KÜRESEL FİNANS PİYASALARININ DÖNÜŞÜMÜ: NYSE VE NASDAQ’IN BİRLEŞME VE SATIN ALMA STRATEJİLERİ
Giriş
Küresel ekonominin hızla değişen dinamikleri ve teknolojik gelişmeler, sermaye piyasalarını sürekli bir dönüşüm sürecine itmektedir. Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren, borsaların geleneksel, kâr amacı gütmeyen kooperatif yapılarını terk ederek kâr amaçlı şirketlere dönüşme eğilimi belirginleşmiştir. Bu dönüşüm süreci, aynı zamanda borsalar arası yoğun rekabetin bir sonucu olarak, birleşme ve satın alma (M&A) faaliyetlerinin küresel ölçekte artmasına yol açmıştır. Bu M&A işlemleri, şirketlerin pazar paylarını artırmalarına, yeni pazarlara girmelerine ve operasyonel etkinliklerini yükseltmelerine olanak tanımaktadır.
Günümüzde, New York Borsası (NYSE) ve NASDAQ gibi büyük finansal kurumlar, uluslararası sermaye piyasalarındaki bu konsolidasyon dalgasının öncüsü konumundadır. Gelişen teknoloji, yatırımcılara dünyanın her yerindeki piyasalara günün her saatinde erişim imkânı sunarak işlem maliyetlerinin önemini artırmış ve borsaları rekabetçi kalabilmek için yapısal bir dönüşüme zorlamıştır. Bu blog yazısı, küresel sermaye piyasalarındaki bu yeni düzeni, özellikle NYSE ve NASDAQ‘ın dünya genelindeki diğer borsalarla gerçekleştirdiği birleşme ve satın alma stratejilerini akademik bir bakış açısıyla incelemeyi amaçlamaktadır. Borsaların neden bu tür stratejik adımlara yöneldiği, bu birleşmelerin nasıl gerçekleştiği ve finansal piyasalar üzerindeki geniş kapsamlı etkileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Bu analiz, küresel finansal mimarinin anlaşılması ve gelecekteki olası yönelimlerin öngörülmesi açısından kritik önem taşımaktadır.
Borsaların Şirketleşme ve Birleşme Motivasyonları
Sermaye piyasalarında son yıllarda gözlemlenen birçok yapısal değişikliğin temelinde, küresel rekabetin artması ve teknolojik gelişmeler yatmaktadır. Borsaların şirketleşme ve birleşme süreçlerine girmelerindeki ana motivasyonlar şu şekilde sıralanabilir:
- Yoğun Rekabet Ortamı ve İşlem Maliyetleri: Küreselleşen piyasalar ve teknolojik ilerlemelerle birlikte, borsalar daha önce hiç olmadığı kadar yoğun bir rekabet ortamına dahil olmuştur. Yatırımcılar, aynı menkul kıymetin farklı piyasalarda işlem görmesi durumunda en düşük maliyetli olanı tercih etme eğilimindedirler. Bu durum, borsalar için işlem maliyetlerinin önemini artırmış ve gelirlerinin azalmasına yol açmıştır. Daha esnek kotasyon kriterleri benimseyen borsaların rekabet avantajı kazandığı, örneğin 1990’larda New York Borsası’nın Londra Borsası’na karşı bu şekilde avantaj sağladığı iddia edilmektedir.
- Teknolojik Yatırım İhtiyacı ve Yeni İş Modelleri: Artan rekabet koşulları, borsalara giderek daha fazla teknoloji yatırımı yapma gereksinimini ortaya çıkarmıştır. Gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin kullanımı, likiditeyi artırırken işlem maliyetlerini düşürmüş ve borsaları durağan yapılardan dinamik modellere doğru itmiştir. Bu adaptasyon sürecinde, borsaların yapısal bir dönüşüm geçirmeleri kaçınılmaz hale gelmiş ve küresel finans piyasalarında yeni iş modelleri ortaya çıkmıştır.
- Alternatif İşlem Platformlarının Yükselişi: 1990’lı yılların ortalarından itibaren Alternatif İşlem Platformları (ATS), Çok Taraflı İşlem Sistemleri (MTF), Elektronik İletişim Ağları (ECN) ve Karanlık Havuzlar gibi borsa dışı işlem platformları öne çıkmaya başlamıştır. Bu platformlar, özellikle kurumsal yatırımcılara büyük alım satım işlemlerini daha kısa sürede ve daha cazip fiyatlandırma politikalarıyla gerçekleştirme olanağı sunmuştur. Bu durum, geleneksel borsaların işlem piyasasındaki pay kaybı endişesini artırmış ve düzenleme sorumluluklarını yerine getirmeleri için yeterli kaynak bulamamalarına yol açmıştır.
- Yeni Pazarlara Ulaşma ve Coğrafi Genişleme: Borsaların birleşmeleri, işlem maliyetlerini düşürme, yeni yatırımcılara ulaşma ve yatırımcıların lokasyondan bağımsız olarak uluslararası menkul kıymetleri alıp satabilmelerini sağlama gibi stratejik hedeflere hizmet etmektedir. Küreselleşme çağında şirketlerin dünya genelinde faaliyet gösterme vizyonu, onların finansman için düşük maliyetli piyasaları tercih etmelerini sağlamıştır. Bu da borsaları, yabancı şirketler de dahil olmak üzere büyük uluslararası şirketleri çekmek için rekabet etmeye zorlamıştır.
- Maliyet Tasarrufu ve Sinerji Yaratma: Birleşme ve satın almaların en somut faydalarından biri, operasyonel sinerjiler ve maliyet tasarrufları yaratma potansiyelidir. Örneğin, Deutsche Boerse ile NYSE arasındaki birleşme anlaşmasının yılda 300 milyon euro maliyet tasarrufu sağlayacağı ifade edilmiştir.
Bu motivasyonlar, borsaların kendilerini yenilemelerini ve küresel finansal ekosistemde ayakta kalabilmek için aktif birer oyuncu haline gelmelerini sağlamıştır.
NYSE’nin Küresel Birleşme ve Satın Alma Stratejileri
New York Menkul Kıymetler Borsası (NYSE), 1792 yılına dayanan köklü temelleri ve 1817’deki resmi kuruluşuyla, ABD’nin ve dünyanın en büyük ve en gelişmiş hisse senedi piyasası olarak öne çıkmaktadır. Piyasalarında işlem görecek şirketler konusunda oldukça seçici davranan NYSE, hisse senedi piyasaları arasında en katı kotasyon şartlarına sahiptir. Küresel finans piyasalarındaki konsolidasyon trendinde NYSE, önemli birleşme ve satın almalarla konumunu güçlendirmiştir.
- NYSE Euronext Birleşmesi (2006): 2006 yılında NYSE, Avrupa’daki önemli borsaları bünyesinde barındıran Euronext ile birleşmiştir. Euronext çatısı altında New York’un yanı sıra Frankfurt, Paris, Lizbon, Amsterdam ve Brüksel borsaları da toplanarak dünyanın en büyük borsa birleşmesini oluşturmuştur. Bu birleşmenin, Frankfurt ve New York’u finans merkezleri olarak güçlendirmesi beklenmiştir.
- Deutsche Boerse ile Birleşme Girişimi (2011): 2011 yılında, NYSE Euronext hissedarları, Frankfurt Borsası operatörü Deutsche Boerse ile birleşme anlaşmasını onaylamıştır. Bu birleşme sonucunda kurulacak grubun merkezlerinin hem New York’ta hem de Frankfurt’ta olacağı belirtilmiştir. Yeni grubun hisselerinin %60’ına Deutsche Boerse’nin, %40’ına ise NYSE’nin sahip olacağı ifade edilmiş; liderlik pozisyonları da Reto Francioni’nin başkanlık, Duncan Niederauer’in ise CEO görevini üstleneceği şekilde paylaştırılmıştır. Ayrıca, bu birleşmenin yılda 300 milyon euro maliyet tasarrufu sağlaması beklenmiştir. Bu girişime paralel olarak, NASDAQ OMX ve IntercontinentalExchange konsorsiyumu da NYSE Euronext için bir teklifte bulunmuş, ancak bu teklif NYSE Euronext yönetimi tarafından reddedilmiştir.
- Intercontinental Exchange (ICE) Tarafından Satın Alınması (2013): NYSE Euronext, 2013 yılında Intercontinental Exchange tarafından satın alınarak piyasadaki köklü yapılanmaya ilişkin önemli bir örneği daha teşkil etmiştir.
- Diğer Stratejik Adımlar: NYSE, stratejik büyüme hedefleri doğrultusunda Amerikan Borsası’nın (AMEX) tamamını bünyesine katmış ve Hindistan emtia borsası Multi Commodity Exchange ile Katar Borsası’ndan stratejik paylar satın almıştır.
NYSE’nin bu stratejik hamleleri, sadece pazar payını genişletmekle kalmamış, aynı zamanda küresel sermaye piyasalarındaki likiditeyi artırarak yatırımcılara daha geniş bir yelpazede finansal hizmetler sunulmasına katkıda bulunmuştur.
NASDAQ’ın Küresel Birleşme ve Satın Alma Stratejileri
NASDAQ (National Association of Securities Dealers Automated Quotations), 8 Şubat 1971’de ABD Ulusal Aracı Kuruluşlar Birliği (NASD) tarafından 2.500’den fazla tezgahüstü menkul kıymet için bilgisayar tabanlı bir işlem sistemi olarak devreye sokulmuştur. NASDAQ, küresel borsa konsolidasyonunda NYSE ile birlikte en aktif oyunculardan biri olmuştur.
- Şirketleşme ve Halka Arz Süreci: NASDAQ, 1999 yılında NASD yönetim kurulunun yeniden yapılanma planını kabul etmesiyle, 2000 yılında kâr amaçlı bir şirkete dönüşmüştür. Bu yeniden yapılanmanın ilk aşamasında, 2000 yılında 24 milyon adet hisse senedi tahsisli olarak satılırken, 2001 yılında da benzer şekilde hisse senedi ve varant satışları gerçekleştirilmiştir. NASDAQ hisseleri, 2002 yılında tezgahüstü piyasalarda işlem görmeye başlamış ve 2005 yılında şirket kendi borsasında halka arz edilmiştir.
- OMX Grubu ile Birleşme (NASDAQ OMX) (2008): NASDAQ’ın en önemli satın alma işlemlerinden biri, 2008 yılında İskandinavya’daki borsaları (Stockholm, Kopenhag, Vilnius, İzlanda, Helsinki, Tallinn, Riga ve Ermenistan Borsaları) bünyesinde barındıran OMX Grubunu satın alması olmuştur. Bu birleşme, NASDAQ’ın Londra Borsası’ndaki hisseleri ile yeni oluşacak NASDAQ OMX Grubunun %20’lik payı karşılığında Dubai Borsası’nın elinde bulunan OMX’in %97 hissesini alması şeklinde gerçekleşen karmaşık bir anlaşma ile tamamlanmıştır.
- OMX Grubu’nun Oluşumu: OMX Grubu, kendi içinde de birçok birleşme ve satın alma süreci yaşamıştır. İsveçli Stockholm Borsası’nın 1993’te şirketleşmesiyle başlayan süreç, OM Grubu ile birleşerek OM Stockholmbörsen’i oluşturmuştur. Daha sonra Finlandiyalı Helsinki Borsası, Estonyalı Tallinn Borsası, Letonyalı Riga Borsası ve Litvanyalı Vilnius Borsası gibi Baltık ve İskandinav ülkelerindeki borsaların da katılımıyla OMX Grubu bugünkü yapısına ulaşmıştır.
- Diğer Genişleme ve Stratejik Adımlar: NASDAQ OMX Grubu, büyümesini Philadelphia Borsası (PHLX) ve Boston Borsası Grubu (BSE Group) gibi ABD’deki diğer borsaları 2008’de satın alarak sürdürmüştür. Ayrıca, İskandinav ülkelerinde enerji kontratları ve emisyon ürünlerinin işlem gördüğü Nord Pool Enerji Borsası’nın bazı iştiraklerini bünyesine katarak NASDAQ OMX Commodities’i oluşturmuştur. Takas kurumlarındaki (IDCG, EMCF) pay alımları da NASDAQ OMX’in hizmet yelpazesini genişletme çabasının bir parçası olmuştur.
- Londra Borsası’ndaki Girişimleri: NASDAQ, Nisan 2006’da Londra Borsası’nda hisse senedi alımlarına başlamış ve LSE’deki payını %15’e, ardından %28,75’e çıkarmıştır. Ancak, NASDAQ’ın borsanın tamamı için yaptığı satın alma teklifi LSE hissedarları tarafından kabul edilmemiştir.
NASDAQ’ın bu agresif büyüme stratejileri hem teknolojik altyapısını güçlendirmesine hem de küresel işlem hacmindeki lider konumunu pekiştirmesine olanak tanımıştır.
Borsaların Konsolidasyonunun Küresel Etkileri ve Endişeler
Borsaların şirketleşmesi, birleşmesi ve satın alınması, küresel sermaye piyasalarında derinlemesine etkiler yaratmıştır. Bu etkiler hem olumlu fırsatlar sunarken hem de çeşitli endişeleri beraberinde getirmektedir.
- Pazar Gücünün Yoğunlaşması ve Tekel Riski: Borsaların birleşmesiyle ortaya çıkan büyük konsolide gruplar, pazar gücünün yoğunlaşmasına yol açarak potansiyel tekel risklerini gündeme getirmektedir. Bu durum, ilgili pazarda fiyat-çıktı gibi parametreleri, tekel konumdaki bir firmanın veya kartel varlığına işaret eden düzeylere çekebilme potansiyeli taşımaktadır. Bu tür bir yoğunlaşma, rekabeti azaltabilir ve piyasa katılımcıları için daha az seçenek sunabilir.
- İşlem Bölünmesi ve Şeffaflık Endişeleri: Özellikle Alternatif İşlem Platformları gibi borsa dışı işlem yerlerinin yükselişiyle birlikte, işlemlerin bu platformlara kayması, piyasanın şeffaflığı ve borsaların finansal istikrarı açısından endişelere neden olabilmektedir. İşlem hacminin borsa dışı platformlara kayması, borsaların düzenleme ve denetim için yeterli kaynak ayıramaması anlamına gelebilir, bu da önemli bir risk teşkil etmektedir.
- Düzenleyici Otoritelerin Rolü ve Uyumlaştırma İhtiyacı: Borsaların şirketleşmesi ve kendinde kote olması süreciyle birlikte, düzenleyici otoriteler çıkar çatışmalarının çözülmesi için bazı düzenlemeleri gözden geçirmiş, denetimlerini yoğunlaştırmış ve tedbirler uygulamaya koymuştur. Örneğin, ABD’de SEC, borsaların düzenleyici fonksiyonlarının bağımsız olup olmadığını tespit etmek amacıyla tüm şirketleşme süreçlerini incelemeye almıştır. Sınır ötesi birleşmelerde, farklı hukuk sistemlerine tabi borsalar arasında yönetim standartları bakımından muhtemel zoraki bir uyumlaştırma yapılmasına yönelik endişeler de ortaya çıkmaktadır.
- Maliyet Etkinliği ve Verimlilik Artışı: Birleşme ve satın almalar, özellikle teknoloji yatırımları ve operasyonel entegrasyon yoluyla maliyet tasarrufu sağlayarak borsaların daha verimli çalışmasına olanak tanıyabilir. Bu durum, yatırımcılar için daha düşük işlem maliyetleri anlamına gelebilir.
- Global Finans Merkezi Rekabeti: New York ve Londra gibi finans merkezleri arasında küresel liderlik yarışı, uluslararası hisse senedi piyasalarında halka arz olmak isteyen şirketler üzerinden de yaşanmaktadır. Birleşmeler ve konsolidasyonlar, bu rekabette borsaların konumlarını güçlendirmelerini sağlamaktadır.
- Yeni İş Modelleri ve Hizmet Çeşitliliği: Konsolidasyon, borsaların sadece menkul kıymet alım satımı yapan kurumlar olmaktan çıkıp; takas, mutabakat, veri dağıtımı, teknoloji geliştirme gibi geniş bir yelpazede hizmet sunan finansal holdinglere dönüşmesine yol açmıştır. Bu, sermaye piyasalarında yeni ürünlerin geliştirilmesine ve çeşitli alternatifler sunulmasına imkân sağlamıştır.
Bu gelişmeler, borsaların sadece ekonomik değil, aynı zamanda hukuki ve sosyal boyutlarda da önemli dönüşümler geçirdiğini göstermektedir.
Sonuç
Küresel sermaye piyasaları, hızla artan rekabet, bilişim teknolojilerindeki devrim niteliğindeki gelişmeler ve yenilikçi finansal araçların ortaya çıkmasıyla sürekli bir evrim içindedir. Bu dinamik ortamda, borsalar geleneksel, kamu yararına çalışan kooperatif benzeri yapılarından çıkarak, kâr amacı güden şirketlere dönüşmüş; birleşme, satın alma ve stratejik ortaklıklar yoluyla küresel ağlar haline gelmişlerdir. Özellikle NYSE ve NASDAQ, bu konsolidasyon trendinin en belirgin aktörleri olarak, dünyanın dört bir yanındaki borsalarla yaptıkları birleşmeler ve satın almalarla küresel finansal mimariyi yeniden şekillendirmişlerdir.
Bu stratejik hamleler, borsalar için işlem maliyetlerinin optimize edilmesi, likiditenin artırılması, yeni yatırımcılara ulaşılması ve teknolojiye yapılan yatırımların gerekliliği gibi temel motivasyonlardan kaynaklanmıştır. NYSE’nin Euronext ile birleşmesi ve ardından IntercontinentalExchange tarafından satın alınması, NASDAQ’ın ise OMX Grubu’nu bünyesine katarak NASDAQ OMX’i oluşturması, bu dönüşümün en çarpıcı örneklerindendir. Bu birleşmeler, sadece pazar payı ve işlem hacminde artış sağlamakla kalmamış, aynı zamanda takas, mutabakat ve veri dağıtımı gibi işlem sonrası hizmetlerde de entegrasyon ve sinerji fırsatları yaratmıştır.
Ancak, bu konsolidasyon dalgası beraberinde bazı önemli endişeleri de getirmiştir. Özellikle işlem bölünmesi, piyasa şeffaflığı ve finansal istikrar üzerindeki potansiyel etkiler, düzenleyici otoritelerin dikkatini çekmektedir. Sermaye piyasası düzenleyicileri, artan pazar gücü yoğunlaşmasının rekabet üzerindeki potansiyel etkileri ve yönetim standartlarının uyumlaştırılması konularında aktif rol oynamaktadır.
Gelecekteki M&A trendlerinin, dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve yapay zekâ gibi çağımızın anahtar temaları etrafında şekillenmeye devam etmesi beklenmektedir. Şirketler, dijital yeteneklerini genişletmek ve yeni çözümlere erişim sağlamak amacıyla birleşme ve satın alma stratejilerini benimsemeye devam edeceklerdir. Küresel düzeyde ekonomik büyümenin ve sektörel dönüşümlerin tetiklenmesiyle birlikte, NYSE ve NASDAQ gibi finans devlerinin bu değişim sürecindeki rolleri kritik olmaya devam edecektir. Bu hem yatırımcılar hem de düzenleyici otoriteler için sürekli bir adaptasyon ve dikkat gerektiren bir dönem olacaktır.
Kaynakça
Bloomberg HT. “Deutsche Boerse ve NYSE birleşti | Son dakika ekonomi haberleri.”
DergiPark, İktisat Politikası Araştırmaları Dergisi, Cilt:4, Sayı:1, Yıl: 2017. Nazlı Gamze SANSAR. “DÜNYA SERMAYE PİYASALARINDA YENİ DÜZEN: BORSALARIN GELECEĞİ,” ss. 95-108.
DergiPark, Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi. “New York Menkul Kıymetler Borsası (NYSE) ile İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) arasındaki etkileşim incelenerek; her iki borsada işlem gören Turkcell hisse senetleri arasındaki ilişki derecesinin ne olduğu ortaya konulmaya çalışılmıştır.”
Ekofin Blog. “Şirket Birleşme ve Devralmalarının (M&A) Hisselere Etkisi Nedir?”
KPMG Türkiye. “KPMG Perspektifinden Birleşme ve Satın Alma Trendleri 2024.”
NAZALI Gündem Dergisi, Yıl: 4 / 2022 Sonbahar / Sayı: 21:
◦ Alper ÖRNEK. “6098 SAYILI TÜRK BORÇLAR KANUNU UYARINCA MALİKİN İHTİYAÇ SEBEBİYLE TAHLİYE İMKÂNI.”
◦ Ahmet ÖNDER, Buse GÜLER. “REKABET HUKUKUNDA BİRLEŞME VE DEVRALMA İŞLEMLERİ VE AZINLIK HİSSE DEVİRLERİ.”
◦ Dila GÜNEŞ, Burak YILMAZ. “HAKLI NEDENLE FESİH DAVASINDA AZINLIK PAY SAHİBİNİN ANONİM ORTAKLIKTAN ÇIKARILMASI: PAY BEDELİNİ ÖDEYECEK TARAF VE GERÇEK DEĞER KAVRAMI.”
◦ Oğulcan DOĞAN, Asya AKPULAT, Yağmur DEMIR. “7405 SAYILI SPOR KULÜPLERİ VE SPOR FEDERASYONLARI KANUNU KAPSAMINDA ALACAĞIN TEMLİKİ USUL VE ESASLARI.”
◦ Pınar SOLYALI GÖKALP, Çağdaş GÜREN, Gözde SARUHAN BERK. “YURTİÇİNDEN/YURTDIŞINDAN ELDE EDİLEN TELİF KAZANCINDA İSTİSNA UYGULAMASI (GVK/KDV/VUK AÇISINDAN AYRICALIKLAR VE YÜKÜMLÜLÜKLER).”
◦ Gözde SARUHAN BERK, Pınar SOLYALI GÖKALP. “VERGİ SORUMLULARI AÇISINDAN DAVA AÇMA VE HATA DÜZELTME BAŞVURUSUNDA BULUNMA EHLİYETİ VE UYGULAMADA KARŞILAŞILAN SORUNLAR.”
◦ Simge KAVTELEK, Mine BEYAZHANÇER. “YURTDIŞI KURUMLARDAN TEMİN EDİLEN KREDİLERDE DAMGA VERGİSİ İSTİSNASI VE KURUMLAR VERGİSİ TEVKİFATI ORANI.”
◦ Derya OĞUZER, Ayça AKÇAY. “AŞAĞI YÖNLÜ BİRLEŞME İŞLEMLERİNDE ŞİRKETİN KENDİ HİSSELERİNİ DEVRALMASI DURUMU.”
◦ Aslıhan KAVRAN, Meryem ÜNSOY. “ÖTV’YE TABİ MALLARIN İHRAÇ KAYITLI TESLİMİNDE TECİL-TERKİN VE İADE EDİLECEK KDV.”
◦ Burak Emre ÇETİN. “VERİ SORUMLULARI HAKKINDA VERİLEN İDARİ PARA CEZASI KARARLARININ SINIR ÖTESİ İCRA EDİLEBİLİRLİĞİ.”
◦ Zeynep GÜLAY, İrem ÇITAK, Zeynel Abidin KARASU. “İŞYERİ DEVRİNİN FESHE BAĞLI ALACAKLARA ETKİSİ.
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPAKB) Yayın No: 58, Ağustos 2011. Hazırlayan: Alparslan Budak, Özcan Çikot. “DÜNYADA BORSA ŞİRKETLEŞMELERİ, SATIN ALMA ve BİRLEŞMELERİ.”
ÜNLÜ & Co Kurumsal Finansman. “M&A Nedir? Birleşme ve Satın Alma Süreçleri.”

