bir krizin yayılması, daha geniş finansal sisteme sirayet etme riski taşımaktadır. 2008 küresel ekonomik krizinde görüldüğü gibi, bir finansal kurumdaki sorunlar, diğer finansal kuruluşları ve piyasaları da etkileyebilir. Özellikle birbirine entegre finansal piyasalar ve küreselleşme bu yayılma riskini artırmaktadır.

Son olarak, bu gelişmeler, bankacılık düzenleme ve denetimi konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirebilir. Düzenleyici kurumlar üzerinde, benzer krizlerin gelecekte yaşanmasını önlemek amacıyla daha sıkı düzenlemeler getirme yönünde baskı artabilir. Bu durum, bankaların operasyonel maliyetlerini ve iş yapış şekillerini etkileyebilir.

Sonuç

Sonuç olarak, ABD bölgesel bankacılık sektöründeki süregelen endişeler, artan mevduat maliyetleri, riskli ticari gayrimenkul kredileri, yüksek faiz oranlarının etkileri ve bazı bankaların yapısal sorunları gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanmaktadır. Kredi derecelendirme kuruluşları Moody’s ve Fitch’in bankaların notlarını düşürmesi veya potansiyel düşüşlere yönelik uyarıları, sektördeki kırılganlıkların ve potansiyel risklerin önemli bir göstergesidir. New York Community Bank örneğinde görüldüğü gibi, yetersiz risk yönetimi ve belirli sektörlere yoğunlaşma, bölgesel bankalar için ciddi sonuçlar doğurabilir.

Bu durumun potansiyel sonuçları arasında piyasa belirsizliğinin artması, kredi koşullarının sıkılaşması, bankaların borçlanma maliyetlerinin yükselmesi ve finansal sisteme yayılma riski bulunmaktadır. Dolayısıyla, ABD bölgesel bankacılık sektöründeki gelişmelerin yakından takip edilmesi ve olası risklerin yönetilmesi, küresel finansal istikrar açısından büyük önem taşımaktadır. Düzenleyici kurumların etkin denetimi ve bankaların ihtiyatlı risk yönetimi uygulamaları, gelecekte yaşanabilecek olası krizlerin önlenmesinde kritik rol oynayacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir